..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Kirazlar ve dutların tadını çocuklar ve serçelerden sor." -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Günlük Olaylar > Mustafa CİLASUN




28 Şubat 2008
Vehimlerin Kuşattığı Darboğazda Nefes Almak!  
Yine kendi dirliğimde düşüncelerimle bir hesaplaşmaya yöneliyorum.

Mustafa CİLASUN


Açmazların bulunduğu ruhi dinginliğimde icbar edilenler karşısında her geçen gün yabancılaşıyor muyum sorusu geliyor aklıma.


:AHBC:


Yine kendi dirliğimde düşüncelerimle bir hesaplaşmaya yöneliyorum.

Açmazların bulunduğu ruhi dinginliğimde icbar edilenler karşısında her geçen gün yabancılaşıyor muyum sorusu geliyor aklıma.

Düşünmenin dahi birilerince suç teşkil edildiğine şahit olunca ilk aklıma gelen birilerince pazarlanan bağnazlık geliyor aklıma.

Bir düşünceyi henüz doğmadan mahkûm etmek ne kadar acı bir zulmettir.
Kendi payelerinin yok olacağı korkusuyla hiddeti önceleyerek sığıntı kimliğinde yaşamaya çalışmak ne kadar tuhaf bir tercihtir.

Kime kulluk yağacağı konusunda netleşmeyen yürekler, sürdüre geldikleri mukallit kimliklerinin açmazlarıyla kapkara olan vehimlerini nesillere akıtmayı marifet olarak lanse ediyorlar.

Hukuku güya hukuk adına çapraz hezeyanlarla pak idrakleri yanılmaya gayret ediyorlar. Kimler, kimlikleri konusunda netleşemeyen cahil zümreler, reddi miras takiyyesinde bulunan gafiller.

Hizmet aşkıyla varlığını vakfeden değerlere saldırmak ne kadar büyük talihsizliktir. Saldıranlar kimler, kişiliklerinde aşktan bigane olan zilletler, çilenin hangi değerler muvazenesinde bir mefkûre oluşturacağını akledemeyenler.

Düşüncelerin kadavra odasında hayat bulması, ancak niyet ve hizmet anlayışında ki inkişafla orantılıdır. Bireylerin özellerini deşifre ederek bir yol aramanın yararını ve densizliğini kimlere sormalıyız.

Başarılı olan siyasilere ve müteşebbislere karşı neden bu kadar ön yargılıyız, bunun toplumu aydınlatma adına nasıl bir faydası olacaktır şaşarım.

Din adına siyasi kalem kavgasını en son raddesine kadar kullanan zavallılara nasıl acımayalım. Bilmeden konuşmak, siyasi getirim için çıkarları vuruşturmak ne acı.

İnsanlar doğup büyüdükleri topraklarda, mukaddesatın ne olduğunu, henüz kişilikleri tam oluşmadan öğrenirler.

Malik olmak duygusunun, fıtratın gereği olduğu kesin kanaat, ama neye, nasıl ve hangi ölçülerde olacağının tespiti gerekir.

İnsanı adam yapan tüm unsurların, yaşadığımız hayatın içinde bulunduğunu, bizlere uzak olmadığını bilmeliyiz, bir buket sunan elçinin, tebessüm ettiğini görebilmeliyiz.

Bizleri bu nadide buketten ve masrafsız tebessümden, sevgiden, fedakârlıktan alıkoyan unsurlar tarafımızdan bilinmiyor mu?

Bizzat yaşadığımız bu hayatın manasına bigane kalanlar, mutlaka mezarlara da manzara niyetiyle bakıyordurlar!

Yaşamak zorunda olduğumuz bu hayatı, çekilemez hale getiren temel unsurları ihdas edenlerin, aldatılmış olduklarını, bizzat hayatı bahşeden açık ve seçik bir netlikte beyan ediyor.

Bu yaratıkların kendi akıl ve zanlarına göre hayatın, ne anlam taşıdığını biliyor olmalarını, kendilerinden emin olmalarını bir zillet olarak, telakki etmek durumundayız.

Tercihlerinin bizimle aynı frekansta olmaması şaşırtıcı değil, çünkü bunların ortak zaafları tekebbür, enaniyet ve hıyanettir.

Paydaları bu olan yaratıkların, zulümden, desiseden, entrikadan asla vazgeçmeyeceklerini bilmemiz kaçınılmaz olacaktır.

Bizler mukallit olmaktan kurtulup, itminan olarak, kime, niçin, nasıl ve hangi ölçülerde itibar edeceğimizi bilemez isek, müşahhas bir şekilde, tahkik ederek kanaat sahibi olamaz isek, yanılgılarımızın kaçınılmaz olacağı muhakkaktır.

Hayatımızı ihata eden ve bizleri sürüklercesine alıp götüren, bizi bizden ayrı bir insan yapan faktörleri tanıyarak, muvahhit duruşunu sergilemeliyiz.

Rahmet vesilesinin öğretilerini, susamışçasına araştırıp, kanarcasına ve büyük bir ihtimamla deruhte etmek zorundayız.

Toplumun içine girdiği kutuplaşmalarının temelini oluşturan nedenlere, bir göz attığımızda anlamak adına zorlanmaya hiç gerek kalmıyor.

Bu bakımdan beni benliğimden uzaklaştıranlara, kin kusmak kolay olduğu için bunu yapmayacağım, fert bazında bile kendi ile barışık bir sevgi için kucak açacağım.

Hoş görü, ölçülü, sevgi, sabır, sebat, metanet azığım, kin, zan, zülüm ve egom çok iyi tanıdığım nefsimin basamakları olacaklardır.

Ben yine kendi dirliğimde düşüncelerimle bir hesaplaşmaya yöneliyorum.







Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Düşünmek Onunla El Ele Yürümeyi Denemek!

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Öz Güven
Masum ve Zalim
Öyle Bir Müttefik ki Dostlardan Maada!
Zorundaydım!
Yaşanmayan Tavsiyeler
Değerli Bir Yazar Arkadaşıma!
Yanan Ev!
Kendi Halimde Şöyle Bir Düşünürken!
Suçlamakla Başlamak!
Bir Zamanlar Anlar İçinde Mahkûm Olanlar!

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Buselerimi, Sessizliğin Pervazlarında Gizlerim! [Şiir]
Her Lahzada Bir Fark Var, Sırrını İçinde Saklar! [Şiir]
Beklemek Kar Etmedi, Nasip Sükût Ettirdi! [Şiir]
Yürekte Düğümlenir Sukut Ettiren An! [Şiir]
Ruhumun Suskun Hicranı ve Ah U Zarı! [Şiir]
Ey Hicran Aldanan Ben Olayım! [Şiir]
Kalp Hata Etmez, Nefs Vuslata Eriştirmez! [Şiir]
Söyleyemedim, Kalbimin Figanıyla Yetindim! [Şiir]
Kırdın Ümidimi, Yıktın Şu Gönül Lânesini! [Şiir]
Gönül Hüzne Ram Olunca Neyleyim! [Şiir]


Mustafa CİLASUN kimdir?

Düşünmeye hassaten zaman ayıran, naifliği önceleyen, estetiği seven, güzelliklerden şevk alan, gönüllerin deşifresiyle uğraşan, halin dilinden haz alan, aşk için meşkin zaruretine inanan, hilkatin ve aidiyetin serinliğinde yazmaya çalışan bir can.

Etkilendiği Yazarlar:
Mehmet Akif Ersoy,Sezai Karakoç,Necip Fazıl Kısakürek, Cemil Meriç


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mustafa CİLASUN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.