Dünyaya geldiğinden, dünyada bulunduğundan, dünyadan gideceğinden hoşnut olan bir kimse görmedim. -Namık Kemal |
|
||||||||||
|
Avucumda birkaç kişiydiniz size annelik eden toprağınızın yarığına düşmezden önce. O yarık size muhtaçtır, sizin ona olduğunuzdan çok daha fazla hem de. Ona anlam katan sizlersiniz, siz olsaydınız anneniz olmazdı. Pek kültürlü ve ukalâ bir arkadaşım anlatmıştı: Tabiat Ana da dediğimiz bu Toprak Ana hazretleri Hititler’in ana tanrıçası Anna’dan başkası değilmiş. Hani “anne” diyoruz ya, bu, hazretin isminden başka birşey de değilmiş. Bu şişko kadın size muhtaçtı, öldü gitti. Ondan önce ve sonra daha nice tanrılar da Zaman’ın üzerinden geçip, geçip gittiler. Şimdi sen bu bereket saçtığın toprakta köklerinle hâkim, dalların ve gölgenle hâmi, bütün azametin ve şerefinle hüküm sürmektesin. Artık bütün gerçekliğinle, verimliliği ve heybetinle VARsın. O yarığa benim elimden düştün... ama belki de benden önce bile tohum halinde ve bir fikir olarak da olsa vardın. Ve dallarının ve yapraklarının ve meyvelerinin hepsi birden o minicik tohumdu ve hepsi BİRdi. Artık herbiri BİRŞEY ve –ölüm mukadder- hepsi senden ayrı ayrı ölecek. Bir ağaç olarak doğdular, dal, yaprak ve meyve olarak ölecekler. Ben seni o yarığa bıraktıktan sonra senin kendini gerçekleştirmene engel olamazdım, sen de onlara olamazsın. Çünkü onlar da senin gibi, senden bağımsız olarak VARlar. Sana yaslanıyor, yaslanıyorum. Bütün damarlarını sırtımda hissediyorum. Özsuyun benim de içimden geçip gidiyor ve ta yukarılara yükseliyor. Seni görenler farkeder, tanıyıp diğer ağaçlardan ayırdeder, şekline şemâline bakıp tanımlar ama ben seni işte böylece BİLİYORUM. Çokları bunun ayırdına varamazlar. Tanınan ve sevilen değilsin benim için yalnız, BİLİNENSİN de aynı zamanda anladın mı... Senin dallarınla ben de göğe uzanıyorum, köklerinle toprağın derinliklerine süzülüyorum. Seninle birlikte ben de büyüyorum; büyüyüp gelişmemizin sınırı yok, durduğumuzda öleceğiz biliyorum. Öldüğümüzde durmuş olacağız. Sana bakıyorlar.. Ama ancak GÖRMEYİ başaranlar senin durmadığını, DURMADIĞINI anlıyor. Hava güneşli veya güneşsiz olabilir, rüzgârlı veya sakin, gökyüzü bulutlu veya açık, aydınlık veya karanlık, toprak nemli veya kuru, ılık veya soğuk, yanımızda başka birileri var veya yok... BİRLİKTEYİZ ve YAŞIYORUZ biz. Ayrı ayrı birer DEĞERiz. Birgün belki ayırı düşeriz. Bu birlikteliğimizi bozar mı.. bozmaz. Ban senin babanım ve senden bir şey istemeye hakkım var: SANA RAĞMEN yaşamaya çalışanlara SENİNLE BİRLİKTE yaşamayı öğret.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Alp Çetiner, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |