..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Düşgücü güzelliği, adaleti, mutluluğu yaratır. -Pascal
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Başkaldırı > Mustafa Cilasun




12 Nisan 2007
Mecburdum!  
Günlerden Perşembe,

Mustafa Cilasun


Günlerden Perşembe, yıl 1995, yöneticilik yaptığım bölge şefliğine, kümbet bölgesinin şefliğini yapan, Mak. Müh. Yusuf Bey geldi.


:BBCC:




Günlerden Perşembe, yıl 1995, yöneticilik yaptığım bölge şefliğine, kümbet bölgesinin şefliğini yapan, Mak. Müh. Yusuf Bey geldi.
Biraz şaşırdım, mesai dâhilinde ve bölgesinden hayli uzak sayılan bir mekâna, zatımı ziyarete gelmişti! Her neyse, hoş, beşten sonra Yusuf beyin sıkıntılı olduğunu gözlemledim.
Hayırdır Yusuf bir durum mu var diyerek kelam ettim. Hemen bekliyormuş gibi ağabey hiç sorma, durum kritik demez mi! Haliyle daha çok şaşırdım!
Nedir mesele diyerek yeniden sordum!
Ağabey Yakup Yamanı, yanıyorsun değil mi dedi.
Elbet te tanıyorum, senin baş şoförün değil mi dedim. Evet, ağabey doğru dedi.
Peki, ne olmuş dedim.
Bu adam servise çıktığında, liseye giden bir kız çocuğunu, müşterilerin indiği bir anda, sıkıştırarak korkutmuş ve cinsel istismara yönelmiş.
Zavallı kız çocuğuna, bir kimseye söylersen seni, rezil ederin diyerekten tehdit etmiş!
Bu kız, korkusundan birkaç kez çıkmak zorunda kalmış ve artık dayanamadığından, ağlayarak bana konuyu anlattı.
Ben gizlice takip ettim, gerçekten tehdit ediyordu.
Çaresiz kaldım ve ne yapacağımı bilemediğimden sana geldim dedi!
Bak Yusuf durum tehlikeli, seni ezer geçer, sen şimdilik sessiz kal, ben mutlaka bir çaresini bulurum, diyerek yolcu ettim.
Yüzüm kızardı!
Hiddetim arttı!
İçim kan ağladı!
Körpe bir kız çocuğuna, bu zulüm, nasıl yapılırdı!
O gece uyuyamadım!
Bir strateji geliştirmeliydim.
Bir gün sonra, icradan sorumlu daire başkanı, teftiş yapmak maksadıyla ziyaretime geldi. Aramız oldukça iyiydi, çalışmalarımı takdir ederdi!
Öğle saatleri olduğundan, yemek ikram ettim, radyo da hüzzam bir eser çalıyordu, biraz sesini açtım, bu durumdan keyif aldı.
İçimde kanayan yarayı, ilmi siyasetin ritmik vurgularıyla, teneffüs etmeye başladım.
İlk olarak, mevzua girmeden, ilgili kızın ismini zikrederek, kanaatini sordum.
Konuya vakıfmış, fakat hiç beklemediğim bir üslupla, …miş ki, sen kendi bölgene bak, başka şeylerle ilgilenmeyi bırak deyince!
Öyle bir afalladım ki, gözlerine hiddetle baktım.
Aniden kalkarak, kapıyı çarparak, mıntıkayı terk etti!
Diğer gün ve sabahleyin saat 8.30 da öyle bir telsiz anonsu geldi ki, hiddet bin parçaydı! Yardımcısı olan zavallı Nurullah beye, Mustafa beyle, derhal kümbet harekete, gelin dedi. Tabii olarak Nurullah beyde şaşırdı!
Daire başkanından çok korkardı!
Bir araca binerek, ilgili mekâna intikal ettik.
Daire başkanı adeta kükrüyordu!
Kümbet bölgesinin eksiklerini, peş peşe sıralıyordu!
Nihayet kümbeti bitirdi ve gelelim besinse bölgesine dedi!
Zavallı Yusuf zaten silkelendiğinden perişanlaşmıştı! Bir kelime dahi söyleyemedi!
Bay başkan, sakın ha, hadsizlik yapma ve beni kimseyle karıştırma, dün belsin bölgesindeydin, neden orada eksiklerimi, benim yüzüme söylemedin.
Ben sana bir zarf attım ve sende bu zarfa düştün, ben ne olduğunu anlatmadan, sen bizzat abesle iştigal ettin.
Bakın sizin asla bir saygınlığınız yok, saygıyı katiyen hak etmiyorsunuz.
Seçilmiş bir insan, sizi bu makama getirdiği için, saymak zorunda kalıyoruz.
Bizzat müdahale etmen gereken, mazlumu koruma gayretini esirgerken, bir de haklıymış gibi edepsizce bağırıyorsun.
Bakın şu anda sizi dövmemek için kendimi zor zapt ediyorum deyince, arkasına dahi bakmadan, kapıyı süratle çarparak ayrıldı gitti.
Beni genel sekreter yardımcısına şikâyet etmiş!
Hayatta, asla bir rızk endişesi duymuyordum. Çalıştıktan sonra, sıra semere gelsin!
İlgili makama vardım ve dinledim.
Genel sekreter yardımcısı, bakın Mustafa bey, daire başkanınız olan Ahmet bey, sizi gıyabınızda oldukça methediyor.
Dürüst, harbi, çalışkan olmasına rağmen, kızınca gözü bir şey görmüyor diyor.
Lütfen biraz daha itidalli olalım, olmaz mı dedi!
Peki, neden kızdığımı, söyledi mi diye sordum, bir şeyler anlattı fakat pek anlayamadım dedi. Duramadım, sizin liseye giden kız çocuğunuza, bizde çalışan bir şoför, sarkıntılık yapsa ne yaparsınız dedim.
Gerçekten böyle mi dedi, bende aynan böyle diyerek karşılık verdim.
Şoför işten atıldı ve ilgili daire başkanı bir müddet sonra görevden alınmıştı.
Oysaki ben, kız çocuğunu dahi hiç görmemiştim!





Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın başkaldırı kümesinde bulunan diğer yazıları...
Haksızlığa Sabretmek!
Silinemeyen Bir Hicrandı!
Bir Feryadın Yansıması…
Nezarette Geçen Bir Gün!
Yargıçlar Duyarlı Olsalar!

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Çaresiz Kaldığım An!
Sokak Arasında Gezerken…
İntihar Eden Kadın!
O Kız!
Erenler ve Hanımlar!
İsimsiz Mektup!
Beyan Uygulamayla Orantılı Olursa Makbuldür!
Yaşlı Teyze!
Şaha Kalkan Motor!
Garip Bir Zaman Diliminde Çalan Telefon…

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Buselerimi, Sessizliğin Pervazlarında Gizlerim! [Şiir]
Her Lahzada Bir Fark Var, Sırrını İçinde Saklar! [Şiir]
Beklemek Kar Etmedi, Nasip Sükût Ettirdi! [Şiir]
Yürekte Düğümlenir Sukut Ettiren An! [Şiir]
Ruhumun Suskun Hicranı ve Ah U Zarı! [Şiir]
Ey Hicran Aldanan Ben Olayım! [Şiir]
Kalp Hata Etmez, Nefs Vuslata Eriştirmez! [Şiir]
Söyleyemedim, Kalbimin Figanıyla Yetindim! [Şiir]
Kırdın Ümidimi, Yıktın Şu Gönül Lânesini! [Şiir]
Gönül Hüzne Ram Olunca Neyleyim! [Şiir]


Mustafa Cilasun kimdir?

Düşünmeye hassaten zaman ayıran, naifliği önceleyen, estetiği seven, güzelliklerden şevk alan, gönüllerin deşifresiyle uğraşan, halin dilinden haz alan, aşk için meşkin zaruretine inanan, hilkatin ve aidiyetin serinliğinde yazmaya çalışan bir can.

Etkilendiği Yazarlar:
Mehmet Akif Ersoy,Sezai Karakoç,Necip Fazıl Kısakürek, Cemil Meriç


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mustafa Cilasun, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.