..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Öylesine ciddiye alacaksýn ki yaþamayý, yetmiþinde bile mesela zeytin dikeceksin. -Nâzým Hikmet
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Politik Roman > Bahattin YILDIZ




22 Haziran 2002
Dansöz Kývýrmalarý-4.sh.  
4.SAYFA

Bahattin YILDIZ


Normalin çok üzerinde açýk olan gözlerinden ve kulaklarýndan akmýþ olan kanlar ve yeþile dönüþmüþ ten rengiyle, bu iki cesedin korkunç görüntüsü yýllarca kent de konuþulmuþtu.


:AIAD:
Yargý binasýnýn giriþ kapýsý önünde binaya girmek isteyenlerin oluþturduðu uzun kuyruk göze çarpýyordu. Birkaç kiþinin üzerinde ruhsatsýz silah, kesici ve delici aletler bulunmasý üzerine görevlilerce daha ayrýntýlý üst arama ve kontroller yapýlmaya baþlanmýþ olmasý nedeniyle kuyruk uzadýkça uzuyordu.
     Duruþma salonunda bulunan Ber; Maf’ýn yeðenin tutuklu olduðu cinayet dosyasýnýn duruþmasýna girmek için sýrasýný bekliyordu. Yakýn günlerde teslim olmuþ SahFail’in savunmaný olarak bulunacaktý. Bu tür cinayet dosyalarýnýn görüþüldüðü duruþmalar; -hele, ucundan Maf’la ilgiliyse- izleyicilerinde artýþ gözlenir ve medyanýn aþýrý ilgi göstermesine neden olurdu. Ber, önemli bir duruþmanýn stresini önceden taþýyordu.
Oksijeni iyice azalmýþ duruþma salonundan hava almak için koridora çýkan Ber, ayný amaçla dýþarý da bulunan avukatlarýn ayak üstü muhabbetine, katýldý.
Konu Yargý habercisinin dosya sýralamasýyla ilgiliydi. Biri eliyle parayý sembolize eden mimik hareketleri yaparak "Bunu verenin dosyasý sihirbaz eli deðmiþ gibi öne alýnýr... Saatlerce stresli beklemelerden kurtulur..." diye anlatýyordu.
Bu esnada Maf’ýn gözde elemaný Saðkol, iki metrelik mesafeye kadar yaklaþmýþtý. Ber’e yanýna gelmesi için iþaret etti.Ber, gruptan ayrýlarak yanýna vardý.
Saðkol, elinin tersiyle alnýndaki birikmiþ teri sildikten sonra, kýzgýn ve küçümser bir tavýrla; "Karþý taraftan da epey adam birikti," dedi. "Ortalýk alevlenebilir... Duruþma hala neden baþlamadý, neyi bekliyorsun?..."
Ber, aldýðý bilgiye göre görevlilerin kursevinden gelmesinin geciktiðini belirterek, ‘Ne yapabilirim?’ þeklinde iki yana açtý kollarýný.
Kýsa bir süre sonra Tut-Býrakma Kursevi görevlilerinden birinin görünmesiyle, haberci; Ber’in dosyasýnda bulunan tutuklu sanýklarýn getirilmesini istedi.
Biraz önce sýranýn kendisine geldiðini belirttiði avukata; "Sizin dosyanýz daha sonra alýnacak!" dedi haberci. Sað elini salon kapýsýna doðru uzatarak "Buyurun!" dedi, Ber’e.
     Ber, içeri girerken Maf’ýn etkisinin ne kadar geniþ kapsamda olduðunun bir kez daha farkýna varmanýn verdiði gururu taþýyordu.
Duruþma salonu, diðer yargý salonlarýna göre nispeten daha geniþti. Görünüþü; "Anti-Hafif 8.Yargýlama Grubu" ismine uygun aðýrlýðý yansýtýyordu.
Ýlköðretim sýnýfýndaki sýralara benzeyenlerden iki tanesi karþý karþýya konulmuþtu. Biri sanýk avukatý diðeri þikayetçi avukat içindi. Ber, hangi sýrada durulmasý gerektiðini staj esnasýnda iken ezberlemekte bayaðý zorlanmýþtý. En son Artsa, "Yargý baþkanýnýn saðkolu ile solkolunu esas al," demiþti. " Þikayetçi avukatý olduðunda yargý baþkanýnýn saðkol tarafýna düþen sýrada; sanýk avukatý olduðunda ise solkola düþen sýrada duracaksýn..." Bu güzel bir formüldü ve girer girmez yargý baþkanýnýn sað ve solkolunu hesaplayarak; durmasý gereken yeri seçebiliyordu.
     Yargý baþkanýnýn solkoluna düþen sýraya geçti. Çünkü, bu duruþmada sanýk avukatýydý.
Ýlgili dosyasýný masaya açtý.
Yazman kadýn, üst tutanaðýn altýna karbon koyarak kendisi içinde bir nüsha fazla parþömen ekledi, mekanik daktiloya.
Yargý baþkanýnýn kendisini yan gözlerle arada süzmesi, bir "Hata mý yaptým?" þüphesini oluþturdu, Ber’de. O, salonun düzenini saðlayan tek baþkandý ve onun aðzýndan dökülecek tek kelimeyle duruþma sonlanma-dan, kendisini dýþarýda bulabilirdi. "Galiba izin verilmeden oturmama bozulmuþ olabilir." Ber ayaða kalkarak bekledi.
Baþkanýn bakýþlarý önceki bakýþlar deðildi, artýk. Bu kez ‘Aferinliydi.’
Yargý baþkaný ile on üyenin ve devlet avukatýnýn kurulu olduðu yarým ay þeklinde uzanan sýra; yer seviyesinden iki metre yüksekteydi. Arkalarýnda bulunan pencerelerden gelen günýþýklarý nedeniyle, yargý üyelerinin yüzlerini seçmekte zorlanýyordu. Bazýlarý karartý görünümün-deydi.
Ýzleyici locasýnda oturacak yer kalmamýþtý. Locanýn yanýnda bulunan sandalyelerde oturan yazýlý, görsel medya temsilcileri, yargý grubunun çok fazla dikkatini çekmemeye özen göstererek, arada sandalyelerinden iki büklüm kalkarak sanýklarýn deðiþik mimik ve hareketlerini yakalayýp fotoðraflarýný çekiyorlardý. Kameralar sürekli açýk gibiydi.
Yargý baþkaný, dosya içeriðine yeni gelen belgeleri sýrasýyla okuyarak kadýn yazman’ýn yazmasýný saðlýyordu. Yargý üyelerinin ve devlet avukatýnýn bulunduðu yarým ay þeklindeki kürsünün düþeyinde bulunan kadýn yazman, on parmaðýný maharetle kullanarak bazen söylenmeyeni tahmin ederek önceden yazýyordu. Yargý baþkanýnýn cümlesi noktalanmadan arada ellerini týklatmasýndan bu durum belliydi.
Yargý baþkanýnýn, cümleleri daktilo sesleriyle karýþýp anlaþýlmaz bir hal alýyordu. Baþkandan çýkan ses Budist törenindeki rahiplerin çýkardýðý mýrýltýlar gibiydi. Ber, yazdýrýlanlarý daha iyi duyabilmek için serçe parmaðýyla her iki kulaðýnýn deliklerini sýrasýyla kaþýdý.
Etrafý demir kýsa çubuklarla örülü suçlu bölümünde bulunanlardan biri; Maf’ýn yeðeni, diðeri ise ‘Suçu ben iþledim, adamý ben öldürdüm.’ diyen ve Ber’in müþterisi olan kiþiydi. Ber, hangisinin müþterisi SahFail olduðunu ifadeleri alýnýrken öðrendi. Temiz takým kýyafetli, kravat takmýþ, yeni ve fazlasýyla traþlý olduðu yüzünden ve ensesinin cilalý olmasýndan belli olan deðil hýrpani giyimli ve hafif sakallý olan þahýstý.
Geçmiþ akþamlarýn birinde Maf’ýn Restseyh’de vermiþ olduðu yemekte tanýþmýþ olduðu Yargý 2.üyesi ile aniden göz göze geldiklerinde ikisi de gözlerini birbirlerinden kaçýrmalarý gerektiðinin farkýna vardýlar.
