..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Kirazlar ve dutların tadını çocuklar ve serçelerden sor." -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Toplum > BELGİN ERYAVUZ




21 Aralık 2006
Böyle Töre Olmaz Olsun  
BELGİN ERYAVUZ
Bir şeylere karar vermek bile o işin yapılanmasında olumlu bir adım değil midir sizce de? Madem ki şu anda oralarda ardı ardına yaşananlar içimizi yakıyor, yüreğimizi sızlatıyor o halde bir yerlerden ses vermeliyiz bizlerde.


:AFJG:
Sözün yetmediği yerler vardır hani…kelimeler çaresizce birbirlerine sokulur,
duygularımızı yeterince anlatamamanın verdiği çekingenlikle boyunlarını bükerler…Siz çağırdığınızda yazınıza gelmek istemezler.

İşte bende öylesi bir ruh hali içindeyim; gözlerimin önünde bir resim karesi…mıhlanmış oturuyor, nereye baksam ne yapsam gitmiyor…

Sıradan bir resim karesi belki, sıradan herhangi bir resim…Ama hepimiz gibi beni de aldı ve çok uzaklara götürüp, hüznün en karanlık koynuna bırakıverdi.

Ağır geldi bu resim bana, duygularımı adeta esir aldı, boğazımı kocaman bir yumrukla tıkadı. Çünkü o karede derin bir çaresizlik vardı, o karede sessiz bir haykırış vardı, o karede yitmiş gitmiş bir gençliğin gelecekle buluşmak için çabalaması ama hiçbir şey yapamaması vardı, o karede aslında çok şey vardı.

O karede bir kadın…
bir anne,
sırtında yavrusu…
kendisini asmıştı…
anlatmak istediklerini ancak böyle anlatmıştı.

Bir anne olarak daha çok etkilendim belki de bilemiyorum ama; bir yanda o gencecik anneyi, öte yanda çocuk olmasının güzelliğini yaşayamadan annesine veda eden ve ölümün soğuk nefesini sırtında hisseden minicik bebeği düşünmeden edemedim.

Bu nasıl bir büyük bir çaresizlik, nasıl büyük bir dramdı ki, hayatının baharındaki genç bir kadını bebeği ile beraber kıskacına almış bırakmamıştı. O anne ki verdiği son radikal kararı uygulamaya koyduğunda da yavrusunu düşünmüş, ondan ayrılamamış, belki de o bilmediği sona yaklaşırken yavrusunun varlığı ile cesaret bulmuştu. Son nefesini verirken bile ağlamadığından, güven içinde olduğundan emin olmak istemişti. Aslında şartlar onu buna zorlamıştı. Yavrusunu emanet edecek kimsesi yoktu çünkü, o nedenle en azından ölümün soğukluğu tüm bedenini kaplayıncaya ve birileri kendisini bir şekilde buluncaya kadar annelik iç güdüsüyle yavrusundan ayrılmak istememişti.

Hoşgörünün, alçak gönüllü olmanın, bağışlayıcılığın ve sevecenliğin her zaman bizim insanımızın en güzel değerleri olduğunu söyleriz, hatta bununla gurur duyarız. Ama berdel gibi çağdışı kalmış bir töreye dur diyemiyoruz, evlenip yuva kuran çocuklarımızın anne baba evine ancak cesedi geri döner diyerek onları adeta ateşe atıyoruz. Bu nasıl bir zihniyet, nasıl bir insanlık anlamakta öyle zorlanıyorum ki… Köylerde yüzlerce genç kızımız başlık parası uğruna okuldan alınıp sorgusuz sualsiz çocuk yaşta evlendirilirken, berdelle bir mal gibi değiş tokuş yapılırken, onların yaşamlarını adına töre dediğimiz, gelenek dediğimiz bir takım bağnazlıklarla karartırken; vicdan denen o insani duyguyu da ayaklar altına alıp eziyoruz.

Köyde kadınlar çaresiz, anneler suskun, çünkü her şeyin kararı erkeklerde; onlar ne derse o oluyor. Erkek isterse kızını satıyor, gönlü isterse eve kuma getiriyor, yine gönlü çekerse bir kadına zorla sahip oluyor, peşinden o yüz kızartıcı suçunu affettirmek için kızını berdel olarak veriyor, hem de hiç düşünmeden utanmadan sıkılmadan. Sonuçta etrafta mutsuz yığınla kadın, onların yetiştirmeye çalıştığı çocuklar…işte toplumsal çöküşün ayak sesleri…

Ama bu olumsuz tablo önemli mi? Değil, çünkü erkek mutludur. Egolarını bastırmış, hayvani duyguları uğruna eşini, kızlarını harcamıştır hem de gözlerinin yaşına bile bakmadan. Aslında erkek tamamen zayıflığına yenik düşmüş ve törelerin koruyucu kalkanı ardına saklanmıştır tam bir korkak olarak. Ama töre onlardan yanadır ya sorun yoktur. Çünkü töre emretmiş erkek uygulamıştır, çünkü töre tüm ayıpları örter.

