Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile mesela zeytin dikeceksin. -Nâzım Hikmet |
|
||||||||||
|
Voltran diye bir çizgi film vardı bilenler bilir. Bilmeyenler için hatırladığım kadarıyla kısaca toparlayayım. Her biri farklı ve önemli özelliklere sahip birkaç robot tehlike durumunda bir araya gelir ve Voltran adında karşı konulamaz bir üst-robot olup problemin üstesinden gelirlerdi. ÖSS tehlike durumumuz ya da başarı parametremiz olduğuna göre şu bilinmelidir ki bu sınavlara hazırlanırken ailesiyle, öğretmeniyle, okuluyla, dershanesiyle, arkadaşlarıyla vs. bütünsel bir çabayla bu sınavlara girilmedikçe öğrencinin kişisel çabası kendisini bir yere kadar götürecektir. Bütünsel çaba ütopik olmasa da çok da yakın bir şey değil. Aileden destek görmeyebilir öğrenci, arkadaş çevresi olumsuz etki yapabilir veya diğer herhangi bir şeyin işleyişi problemli olabilir. Yazının işlevsel bir amaca da hizmet etmesi adına mevcut durum üzerine bir çalışma yapalım. Bu çalışmaya başlamadan önce de şunu kesinlikle belirteyim ki ÖSS’de iyi bir şeyler yapmak öyle ahım şahım bir başarı değildir hayatta ama öyle görünmektedir bir şekilde. Bu sınavın bütün olayı “İşi kitabına uygun yaparsan kazanırsın” üzerine kuruludur. Gelelim mevcut durum çalışmasına. Eğer ÖSS’de başarı (!) istiyorsak ya sınav günü ihtiyacımız olan Voltran’ı oluşturacak parçalarımız bir araya zaten geliyor olmalı ya da mekan Hakkari ise direkt kendimiz toplama bilgisayar gibi Voltran’ımızı oluşturmalıyız. Her bir öğrenci kendisi için doğru parçaları bulup doğru şekilde bir araya getirmek için çaba sarfetmek zorunda. Bunun da yolu okumaktan, araştırmaktan, ailesel ve yakın çevresel desteği arkanıza almaktan, kişiye ve aileye olumsuz etki edebilecek bir arkadaş ortamından uzak durmaktan, okuldan ve/veya dershaneden iyi yararlanmaktan ve listedeki tek ne yazık ki şey olan bolca soru çözmekten geçiyor. Bu işin kitabına uygun yapılış şekli budur. Dikkat edilirse listedeki maddelerin çoğu daha iyi aile ve yakın çevresel ilişkilere, entelektüel birikime hizmet etmektedir. Yani aslında kötü şeyler değiller. Zamanınızı çalacak tek şey bolca soru çözmek olacaktır. Ancak hayatta her şey için aslında bir bedel ödüyoruz ve sınavların da bir bedeli elbette ki var ve bu bedel ödenmediği sürece sözde başarıyı yakalamak mümkün olmayacaktır. ÖSS süreci sınav öncesi, sınav esnası ve sınav sonrası diye üç aşamadan oluşur aslında. ÖSS ringde karşılaşacağımız rakibimiz olduğuna göre ve bütün hünerlerini piyasada sunduğuna göre büyük randevuda hazırlıksız yakalanmak doğrusu ÖSS’nin affedeceği bir şey asla değildir. ÖSS’deki her bir dersi veya soru türünü farklı saldırı biçimleri olarak algılarsak eğer sınav günü yapılacak tek şey ÖSS’nin zaten bilindik silahlarını etkisiz hale getirmek olacaktır ve bu da zor bir iş değildir. Tabi ki her silahı susturamayabilirsiniz ama yeterli bir savunma ve saldırı istediğinizi alarak ayrılmanızı sağlayacaktır. Sınav öncesi savunma sistemlerini olabildiğince iyi geliştirmek durumundadır öğrenci. Bunun yanında ÖSS’yi ne taraftan vurabileceğinin denemelerini de yapmalıdır. Hangi derse ne şekilde hazırlanmak, sınava hangi testten başlamak, süreyi nasıl dağıtacağını denemek hep taarruz çeşitleridir. Unutmamalıdır ki ÖSS en ciddi Türkiye Geneli deneme sınavının adıdır. Bu böyle okunmalıdır. Hazırlık sürecinde ÖSS’yi mümkün olduğu kadar normalleştirmek lazım. ÖSS ayarında olduğu düşünülen her bir deneme sınavı ciddiye alınmalıdır. Dolayısıyla deneme sınavlarını “ÖSS” olarak düşünmeli ve çeşitli sınav stratejileri uygulayıp kişiye uygun olana kanaat getirince de o stratejinin üzerine uzmanlık çalışması yapılmalıdır. Bütün bunlar yapıldıktan sonra çok büyük bir talihsizlik olmazsa eğer öğrenci sınavı iyi bir şekilde geride bırakacaktır. Son aşama gelen puanın doğru okunması ve ÖSYM’nin açıkladığı diğer veriler üzerinden iyi çıkarımlar yapıp okunan puan üzerinden doğru öngörülerde bulunmak. Bilinen bir şey var ki bütün adaylara aynı sorular soruluyor ve optik okuyucu okuduğu formun sahibinin hangi liseden, hangi olanaklardan geldiğine bakmıyor. Eşitliğin olduğu yer burası ne yazık ki. Bu yüzdendir ki özellikle Hakkari’de okuyan öğrencilerimiz ellerinden gelenin daha fazlasını yapmak durumunda ve açıklarını kapatmak için her yolu denemek zorundadırlar. Ne yazık ki şartlar bunu gerektiriyor. Hepimiz isterdik ki Robert Kolej ve onun ayarındaki pek çok okulun öğrencisi gibi yetiştirilebilmiş olsaydık. ÖSS’ye giren herkes kesinlikle aynı olanaklardan tabi ki gelmiyor. Çok büyük bir haksızlık bu ancak bunun arkasına sığınmakla yalnızca kaybederiz. Voltran’ımız kendiliğinden oluşmuyorsa Robert Kolej ve ayarındaki pek çok okulun çoğu öğrencisi gibi, kendi voltranımızı kendimiz oluşturmak zorundayız... Hele bir de OKS denilen bir başka tek günde ürün toplama fantezisi var ki daha içler acısı… Küçücük kardeşlerimizin elinden tutmalıyız… Daha küçük yaşlarda yüzleşiyorlar ne yazık ki anlam veremedikleri / veremediğimiz durumlarla… İyi bir eğitim öğretim yılı olmasını diliyorum ve tabi ki bütün öğretmenlerin, öğrencilerin, ailelerin, dershanelerin vs. üzerine düşeni fazlasıyla yapması temennilerimle.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ÖZAY ÜNSAL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |