Ama gene de dünya dönüyor! -Galilei |
|
||||||||||
|
hep aldanmaktır hayatın. aldatırsın kendini ve aldattığına inanırsın karşındakileri ahmakça, budalaca. zaman gelir gün geçer... zamanı kovalamaya yetmez ki gücün akrebe asılasın. alıp başını, kahrolasıca belaları bırakmıştır sana. ağlamak gelir içinden, pişmanlık akar yüreğinden. eski bir şarkıya adanır gözlerin. aldatıldığın gelir aklına. ben aldatamazken kimseye herkes nasıl da aldatmış beni dersin. çok laf etmeye yetmez dilin. susarsın.. hayatındır susmak senin. çekip gidesin gelir. kilise çanlarına inat bir bir yanan minare ışıklarına bakarsın. zıtlıklarla kaplanmıştır dört bir yanın.anlayamazsın, anlatamazsın kendine, yanlışı görmeden doğruyu bulamayacağını. hüzün sana egemen olmadan mutluluğa gebe kalamazsın ki.. yine de hani dersin, bir gün.. belkili bir cümleyi daha birleştirirsin yolunda. sonra dersin yolum neresiki benim. nerdeyim? kafanda yüzlerce soru işareti, yaşamın ünlem işgalinde fakat bir o kadar durulmuşsun sen. katıksızsın, nakavt edemezsin zamanı. insanlar yürümekte güneşe, sen kalmışsın gölgede. boş vermek gelmez içinden. hep bir sıkıntı sende, hep yarın ne olacak düşüncesi. yarını düşünürken güneş batar ay alır yerini yine güneş doğar. bir kez daha doğmakta güneş, saatler akıp gitmekte ve sen yarını düşünmekte. yarın bugün olur, bugün dün, dün çoktan bitmiş içimize anısını kazıyarak. böyle midir yaşamak? kanadı kırık bir kuş gibi yardım eli beklemek. kurbanlık koyun olmak mı yaşamak. yenilgi midir yaşamak? neydi, ben bulamadım. hiçbir zaman keyif alamadım. çünkü dünya koşulları soluk aldıracak vakit tanımadı. çünkü durmak yenilmek oldu sözlüğümüzde. ve biz hep koştuk. yüzümüzde yorgun bakışlar. haykırışlar olanağı olmayan. gelecek için bugününü tüketenler, dünü için bugününü mahvedenler. bir çark var ve biz o çarkın muhtelif tanıdık yüzleri. gözlerimizin altı çökük, kaşlarımız çatık.. hani dersin, bir gün... bir gün başarıya kavuşur bedenim. gölgede kalmak yenilmek değildir dersin, daha gencim, yaşlılık sarmadı beni. sonra yok dersin zaman bizi kucağında besleyip kızıl bir yangının ortasına yıktı. işte budur yaşam. ikilemler arasında gelip gitmek. işte budur yaşam ve işte bundan gayrısı kurtulmaya bakar. dink donk... kapı çalındı. dostlar geldi.. dink donk... kapı çalındı hiç beklenmedik memleketlin geldi... dink donk... kapınız çaldığında ne hissedersiniz. güzeldir değil mi kapı çalınışı? her kapı çalınışı bir mutluluktur. kapıyı çalmadan gelen Azrail'in mutluluğudur.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ülkü Yıldız, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |