Yaþamak ne güzel þey be kardeþim. -Nâzým Hikmet |
|
||||||||||
|
Saat ilerlemiþ bizimkiler televizyonun karþýsýnda mayýþýp kalmýþlardý. Bende sessizce geçip bir kenarda oturdum. Ama düþüncelerimi dökebilmek çabasý içinde kedi gibi kývranýyordum. Ara sýra ofluyor, dikkatleri üzerime çekmek istiyordum. Aksilik ya, bu gece benimle ilgilenen kimse yoktu. Olmadý söyleyemedim. Kýsa bir süre sonra kitap ve kalemimi alarak geriye döndüm. Sonunda annem fark etti benim bir karýn aðrým olduðunu… “ Sen ne döneleyip duruyorsun?” diyerek bana yöneldi. Babamda hala týk yok. Bende yüksek bir sesle, oldukça heyecanlý bir þekilde “ ben yarýn kopya çekeceðim. Ama nasýl yapacaðým bilmiyorum” dedim, dedim de annemin ýslýk gibi çýkan sesi kulalarýmda çýnladý bir an. “ Neee!” Ben suskun suskun karþýsýnda annemin sinirli halini izlemekle baþbaþaydým. Sonra kendimi savunurcasýna “ anlamýyorum iþte. Çalýþtým, çalýþtým yine unuttum” “ Yakalanýrsan ne yapacaksýn? Sakýn yapma” dedi annem. Babamda olayýn farkýna varmýþ “ öyle þey olmaz. Yaptýðýn kadarýyla geçersin” deyip duruyordu. Aman Allah’ým kimse beni anlamýyordu bende Ýnkýlâp tarihini. Bizim dingin akþamýmýz benim kopya merakýmla sarsýlýp, kargaþaya döndü. Ama ben takmýþým ya bir defa kafaya, kim dinler annemle babamýn nasihatini. Ne diye gidip söylerim annemle babama hala bunu da anlamýþ deðilim. Diðer sabah okul bahçesine gittiðimde zil henüz çalmamýþtý. Fýrsattan istifade dedim ve hemen sýnýfa çýkýp sýranýn üzerine her þeyi yazdým. Yazýlý saati geldiðinde beni bir heyecan dalgasý sarmýþtý. Aksilik, öðretmenimizde okulumuzun en sinirli, en acýmasýz öðretmeniydi. Yürürken bile soðuk rüzgârlar estirirdi etrafýnda. Bir nevi külyutmaz olarak bilinen öðretmendi. Sýrada üç kiþi oturuyorduk. Özgür, Savaþ ve ben. Sevgili arkadaþlarým þimdi kim bilir nerelerde, ne iþ yapýyorlardýr. Her neyse onlarý da böylelikle anmýþ oldum. Savaþ ve Özgür’ün babasý da öðretmendi ve okulda onlarý tanýmayan yoktu. Birde en ön sýrada oturuyorduk. Aslýnda ben içine kapanýk, fazla konuþmayan, suskun puskun bir öðrenciydim. Bu nedenle hiçbir zaman göze batmamýþýmdýr ve hatta hatýrlanmamýþýmdýr bile. Yazýlý saati geldiðinde öðretmenimiz büyük bir hýþýmla girdi içeriye. Sert mizacý ve keskin ses tonuyla “ Günaydýn” kelimesini savururcasýna söyledi. Sýnýfta çýt yok, sýralarýn üzeri bomboþ ben ise elma gibi kýpkýrmýzý. Yazýlý sorularýný gördüðümde gözlerime inanamamýþtým, nasýlda kolaydý sorular, týkýr týkýr yapmaya baþladým. Zaten sýraya yazdýðým benim sorularýmýn cevabý deðildi, tesadüf ya Özgür’e gelen sorularýn cevabý. Özgür sessizce bana yazdýklarýma bakmak istediðini söyledi. Bende ara sýra kâðýdý kenara çekip yazýlarý açýða getiriyordum. Savaþ bizden önce bitirdi ve çýktý sýnýftan. Özgürde sýranýn boþalmasýyla yana çekildi. Tam ben kâðýdýmý verecektim ki, öðretmenimiz sýranýn üzerindeki yazýlarý fark etti ve iþte o anda bende bittim. “ Pislik seni!.. Defol sýnýftan!..” diyerek haykýrmaya baþladý. Her þey gözümde kapkaraydý o an. Gözyaþlarým yanaklarýmdan akýp duruyordu. Teneffüste sýnýfa geldiðimde Özgür ve sýnýftaki diðer arkadaþlar beni bekliyordu. Ama kimseyi dinlemiyordum, sadece aðlýyordum. Yusuf öðretmeni inandýramazdým ki, sorularý kendim yaptýðýma, sýranýn üzerindekilerin benim sorularýn cevabý olmadýðýna. Her þey bitmiþti sanki benim için o an. Yanýmdaki herkes her bir aðýzdan bir þey söylüyordu. Kimse bu öðretmenin beni affedeceðini düþünmüyor, hatta onun dersinde kopya çekmeye kalktýðým için mezun olmama bile imkân olmadýðýndan bahsediyorlardý. Ben, yani öðrencilik yaþamý boyunca sesi çýkmayan, zayýf bile gelse asla kopya çekmeyen, pýsýrýk kýz, gider okulun külyutmazýnýn dersinden kopya çeker. Olacak þey mi?..Oldu iþte. Yusuf öðretmenden özür dileyeceðimi söylediðimde arkadaþlarým “ asla yapma, seni rezil eder, tokat atar..” gibi bir sürü þey söylemeye baþladýlar. Tek bana destek olan Özgür’dü. Özür dilemenin sorun olmayacaðýný söyleyen… Þiþmiþ gözler, kýzarmýþ burunlarla hýçkýra hýçkýra gittim öðretmenler odasýna. Yusuf öðretmen camýn yanýnda dýþarýyý izliyordu. Beni fark ettiðinde yanýna gittim. Tek kelime çýkmadý aðzýndan iyi veya kötü. Ben ise “ Özür dilerim öðretmenim..” diyebildim sadece. Ve aldýðým tepki, eliyle sert bir þekilde kapýyý göstermek olmuþtu. O hareket hala dün gibi gözlerimin önünde… Eve geldiðimde yüzümün halinden kötü haberler belli oluyordu. Benim otoriter ve katý annem öðretmenden aþaðý kalýr mý? Duyduðu an gürleyip esmeye baþladý. Bir dövmediði kalmýþtý. Ýki gün okula gitmedim. Günlerce aðladým, Yusuf öðretmenle karþýlaþmamak için teneffüslere çýkmadým. Sonunda annem okula davet edildi Yusuf öðretmen tarafýndan. Ben ise dört gözle annemin gelmesini bekliyordum. Aslýnda biliyordum mutlaka büyük bir ceza verecekti, mutlaka sýnýfta býrakacaktý beni. Ve en önemlisi mezun olma hayallerim suya düþecekti. Annem eve girdiðinde sormak istediðim halde soramýyordum. Hala ilk günkü kadar sinirli ve öfkeliydi. “ Beni rezil ettin” demekten baþka bir þey bilmiyordu. Sanki ben rezil olmamýþtým. Zaten annemin þu kuralcýlýðý okul hayatým boyunca büyük bir baskýydý. Sonunda annemin konuþacaðý tuttu. Ýnanýlmaz bir þeydi. Bunlarý söyleyen Yusuf öðretmendi… “ …Hayatýmda ilk defa bir öðrencim gelip benden özür diledi. Ben onun bu iþe kalkýþtýðýný ama baþaramadýðýný biliyorum. Yazýlý kâðýdýndaki cevap onun hakký… Ama onu sözlü yapacaðým…” Benim için inanýlmaz bir þeydi. Ben bu sözlüden mutlaka çok yüksek almalýydým. Hayatýmda ilk defa bu dersi anlamýþtým ve hatta kitabý sayfasýna kadar ezberlemiþtim. Ama sözlü günü gelip çattýðýnda herkesi kaldýrýp beni kaldýrmamasý beni çok üzmüþtü ve ben “ öðretmenim bende sözlü olacaktým” dediðimde “ sen zaten kaldýn, niye sözlü yapayým” demez mi? Buyurun cenaze namazýna. Ne yapmaya çalýþýyordu anlamamýþtým. Neden psikolojik baský yapýyordu… Ýþte son gün ve karneler…Benim karnem de, Ýnkýlap Tarihi dört..Mutlu son ama acý dolu günler. Hak ettim veya etmedim ama yaþadýklarým bana çok þey öðretti… YIL 1993 TUZLA LÝSESÝ
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ýlknur, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |