Umutsuzluğa düşmeyin. -Charlie Chaplin |
|
||||||||||
|
Ben yine pamuk gibi yağan karın altında hayal kurmadan yapamıyordum. Çocukluk işte, burnumu bile hissetmemeye başlamıştım artık ağaçlar yağan kardan dalları yüklenmiş kırılacak gibi olmuştu. Ellerim donmasaydı onları silkelemek ne güzel olurdu. Bir tarafa atardım sepeti koşar dallara tutunur sallanırdım. Nede güzel eğmişlerdi başlarını aşağıya yoksa boyumda yetişmezdi. Ödevlerim vardı yapılacak, akşam sütünü sağmıştır annem onu götürmeliydim mahallenin bakkalına. Aman pekte hoş oluyordu böyle avare avare yumurtaları komşulara dağıtıp eve döndüğüm sabahlar. Bir de dondurmasa sızlatmasa şu hava insanı. Kar göründüğü gibi yumuşacık kalsa kazık kesilip buz tutmasa hiç. Eve kapının önüne doğru yaklaştığım da bir kalabalık anlatmak mümkün değil. Çocuk aklım almamıştı olanları, neydi bu! Böylesi hiç bu kadar gürültü patırtı duymamıştım. Kapılar ardına dek açılmış kalabalık bahçeye kadar yayılmıştı. Aman Allah’ım içimde ürpertiyle bir korku kaynaşmış zaten hissizleşmiş ellerime birde dizlerimin bağının çözülmesi eklenmişti. Nasıl yürüdüğümü içeriye girdiğimi hala hatırlamıyorum san ki ben de görünmez olmuştum, kimse fark etmiyordu beni. Komşu kadınlardan birinin omzumdan çekerek hadi Ayşe’nin yanına git sen, sonra gelirsin demesini hatırlıyorum. İyi de neden ben kendi evimden kovulurcasına dışarı sürüklendim. Tam kapının eşiğine geldiğimde şimdi bile kulaklarımı çınlatan yüreğimi parçalayan annemin o feryadını neden duydum. İçim daralıyor bunları her anımsadığım da ardıma dönüp bakmaya bile korktum, yüreğimden bir parça koptu gitti o zaman ve tek hatırladığım bir daha da yerinin dolmadığı. Hiç yaramaz bir çocuk değildim çok akıllı yaşından oldukça olgun laf söyletmeden vazifelerini yapan kısacası sorumluluk sahibiydim. Bu da büyüklerim tarafından sevilmeme neden oluyordu her zaman. Bir ağabeyim ikide erkek kardeşim vardı. Ablam evlenmiş gitmişti babamın ölümünden sonra, biz annemle ağabeyimin yanında kalıyorduk. Büyük zorluklarla sonunda o nu da evlendirmiştik. İyimi yapmıştık kötü mü orasını bilemiyorum. Evde üç bekâr bir de annem yük gelir olmuştu açıkçası onlara. Aslında hak vermiyor da değilim hani şimdiler de. Liseye o yıl başladım. Okumak zorundaydım annemin bütün ümitleri bendeydi. Ben okuyacak çalışacak ve kardeşlerimi de okutacaktım. Sonrada sırası ile evlendirecektim. Karşı mahallemizde oturan Hacer abla yine bakıyordu boşluğa bakar gibi yüzüme, e hadi dedim neydi bu sorunun cevabı çözemedim mi? Dalardı böyle durduk yerde bir anda boş boş bakardı insana. Bembeyaz bir yüzü çok küçük elleri vardı. Kaşları sanki ortası çatı gibi havaya kalkık dururdu. Beyaz yüzünde yeşil gözleri yusyuvarlak üzüm taneleri gibiydi. Ucu hafif kavisli kemerli burnu onu kararlı biri olarak göstermeye yeterdi açıkçası. Belirgin olmayan çenesini arada çok düşünen dedeler gibi sıvazlar beni güldürürdü. Çalışmadığı günlerde diyeceğim ama işten gelince de ev işlerinden boş vakti olmazdı. Babasız olduğumu, ağabey imlerle yaşadığımızı bildikleri için derslerimde bana yardım ederdi severek.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © feride özdemir, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |