..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Düþmekten yükselme doðar. -Victor Hugo
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik > Özcan Çeltik




4 Temmuz 2007
'' Zatenyoktu '' Laþtýrýlan Adam  
iki patlama, çok yakýndan, peþ peþe gelen iki el silah sesi tüm sesleri bitirdi.

Özcan Çeltik


‘’ Hiçbir surat bunca mutsuz görünemez… ’’ diye düþündü; kalýn kaþlarý düþmüþ, birbirine yaklaþmýþ, arada boþluk kalmamýþ, iki koyu çizgi burun baþlangýcýna kadar uzanmýþtý.


:AGHC:
Sigara dumanýndan göz gözü görmüyordu Cemalettin’le kahvehaneye girdiklerinde. Boþ masa var mý diye bakýndýlar, yoktu. Dikilekaldýlar kapýnýn yanýnda. Her öðle aralýðýnda zaman geçirmek için geliyorlar, çay içip, üç beþ el tavla atýyorlar, kimin yenildiðine önem vermeksizin, cebinde bozuk parasý olanýn çay parasýný ödemesinden sonra gidiyorlardý.

Geliþlerine alýþmýþ olan zayýf, belinin kamburu çýkmýþ, caný sýkkýn olsa bile, sürekli gülümsercesine bakan orta yaþlý kahveci de onlara doðru gelmiþ, onlarla birlikte on bir tane masayý teker teker süzüyordu…

-     Þu adam tek baþýna gazete okuyor…
-     Oturalým… Sen bize iki çay ver.

Masalarýn arasýndan kývrýla büküle geçip, ulaþtýlar, oturdular. Çay hemen geldi. Cemalettin eline geçirdiði bir spor gazetesini öylesine karýþtýrýrken, gelen kelli felli iki kiþiyle hiç ilgilenmeyen, bir kez bile kafasýný kaldýrýp bakmayan, istifini hiç bozmaksýzýn, masanýn üzerine yaydýðý gazeteyi okuyan adamý gözlemeye baþladý Mehmet.

Cemalettin masaya oturur oturmaz ‘’ Tavlamýzý isteyelim mi? ‘’ diye sormuþtu, sonra ikisi de o adama bakmýþtý yan gözle; hani, biraz toparlanýr, masanýn üzerini açar, hatta ‘’Buyurun, oynayýn…’’ derdi belki… Hiç umursamamýþ, ikisini de yok saymýþtý.

Hep ayný eliyle gazetesini karýþtýrýyor, nereyi okuyacaksa oraya doðru eðiliyor, dikkat kesiliyordu. Diðer kolu masada kendine doðru kývrýlmýþtý ve elinde bir cep telefonu vardý. Sanki her an çalabilirdi, çalar çalmaz da açmak zorundaydý. Baþ parmaðý havada ve tuþlarýn önündeydi. Çok eski model bir telefondu, uzun anteni çatlamýþ, kopmak üzere olmalýydý ki, yara bandýyla sarmalanmýþtý.

‘’ Hiçbir surat bunca mutsuz görünemez… ’’ diye düþündü; kalýn kaþlarý düþmüþ, birbirine yaklaþmýþ, arada boþluk kalmamýþ, iki koyu çizgi burun baþlangýcýna kadar uzanmýþtý. Okuduðu, ara vermeksizin okuduðu satýrlarýn olumlu ya da olumsuz anlamlarý suratýný asla deðiþtirmiyordu. Ne masasýndaki iki adamý, ne gelip geçerken sandalyesine çarpýp sarsanlarý, ne de diðer insanlarýn paldýr küldürünü algýlamýyor, o sýkýþ tepiþ yerde, sanki tek baþýna yaþýyordu.

Uzun, sýcak bir yazýn ardýndan gelen sonbahar yaðmurlarý havayý bir anda soðutmuþtu. Ýnce, eski, koyu renk ceketinin içinde, kalýplý, düzgün bir bedeni vardý. Yüz hatlarý, çoðu kadýnýn, bakýnca dönüp yeniden bakacaðý kadar biçimliydi ama, en az iki haftadýr kesilmeyen sakal bir kirlilik, bir iticilik yüklüyordu adama…

Arkada bir masanýn boþaldýðýný görünce Cemalettin’e iþaret etti, kalktý. Kahveci de tavlayý kucaklayýp getirdi hemen. Oturma sürelerini biliyordu. Bir beþ ancak yapabilirlerdi artýk…

-     Adama bak, yok saydý bizi yaa! Ýnsan bi toparlanýr…
-     Ne derdi var kim bilir be Cemalettin…

O, adamý unutmuþ, kendini atýlan zarlarýn üzerindeki minicik beneklere, o beneklerin sayýsýna göre pullarýn nereye konacaðýna yoðunlaþmýþtý bile ama adamýn yüzü Mehmet’in belleðine çamur gibi sývanmýþ, kalmýþtý… Çok sürmedi; çoðunlukla yenilen Cemalettin iki mars, bir ters, üç elde bitirmiþti oyunu. Kalktýlar, yürüdüler kapýya doðru… Adam ayný görünümüyle gazete okumayý sürdürüyordu.

* * *

Ýþi yoðun deðildi. Sýkýntýyla katlar arasýnda indi çýktý, diðer odalarda oturdu. Dinlerken de, konuþurken de beyninin bir bölümü o adamla haþýr neþirdi. Arada bir ‘’ Sana ne yahu? Elin adamýndan sana ne? ‘’ diyordu kendi kendine, kafasýndan atmaya çalýþýyordu, atar gibi de oluyordu, ama aslýnda yalnýzca, sesli ya da sessiz, sözcüklere yüklemiyordu o kadar…

Akþamüzeri, bu kez Mehmet Cemalettin’i buldu.

-     Var mýsýn?
-     Varým. Sen kötü günündesin bugün. Denk getirmiþken çarpývereyim yine…
-     Görürüz…

Kahvehaneye giderken hýzlanýþýna þaþýrdý; asýl amacý o adamdaki sýrrý çözmekti ve bunun bilincinde deðildi.

Ulaþtýlar, daha girerken gözleri oturulacak yeri deðil o adamý aramýþtý. Yoktu. Önce bir sýkýntý duyumsadý içinde, sonra rahatlama. Orada olmazdý tabii… Kahvehaneydi orasý… O da gelip giden bir yýðýn insandan herhangi birisi…

Oturdular, çaydan önce tavla geldi, pullarý dizdiler, dýþarýnýn ayazýndan ýlýk salona girmenin gevþemesiyle arkasýna yaslandý, tek zarý attý… Altý… Cemalettin atmadý; altý atandan sonra zar atýlmazdý. Elindeki diðer zarý uzattý, Mehmet gülerek aldý.

-     Bu kez yenemeyeceksin…
-     Sen öyle san.

Dört oyun aldý üst üste… Tüm gereksiz tasalardan kurtulmuþ, sigarasýnýn dumanýný zarýn üstüne üfürdükten sonra, akrobatik kývýrmalarla tavlaya savuruyor, keyifle öðlenki yenilginin öcünü alýyordu. Sözde sihir yapýyordu…

Beþinci kez pullarý dizdiklerinde dýþarý doðru bakýverdi… Kahvehanenin üstü açýk, yazlýk bölümüne…

Oradaydý… Oturduðu sandalyeyi arkaya doðru kaykýltmýþ, ayaklarý alçak teras korkuluðunda, iki eliyle birlikte kucaðýndaki cep telefonunu kurcalýyordu.

Yaðmur çiseliyordu. Eski yüzlü, koyu renk ceketi ýslandýðý için daha da kararmýþ, saçlarý baþýna yapýþmýþ, ama yine de hiç bir þeyi umursamaksýzýn, suratýndaki ayný mutsuzlukla, bu kez gazeteye deðil, telefonuna dikkat kesilmiþ, oturuyordu. Iþýðý sürekli yandýðýna göre, mesajlaþýyor olmalýydý…

‘’ Hiçbir surat bunca mutsuz görünemez…’’ diye düþündü yine…

Ývedilikle yola çýkýlmalýydý da otobüs gelmiyordu, ilan tahtasýnýn önünde endiþeyle bir sýnav sonucunu bekliyordu da bir türlü asýlmýyordu, bin yýl süren bir özlem yarýn bitecekti de sabah bir türlü olmuyordu… Öyle bir þeydi iþte beklentisi de, bitmiþti sanki… Onu gözlemek yaþamýnýn bir parçasýymýþ ta, eksikliðinden kurtulmuþ gibiydi.

Tavlayý sisler içinde görebiliyor, genellikle yanlýþ oynuyor, rakibi bile dayanamayýp uyarma, düzeltme gereði duyuyordu. 4 - 0 öndeyken, 5 - 4 yenilmiþti ama ne Mehmet’ de bunun etkisi vardý, ne de arkadaþýnda böbürlenmesi… Hýrslý baþlayan oyun keyifsiz bitmiþti.

-     Ne oldu yaa? Sanki oyunu býrakýverdin, aklýn baþka yere taþýndý…
-     Yoo… Zarý küstürdüm sanýrým.
-     Hadi caným sen de! Gayet de iyi geldi, hep yanlýþ oynadýn…

Sigaralarýný bitirip çýkmaya karar verdiler, kahveciyi çaðýrdýlar, parayý öderken sordu Mehmet,

-     Þu dýþarýdaki adam… Öðleyin de buradaydý…
-     O hep buradadýr…
-     Neci?
-     Bilmem ki…
-     Bir yerde çalýþýyor mu?
-     Çalýþtýðýný duymadým hiç…
-     Buralý mý?
-     Buralýymýþ… Gariban iþte…

Kahveci arkasýný dönüp giderken dýþarýdaki adama baktý. Adamýn ýþýðý hala yanmakta olan telefonunu cebine koyuþu, korkuluktan ayaklarýný indirip, bir kamyon dolusu yükü tek baþýna taþýyýp ta yorulmuþ ýrýlmýþcasýna doðrulmasý yavaþ devirli film gibiydi…

Akþamüzerleri bazý ulu aðaçlarda toplanýr ya kuþlar, gece yatýsý için… Ve o kuþlar, sanki tüm gün yaþadýklarýný hep bir aðýzdan, birbirlerini dinlemeksizin anlatýrlarcasýna, karanlýk çökene dek þakýrlar ya… Ýþte o sýrada, bir yaramaz çocuk o aðaca taþ atarsa, tüm sesler kesiliverir ya… Kahvehanede de öyle oldu; iki patlama, çok yakýndan, peþ peþe gelen iki el silah sesi tüm sesleri bitirdi.

Ýlk anda hiç kimse ne olduðunu anlamadý… Mehmet, doðrulan adamýn baþýnýn arkaya doðru kanýrýlmasýný, sonra öne doðru bükülmesini, yüzündeki o anlatýlmaz mutsuzluðun, önce gülümseme, ardýndan bir boþalma, bir rahatlamayla yok olduðunu görebilen tek kiþiydi…

-     Cemalettin, çýkalým buradan… Az sonra çok kalabalýk olacak…
-     Nedir bu yaa?
-     Çýkalým Cemalettin!

Dýþarýdaki baðýrýþlara sorularla koþuþturanlarýn ardýndan çýktýlar, ters tarafa yöneldiler…

-     Neydi o?
-     Dýþarýda oturan adamý vurdular.
-     Neden ki?
-     Bir tek vuran biliyordur. Bir de kendisi… Ölmediyse tabii…

* * *


Ertesi gün kahveciye sordu, bilmiyordu.

Üç gün boyunca tüm gazeteleri aldý, haber yoktu.

Toplum o adamý ‘’ zaten yoktu ’’ laþtýrmýþtý… Mehmet de yapabilmeliydi bunu, ama nasýl? Bilmiyordu.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn beklenmedik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Son Yalnýzlýk
Hiç Kimseyle Konuþmayan Adam
Son Gülümseme
Bir Lira Kýrkbeþ Kuruþluk Aþk

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Öyle Bir Olayýn... [Deneme]
Artvin' de Yaþayan Artvinliler [Deneme]
Artvinliler Magandalaþmadan Kalmýþlar [Deneme]


Özcan Çeltik kimdir?

Orman Yük. Müh, ressam, öykü hayraný ve deneyicisiyim

Etkilendiði Yazarlar:
M.Þevket Esendal, Sait Faik...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Özcan Çeltik, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.