Öyle mi? Bu kadar basit mi?

Her şeyin üstesinden gelen, tüm dertlere çareler arayan insanımız töreler karşısında bu kadar mı çaresiz? Neden kimseler bu gidişata bir çözüm yolu bulamıyor, dur diyemiyor?

Aslında tüm bu yaşananlar yeni şeyler değil, Anadolu kadınlarımızın yıllardır tanıklık ettiği, birebir yaşadığı gerçekler. Pek çoğumuz bu geleneklerden habersizken, hatta berdelin manasını dahi bilmezken onlar yıllardır törelere tutsak olmuş yaşıyorlardı ve bu uğurda kim bilir kimler feda edildi, kim bilir kimler gencecik yaşta toprağa verildi verilecek. Yıllardır var olan bu acımasızlık eskiden olduğu gibi günümüzde de devam ediyor, ancak gündemi daha çok meşgul ettiğinden olsa gerek bizler daha çok olayla karşılaşıyor, belki de durumun ne kadar vahim olduğunu yeni yeni fark ediyoruz.

Yitip gidenleri düşündüğümüzde evet belki de çok geç kaldık ve bu ana kadar ses çıkarmamış olmamız bağışlanamayacak kadar büyük bir suç; ama en azından şimdi şu noktadan başlayabiliriz pekala. Bizden sonraki nesilleri düşünerek, bizlerin yaşadığı travmaları onların asla yaşamamasını umut ederek…

Bir şeylere karar vermek bile o işin yapılanmasında olumlu bir adım değil midir sizce de? Madem ki şu anda oralarda ardı ardına yaşananlar içimizi yakıyor, yüreğimizi sızlatıyor o halde bir yerlerden ses vermeliyiz bizlerde.

Sivil toplum örgütleri ile devletin dikkatini bir şekilde çekmeli, alınacak önlemler bir an önce alınmalı, artırılmalı. Bilemiyorum belki de ağır yaptırımlar getirilmeli, şimdi değilse bile en azından yıllar sonra törelerin bağnazlığı unutulmalı. Bu iş elbette hiç kolay değil. Mutlaka kulak arkasına atılacak, mutlaka karşı çıkanlar olacak ama, zaman içinde nesiller boy atıp filiz verdikçe töresizde yaşanacağını anlayacak bizim insanımız. Bu süreç çok zor, çok meşakkatli ama denemeye değer hem de hiç beklemeden, yarı yolda pes etmeden, gencecik kızlarımız daha fazla harcanmadan, dünyaya küsmeden.

Ben o resim karesine benzer bir resim daha görmek istemiyorum. Ya siz?

Sevgiyle kalın.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum kümesinde bulunan diğer yazıları...
Son Durak Huzurevi (Mi?)
Engellere Çarpa Çarpa…
Kadınsan Hem De...
Kaderini Kendin Çiz!
Kayıp Kimlikler!
Neden Bu Kadar Duyarsız Olduk?
Bana Yalan Söyleme! Beyaz Olsa Bile…
Bir Serginin Ardındaki Duygu Seli
Seninde Hayalin Olsun...
Doktorum Beni Anlamıyor

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sevgi ve Pozitif Enerjinin Gücü
İlişkiler Düğüm Olmuş Çözülmüyor
An"ı Yakala, Çilek Tadındaysa Bırakma!
Bakıp da Görenlere, Görüp de Sevenlere!
Sır Dolu Papuçlar
Rengarenk Duygularda Yaşatmak Sevgiyi!
Özlemek!
Uzaklarda Bir Yerlerde...
İçimizdeki Unutma Sesi…
Unutmanın Acısı, Unutulmanın Sancısı

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Seni Seviyorum Diyebilmenin Güzelliği [Öykü]


BELGİN ERYAVUZ kimdir?

İçimde yaşadıklarımın, hissettiklerimin birebir yansıması,tıpkı denizin mavilikleri gibi. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Okumayı çok seven birisi olduğum için,yazılarını okuduğum hemen tüm yazarlar.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © BELGİN ERYAVUZ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.