En bilge insanlar bile arasıra bir iki zırvadan hoşlanırlar. -Roald Dahl |
|
||||||||||
|
Artik beklemeyecegim seni! Cunku, sonumun beyaz cicegin sahibi gibi olmasini istemiyorum. Ama yinede kalbimde ufak bir umut "acaba?" diyor: -gelir mi ki? -sus! Sus diyorum sana uslanmaz, bicare gonul, sus artik. Gelmedi iste gelmiyor, beklettirme beni, yeni bir kivilcim cakma icime. Kul tutsun yurek! Sevgiliyi yurekte kefenlemeliyim artik...Sus! Hergun aci bir zehir icer gibi yasiyorum hayati. Kucuk penceremden amansiz bir refleksle ayriliyorum. Yatagim hálá sabah ki gibi, duzensiz. Ah, bu serkeslik... Uzaniyorum, sanki yillarin yorgunlugu var uzerimde. Sirtimda apansiz bir agri basliyor. Kendi kendime soylenmeye basliyorum. Bir an icin cekmecem aklima geliyor. Hatiralarin gizlendigi, her gun gozyasi dokulen; anilarin, gizli kalmislarin, yasanamamislarin, belki de basiboslugun yeri. ...cekmece! ne kadar garip: - Cek- me- ce... Sacmaliyorum galiba. Ilk defa bir isteksizlik var uzerimde, garip bir isteksizlik bu. Gozlerim cekmecede ve sirtimda apansiz bir agri. Derin bir nefes aliyorum ve elim zamana meydan okuyan kucuk el radyoma gidiyor. Uzun uzun bakmaktan kendimi alamiyorum: - Az mi birliktelik yasamadik seninle? Cogu zaman gizli gizli dinlerdim seni. Zaten cocukken, haytalik zamanlarimda butun radyolarin icini acar, haliyle, aynisini yapamayinca evde ki sedirin altina saklar, babam aksam geldiginde de mumkun oldugu kadar gozune gozukmemeye calisirdim, tabi ki bu biraz mumkun olmazdi. O yuzden cok cekildi kulaklarim... Zavalli babam her defasinda soylenerek tamir eder, ama yine de bu huyumdan bir turlu vazgeciremezdi beni. Aslinda merak ederdim radyonun icindekileri. O sesler nerden geliyordu. Hálá da bu teknolojiye bir turlu aklim ermiyor ne yalan soyleyim. Anilar... Yasanmislar... Bir tebessum birakiyor , umutsuzlugun derin cizgiler biraktigi yuzumde. Radyom, yine cizirtili, cekmiyor ki bu evde, bu kohne evde yine de iyi dinliyorum bu radyoyu. - Ah, sarkilar, yine dem vuruyorsunuz ayriliktan. Hani bir sarki vardi, neydi o? Evet hatirladim! "coktan unuturdum ben seni coktan, ah bu sarkilarin gozu kor olsun" - Yazan dogru yazmis, kim ne derse desin. Mirildanmaya basliyorum bu sarkiyi, gozlerim duvardaki catlaklarda geziniyor. Unutmak? ....zor. Beklemek? .....zor! -Hayatta zor olmayan bir sey goster bana. Haklisin, hayatta zor olmayan hic bir sey yok, belki olmek! -Ne diyorum ben? Kendi kendime sacmalamaktan baska birsey yapmiyorum. Felsefe okusaydim daha iyi olurdu, bu ne dusunceler boyle? .......guluyorum kendime. Ve gozlerim takiliyor yine cekmeceye, sirtimda hálá o apansiz agri... Bicare gonlum yine konusmaya basliyor: -Acaba? Sus! Gelmedi iste. Ve gelmeyecek! .................ardindan ikinci sonbahar gecti.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © sumeyra kocaer-uzun, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |