..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sanat hem bir coşma, hem bir yadsıma işidir. -Camus
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Toplum > BELGİN ERYAVUZ




21 Aralık 2006
Çocuğumla Arkadaş  
BELGİN ERYAVUZ
Konu her ne olursa olsun; sosyal ve kültürel konular, müzik, spor, dersler, arkadaşlık, sevgi, aşk, cinsellik,…aklımıza gelebilecek her ne varsa her şeyi çocuklarımızla, gençlerimizle açık ve net olarak konuşmamız gerektiğine inanıyorum ben.


:AGAC:
Gençlerimizle yeterince konuşabiliyor muyuz? Her şeyi açık açık dile getirip düşüncelerini, hislerini paylaşabiliyor muyuz dersiniz?

Ne yazık ki hayır! Elbette istisnalar olacaktır ama, sadece köylerde kasabalarda, eğitim düzeyinin çok düşük olduğu yerlerde değil; kültürlü, okumuş, aydın kesimlerde de sıkça rastladığımız bir durum bu.

Konu her ne olursa olsun; sosyal ve kültürel konular, müzik, spor, dersler, arkadaşlık, sevgi, aşk, cinsellik,…aklımıza gelebilecek her ne varsa her şeyi çocuklarımızla, gençlerimizle açık ve net olarak konuşmamız gerektiğine inanıyorum ben.

Ama maalesef bizler toplum olarak genelde birbirimizle konuşamıyor, sinirlenmeden, agresifleşmeden bir şeyleri kolay kolay tartışamıyoruz. Bir şekilde hepimiz karşımızdakini dinlemek yerine susturmaya çabalıyoruz. Söz gümüşse sükutun altın olduğunu unutuyoruz.

Bu durum ise gençlerimizin kendilerini yalnız hissetmelerine neden oluyor, ister istemez dışarıya yönlendiriyor; bizlerden yavaş yavaş koparıyor. Bilmek istediklerini, kafalarındaki soru işaretlerini çevrelerinden, arkadaşlarından öğrenmeyi deniyor; yalan yanlış pek çok şeyle karşılaşıyorlar. Doğruları, onlar için en iyisini bizlerden yine en sağlıklı şekliyle öğreneceklerken, sadece konuşamamak paylaşamamak yüzünden bir çok farklı öneri ile kafaları karışan gençlerimizin yanlış tercihler yapması kolaylaşıyor.

Oysaki gençlerimizin her zaman arkalarında olduğumuzu, her yapacakları işte en büyük destekçilerinin yine bizler olduğunu anlatabilirsek; aramızda buzdan dağlar olmayacak, paylaşım daha da kolaylaşacaktır. Böylelikle ortada yanlış giden bir şeyler varsa da en kısa yoldan elbirliği ile düzeltilecektir.

Anne baba olmanın sorumluluğuna sahip birer birey olarak çocuklarımızı doğru dürüst yetiştirmeyip, sonrasında beğenmeme ve değiştirme lüksümüz yok ki bizlerin. Üstelik dünyaya getirdiğimiz çocuklarımıza insanlığı ve sevgiyi öğretip, doğruyu yanlışı anlattığımız; sağlam bir karakterin oluşması için elimizden geleni fazlası ile yaptığımız halde yine de yanlış giden bir şeyler varsa ortada, biz ebeveynlerin yapacağı tek şey yine onlara sahip çıkmak olmalı, sokağa fırlatıp atmak değil.

Başlarına her ne gelirse gelsin, tercihleri her ne olursa olsun yine de onlar bizim çocuklarımız, yavrularımız, kanımız, canımız. Onları hayatımızda yok saymaya, kaderlerine terk edip daha da kötü durumlara düşmelerine izin verme hakkımız yok. Yine kol kanat germemiz, yine elimizden geleni yapıp onları topluma yeniden kazandırmalıyız. Öyle değil mi?

Anne baba olduğumuz ilk günler…her şey ne kadar kolaymış aslında; oysaki yıllar bizim hayatımızdan çalıp onların yaşlarına ekledikçe istekleri, sorunları, dertleri de büyüdü. Bizler tecrübelerle olgunlaşırken çocuklarımız boyumuzu geçti, genç kızlığa delikanlılığa geçiş yaptı. İşte tam bu noktada birbirimizi anlamakta zorlanmaya ve eskilerin deyimiyle kuşak farkı dedikleri şeyi bizler de bir şekilde yaşamaya başladık. Onları ya kendi zamanımızla ve gençliğimizle kıyasladık ya da en yapılmaması gerekeni yapıp yaşıtlarından örnekler vererek kalplerini kırdık.

Ne kadar yanlış…

Oysaki her genç kendisine özgü ruhu ile benliği ile birbirinden o kadar farklı ki… istekleri, gelecekle ilgili düşünceleri, bunları yansıma biçimleri de. Gün geliyor her birinin içinde fırtınalar kopuyor, volkanlar patlıyor. Kimi suskun, kimi agresif bir ruh haline bürünüyor, her biri farklı şekillerde tepkilerini ortaya koyuyor.

O anlarda istedikleri tek şey var anlaşılmak…konuştuklarında karşılarında dinleyici bulmak…ağladıklarında yaslanacak bir omuz…

Gençlerimizi bu zorlu süreçlerinde dinlemeyi, onlarla konuşmayı, onların yeşermeye henüz başlamış filizlerini koparmadan serpilmelerine olanak tanımayı başarmamız gerek.

Çok yakın çevremde kültürlü birçok anne babanın çocukları ile açık açık konuşamadıklarını, iletişim kurmakta zorlandıklarını gözlemliyorum. Yeterince bilgisel donanıma sahip oldukları, çevrelerine hemen her konuda yardım ettikleri halde kendi çocuklarına ulaşamıyorlar. Bir kısmı ise hiç kafa yormaya bile gerek duymadan topu partnerine atıp, onun daha iyi iletişim kurabileceğinden dem vuruyor. Peki ya beklenen oluyor mu? Kimi zaman evet ama çoğu zaman hayır…Yani yine istisnalar kaideyi bozmuyor. Sonuçta bocalayan, hislerini baskı altına almak zorunda kalan, kendi iç dünyasında kopan fırtınalarla tek başına mücadele eden gençlerimizin sayısı hızla artıyor. Çoğunun yüzü gülmüyor, çoğu hayattan zevk alamıyor ve o gencecik yaşlarında mutluluğu farklı kulvarlarda aramaya başlıyor. Ve maalesef anne baba ilgisizliği, çevre şartlarının uygun olmayışı, iyi eğitim verilememesi çocuklarımızı gençlerimizi giderek sosyal hayattan soyutluyor.

Gençler kendilerini yeterince tanıyamadıkları ve tanıtamadıkları için yaşamlarını idare ederken zorlanıyor, kendi iç dünyalarına kapanıyorlar.

Oysaki insan ilişkisinin temeli sayılan empati yapma yeteneği ve ilişkileri yürütebilme becerisi gençlerimizi sosyal yaşamda başarılı yapar. Bunu kazandırmak için önce gençlerimizi dinlemeli, anlamaya çalışmalı, sonra da onlara ayakları üstünde duracak güveni aşılamalıyız. Bu her işlerini bizim yapmamız anlamına gelmiyor elbette, tam tersine küçük yaşlardan itibaren sorumluluk vererek, başarılarını alkışlayıp, yanlışlarının nedenini göstererek olmalı.

Pek çoğumuz çocuklarımıza kıyamıyoruz biliyorum, aşırı koruma iç güdüsüyle hareket ediyor ve büyüdüklerini bir türlü kabullenemiyoruz, tıpkı benim gibi…Oysaki gençlerimiz büyüyor hem de hızla, olgunlaşıyor hem de biz fark etmeden. Çünkü zaman durmadan, bir an bile soluk almadan geçiyor…Bu hızı gençlerimizle, çocuklarımızla beraber yakalamamız, hayatımızdaki istisnaları çoğaltmamız umuduyla diyorum ve ben kızımın en yakın arkadaşı olmayı çok istiyorum…

Sevgiyle kalın.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum kümesinde bulunan diğer yazıları...
Son Durak Huzurevi (Mi?)
Engellere Çarpa Çarpa…
Kadınsan Hem De...
Kaderini Kendin Çiz!
Kayıp Kimlikler!
Neden Bu Kadar Duyarsız Olduk?
Bana Yalan Söyleme! Beyaz Olsa Bile…
Bir Serginin Ardındaki Duygu Seli
Seninde Hayalin Olsun...
Doktorum Beni Anlamıyor

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sevgi ve Pozitif Enerjinin Gücü
İlişkiler Düğüm Olmuş Çözülmüyor
An"ı Yakala, Çilek Tadındaysa Bırakma!
Bakıp da Görenlere, Görüp de Sevenlere!
Sır Dolu Papuçlar
Rengarenk Duygularda Yaşatmak Sevgiyi!
Özlemek!
Uzaklarda Bir Yerlerde...
İçimizdeki Unutma Sesi…
Unutmanın Acısı, Unutulmanın Sancısı

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Seni Seviyorum Diyebilmenin Güzelliği [Öykü]


BELGİN ERYAVUZ kimdir?

İçimde yaşadıklarımın, hissettiklerimin birebir yansıması,tıpkı denizin mavilikleri gibi. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Okumayı çok seven birisi olduğum için,yazılarını okuduğum hemen tüm yazarlar.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © BELGİN ERYAVUZ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.