Yargý baþkaný, Maf’ýn anlattýðý gibi kötü birine benzemiyordu. Gözlerinden güzellik okunuyordu. Ber, iyi-kötü kavramlarýnýn kiþiden kiþiye deðiþen kaypak kavramlar olduðunu düþünerek içsel çekiþmesini sonlandýrdý.
Ber, nefes almakta zorlanýyordu. Salonda bulunan kalabalýk DevMalDen-Y.Dom holdinginin Sodgom Devletinin hazinesini hiç etmesi gibi, bulunan oksijeni ‘Lüp’ etmiþlerdi. Çalýþan eski tip klima serinletmeyi yeterince saðlamaktan uzaktý. Çýkardýðý gürültü "Keþke çalýþmasa," dedirten yükseklikteydi. Klimanýn çalýþmasý pencerelerin kapanmasý sonucunu da beraberinde doðurduðundan, kalabalýk bulunanlar dýþýnda oksijen eksikliðinin bir kaynaðý da buydu. Ad Kentinin pek iyi olmasa da içeriye nispeten ‘Kötünün iyisi,’ havasý içeriye yansýmýyordu.      
Sanýklarýn ifadesi alýnmaya baþlanmýþtý.
Yargý baþkanýnýn, devlet avukatýnýn suçlamasýný içeren iddia belgesini okuyup; "Evet! Haraç istediðin ve þu anda ölü olan kiþinin olumsuz yanýt vermesi ve iþyerinden kovmasý üzerine onu öldürdüðün suçlamasýna ne diyorsun?..." sorusunu yöneltti.
Maf’ýn yeðeni "Suçlamanýn kendisini çekemeyen kiþiler tarafýndan atýlmýþ iftiralar olduðunu... Suçsuz olduðunu." belirtti. Savunmasýna duygusal bir boyutta ekledi "Uzun zamandýr tutuklu kalmakla hem kendisinin hem de evinde ekmek bekleyen çocuklarý ve eþinin maðdur edildiðini..." ekledi. Sesi mahzun ve etkileyiciydi.
SahFail ise, öldürme olayýný kendisinin gerçekleþtirdiðini ölen kiþinin kendisine ve ailesine küfür ettiðini, bu nedenle dayanamadýðýný ve piþman olmadýðýný cezasý ne ise razý olduðunu ekleyerek belirtti.
Yargý Baþkanýnýn, suçun iþleniþ þekline yönelik ayrýntý içeren sorularýna gayet makul ve ezberi iyi olan bir öðrenci gibi yanýtlar veriyordu.
Söz sýrasýnýn kendisine gelmesine saniyeler kalmýþtý. Boðazýnýn kuruduðunu hissetti. Yargý Baþkanýnýn önünde bulunan su dolu sürahiye yutkunarak baktý. Su istemek, duruþmanýn disiplinin yara almasýna neden olacaktý... Yanlýþ anlaþýlacaktý...
Ber, heyecan dalgasýný içinde yoðun olarak hissetmeye baþladý. Kendisini yatýþtýrmak için derinden ve usulca nefes alýp vermeye baþladý. Bunun yararý oluyordu... Bir nevi stres ve gerginlik giderici bilezik gibiydi...
Maf’ýn avukatlýðýna layýk olduðunu kanýtlamalýydý. Dikkatli, ikna edici ve soðukkanlý olmalýydý...
     Maf’ýn yeðeninin avukatý olarak duruþmaya katýlsaydý savunmada pek zorluk çekmeyecekti... Sonuçta suçsuz olduðunu belirtecekti. Þimdi ise bir korkuluk konumunda olduðunu kendisine itiraf etmek zorunda kalýyordu. Suçsuz olduðunu bildiði SahFail’in suçlu olduðunu belirtmesi ne kadar uygundu....
     Söz sýrasý kendisindeydi.
     Bütün gözler de kendisindeydi.
     Bakýþlarýn aðýrlýðýný duyumsadý.
     Ýkinci adýný hatýrlayamadýðý, ‘Dale...’ isimli yazarýn kitabýndaki taktiði hatýrladý; ‘...Karþýndaki dinleyicileri patates çuvalý olarak düþün!...’ Ber düþündü. Karþýsýndakileri patates çuvallarý biçimine indirgeyemedi. Bir tarafta Medya temsilcileri, bir tarafta yargý grubu üyeleri ile devletin avukatý, bir tarafta Maf’ýn elemanlarýndan oluþan dinleyici grubu, bir tarafta benliði...
     Boðazý düðümlendi.... Öksürdü... Ses telleri arasýnda bulunan balgamý sökmüþtü ve ortamýn estetiðine uygun davranýþ yutmaktý. Ve yuttu...
     "Müþterim SahFail, gerçeði itiraf etmiþ, ölüm olayýnýn bizzat kendisi tarafýndan gerçekleþtirildiðini açýkça ve ayrýntýlý olarak belirtmiþ, bir baþkasýnýn kendi iþlemiþ olduðu fiilden ceza alabileceðine dair çektiði vicdan azabý sonucu bizzat kendi özgür iradesiyle kentimizin güvenliðine teslim olmuþtur... Cezasýný çekmeye hazýrdýr. Önceden aleyhine olan kanýtlarý yok etmiþ olmasýna raðmen kendiliðinden teslim olmasý ve örtülü kanýtlarý ortaya sermesi ve ayrýca; küfür ve hakaret nedeniyle oluþan tahrik sonucu bu eylemi gerçekleþtirmesi de göz önüne alýnarak verilecek cezadan indirim yapýlmasýný talep etmekteyiz..." dedi bir çýrpýda ve nefes almaksýzýn...
Son duruþmada söylenmesi gerekenlerdi... Fakat Maf’ýn yeðeninin bu oturumda serbest býrakýlmasýnda yararý olur düþüncesiyle bu duruþmada sunmuþtu.
     Devletin avukatýndaydý söz sýrasý. Yanýndaki yargý üyesi ile bir þeyler fýsýldaþtýlar. Ber, kendisinin de avukat olduðunu düþünerek içselinde karþýlaþtýrma yaptý. Üç metre yüksekte olan devletin avukatý kendisinden konum olarak da yüksekti, fýsýldaþma serbestisi vardý. Ama o devleti temsil ederken kendisi bireyi temsil ediyordu. Güç anlamýnda aþýrý fark vardý ve yukarda durmasý duruma uygundu.
     Devlet avukatý; "Kanýtlarýn yeterince toplanmadýðýndan, suçun vasýf ve mahiyetine, dosya kapsamýna göre tutuklunun tutukluluk halinin deva-mýna; SahFail’in ise, yargýyý aldatmaya yönelik beyanlarý nedeniyle bu suçtan ayrýca tutuklanmasýný talep etti."
     Yargý grubu; baþkan dahil, oy çokluðuyla devletin avukatýnýn isteðine göre karar verdi. Sabýka belgelerinin gelmemiþ olmasý nedeniyle yirmi dokuz gün sonraya duruþma býrakýlmýþtý.
     Maf’ýn organizasyonu baþarýsýz olmuþtu.
Ber’in beklentisinin aksine bir karardý.      
Med’in altýn sarýsý yazýlarýnda belirttiði tahminler doðrulanmýþtý.
Ber, yargý habercisi tarafýndan kendisine verilen ve çok kullanýl-maktan iþlevini yitirmiþ karbon kaðýdýnýn altýndaki çoðu silik çýkmýþ yazýlar içeren duruþma tutanaðýný alarak kös kös duruþma salonunu terk etti. Yapabileceði bir þey kalmamýþtý. Bir oy farkýyla Maf’ýn yeðeninin serbest býrakýlmasý gerçekleþmemiþti.
Dýþarýda kendisini bekleyen Saðkol’a, fazladan bir açýklama yapmasýna, gerek yoktu. Çünkü; izleyici locasýnda oda vardý. Olanlarý izlemiþ olmalýydý. Onla tokalaþtýktan sonra tek baþýna ofisinin yolunu tuttu.


                         ***


     Ber, Ofis de kendisini bekleyen birkaç müþteriyle görüþüp onlarý uðurladýktan sonra, yakýnlarýndaki lokantadan istetmiþ olduklarý birerden iki porsiyon pilavlý döner, salata ve ayraný, Mus ile karþýlýklý iþtahla bitirdiler... Mer kentinde bulunan ve yanýnda staj yaptýðý avukat Artsa’nýn notu nedeniyle onu arayarak muhabbet ettiler. Birbirleriyle uzun zamandýr konuþmamýþlardý. Bu eksikliklerini azda olsa telefonla karþýladýlar.
     Kapanan telefonun zili gecikmeksizin çaldý. Maf‘ýn telefonda olduðunu Mus’un bildirmesi üzerine ahizeyi kaldýrdý. Oturumun sonunda yeðeninin býrakýlmamasýna neden olanlara duyduðu öfkeyi, kendisini de katarak baðýra baðýra söyledi. Ber’in oturumda gerekli eforu, shov’u göstermediðini, gerekli baðlantýlarýn yapýlmýþ olmasýna raðmen bu olumsuz sonucun kendisi için acý bir sürpriz olduðunu belirtti.
Ber, "Ben savunmayý gereðince yaptýðýmý sanýyorum," diyerek kýsa kesti. Ýliþkinin olumsuzlanmamasý anlamýnda; "Yine de bundan sonra daha fazla efor sarf edeceðine..." dair söz verdi...
Kapatýlan telefon sonrasý, oturduðu yerden ayaklarýný yukarýya kaldýrarak, masaya koydu. Yorulmuþtu. Sigara yaktý. Mus’un getirdiði sýcak çaydan üst üste yudumlar aldý. Çay iyi gelmiþti kendisine...Öylece yarým saat kaldý. Ta ki; çalan telefon zili sonrasý Mus’un;" Markýz telefonda, " deyiþine kadar.
Evet, telefondaki Markýz’dý ve sesi umut vericiydi.
Yorgunluðun üzerinden uçup gittiðini hissetti. Evde kahve içiþlerinden sonra geçen süre içinde telefonla birbirleriyle konuþmalarý olmuþtu. Markette anlýk yüz yüze bazense çeyrek dakika sýnýrlý izinlerle market bitiþiðinde olan pastanede muhabbet edebilmiþlerdi. Teklif içerikli yemek davetlerini Markýz hep geri çevirmiþti, þimdiye kadar.
Bu kez kabul ediyordu. Hala teklifinin geçerli olup olmadýðýný soruyordu. Bu akþam için müsait olduðunu belirtiyordu. Ber, doðal olarak kabul etti. Bir eli kanda olsa bile böyle bir teklifi ret etmeyecekti. Yaþamý boyunca ilk kez bu kadar yoðun seviniyordu.... Markýz, "Yemeði dýþarýda..." demiþ, "Kahveyi senin evde içeriz. Falýma bakarsýn," diye çapkýn bir kahkahada eklemiþti...


                         ***


     Akþamýn olmasýna sayýlý az saatler olmasýna raðmen Ber’e günler kadar uzun gelmiþti.
     Nihayet gelen akþamýn hafif karanlýðý içini ve ofisini aydýnlattý. Evet Markýz söz verdiði vakitte ofisine gelmiþti.
Markýz, bir baþka güzel görünüyordu bu akþam.
Kýsa süren konuþmalardan sonra birlikte kararlaþtýrdýklarý restorana doðru yola çýktýlar.
Gittikleri restoran kentin orta halli insanlarýna hitap eden bir yerdi.
Þef garson nereye oturursanýz oturun tarzýnda eliyle boþ masalarýn bulunduðu yerleri iþaret etti.
Markýz’ýn uygun bulduðu en köþedeki masaya oturdular.
Þef garson kendilerine nefes alma, etrafý tanýma fýrsatý vermedi. Mönü listesi uzatmadan hazýrda olanlarý çabucak ezbere sýraladý.
     Markýz, içecek olarak kýrmýzý þarap istedi. Yiyecek sipariþlerini ise Ber’in zevkine havale etti.
Ber, masanýn mezelerle, daha sonra karýþýk ýzgaralarla donatýlmasýný istedi. Ýçecek olarak da "Markýz’ýn istediðinden olsun,"dedi .
     Markýz’ýn güzelliðini, onu rahatsýz etmemeye çabalayarak seyredi-yordu Ber.
Hafif bir esinti de neredeyse telleri birbirinden ayrýlýp sayýlabilecek kadar ince ve ayrýk düz ve uzun siyah saçlarý, küçücük burnu, anlamlý ve masum bakýþlarý, Brezilya’lý kadýnlardan biraz daha açýk ten rengi, hafif gülümser yüz ifadesi, sorulara verdiði doðal cilveli mimiksel tepkileri, uzun zarif elleri, dýþardan sýrýtmayan tipine uygun ölçüde olduðu dýþardan da anlaþýlan göðüsleri...
Siyah renkli uzun elbisesi güzelliðini daha fazla ön plana çýkarýyordu... Ad kentinde öðrendiði ve bu tür güzellikleri anlatmak için kullanýlan “Tanrý, boþ vaktinde yaratmýþ...” deyiþini anýmsadý. Bu deyiþ Markýz’la örtüþüyordu...
     Bu kadar güzel ve hoþ bir kýzla ilk kez yemeðe çýkmýþtý. Genelde her insana iyi kýsmet hayatýnda bir kez gelirdi... Böyle tatlý biriyle gelecek yaþamýnda bir kez daha karþýlaþamayabilirdi...
Ber’in, "Dur-Al Marketindeki alýþveriþlerinin asýl amacýnýn özellikle kendisini görmek için...” olduðunu belirtmesi Markýz’ýn hoþuna gitmiþti.
"Markete gelen müþterilerin çoðunu tanýrýz," dedi. "Özellikli olanlarýn ise boþ vakitlerde dedikodusunu aramýzda yaparýz. Tüm çalýþanlar, senin pek yakýþýklý olmasan da kibar, gizemli, sempatik hoþa giden bir insan olduðunda hem fikirler." Eliyle aðzýný kapatarak güldü." "Ayrýca bana karþý bakýþlarýn ürünler konusunda bana çok soru sormandan anlam çýkarmaya çalýþýyorlar... Haberin olsun!"
     Dikkatlerin üzerinde yoðunlaþmasýna karþý sýkýlgan tepkide olmasýna raðmen, Markýz’ýn söylediklerinden pek hoþlanmýþtý. Belki de cümlenin içeriðinde Markýz’ýn kendisiyle ilgili düþünceleri konusunda olumlu ipuçlarý vermesi ve bunlarýn da hoþa gidecek nitelikte olmasýndandý.
     Ber, boþalan þarap bardaðýný eliyle havada tutup garsonun görmesini saðladý.
Doldurulan þaraptan bir yudum aldý. "Markýz!..." diye seslendi.
Markýz devamýný beklerken, Ber, nasýl bir cümle kurmasý gerektiðini düþünüyordu. "Ýlk gördüðümden beri senden çok hoþlandýðýmý bilmeni istiyorum..." Klasikti, fakat yeterliydi.
Duygu ifadesinin mutlaka süslü olmasý gerektiði yönünde oluþmuþ geleneksel katý bir kuralý yoktu. Bu yönde bir yasa da yoktu. Ýçseli, karþý tarafa iletmek yeterliydi. Ber, baþarmýþtý ve karþý tepkiyi bekliyordu. Reddedilmeye tahammülü yoktu. Reddedileceðini bildiði durumlarda teklif etmeme alýþkanlýðý vardý.
Geçmiþinde kabul edileceðine kesin gözüyle baktýðý bazý istemlerinin, muhataplarýnca olumlu yanýtlanmamasý nedeniyle yaþadýðý hayal kýrýklýklarý kendisini çekinceli bir yapýya dönüþtürmüþtü. Bu tür durumlarda algýlamalarýnda hata yaptýðýna inanmýþtý. Ýçsel geliþimi, bunun her zaman doðru olmadýðýný kavramýþtý. Kiþinin içinde bulunduðu psikolojik atmosferi, bireysel kurallarý, kaprissel yapýlarý, bir þeyler elde etme art niyeti, toplumsal baskýlar, yanlýþ anlaþýlma kuþkusu gibi bir çok faktörlerde etkiliyordu; içsel yapý zýddýna dýþsal tepkide bulunma davranýþýný.
Kendisinin ona karþý beslediði duygularýn benzerini Markýz’ýn da taþýdýðýný duyumsuyordu. Ya o da bazýlarý gibi bir þekilde içselini kendisi-ne yansýtmazsa... Þimdiye kadar geliþen iliþkiler bunun olmamasý gerekti-ðini söylüyordu. Buna raðmen her birey ayrý bir dünyaydý ve sürekli bilinmeyeni barýndýrýrdý. Her keþif, keþfi gereken baþka bilinmeyenlere açýlan bir kapýydý.
Gözlerini Ber’den kaçýrarak, "Galiba ben de sana karþý boþ deðilim," dedi Markýz.
     Kýsa fakat mutlu bir sessizlik yaþadýlar. Bu sürede çalýnmakta olan dönemin hit parçasýna da kulak verdiler.
Aralarýndaki suskunluðu Markýz bozdu, "Ne harika bir parça yapmýþlar deðil mi?" diye sordu. Sessizliðin uzamasý sýcaklýðý azaltmamalýydý...
"Evet!... Güzel!... " diye yanýtladý Ber. " Fakat bu ezgi bana hiç yabancý gelmiyor... Sanki daha önceden... Evet! Evet!... Küçüklüðümde radyodan sürekli dinlediðim bir parçaya çok benziyor... Hatta annem bu parçayý çok severdi, radyoda her çalýnýþýnda eþlik ederdi."
     "Yanlýþ hatýrlýyor olabilirsin!" dedi, incitmeyecek yumuþak bir ses tonuyla. "Söz, beste sahibinin SahSan’a ait olduðunu, video klipinin altýndaki yazýdan okumuþtum."
     "Yanlýþ anýmsýyor, olabilirim," diyerek tartýþmayý sonlandýrdý Ber.
     Boþlarý toplayan garson, "Bir emriniz var mý?" diye sordu.
     Berde Markýz’a, bir isteði olup olmadýðýný sordu.
     "Teþekkür ediyorum, her þey çok güzeldi," diye yanýtladý.
     "Kahve içer misiniz?" teklifini bu kez getirdi garson. "Ýþletmemizin ikramý..."
     Markýz ile Ber, birbirlerine gülümseyerek baktýlar. Kahve Ber’in evinde içilecekti. Burada içmenin bir anlamý yoktu.
     Gelen hesabý Ber ödedi.
     Þimdi, Markýz’ýn yaktýðý sigaranýn bitmesi bekleniyordu.
     Aniden dýþarýdan gelen siren sesleri duyuldu... Kesik kesik gelen siren sesleriyle; restoran da hareketlilik baþlamýþtý.
     Ýþletmenin tek telefonunu kullanmak için bir kaç kiþi sýraya dizildi. Diðer bir kaç masada bulunanlar da çabucak toparlanýp, çýkýþ kapýsýna yakýn konumlandýrýlmýþ masada bulunan kasiyere ayaküstü hesap ödeyip hýzla dýþarý fýrladýlar.
     Son günlerde yazýlý ve görsel basýnda anlatýlan ve bazý resmi dairelerin duvarlarýna yapýþtýrýlmýþ, "kesik kesik siren sesi," tanýmlý tehlike sinyali iþaretiydi bu.
     Markýz yanan sigarasýný söndürdü. Þaþkýn ve korku dolu gözlerle Ber’e bakýyordu...
     Ber’de benzer korkular içindeydi. Ama dýþsalýna yansýtmamaya çabalýyordu. Aksi halde Markýz’ýn panik durumunu artýracaðýný tahmin edebiliyordu. Bir de gelenekselleþen ve yansýmasýný filmlerde sürekli bulan bayan yanýndaki koruyucu, soðukkanlý bay tipini oynamalýydý.
     Onlarda genele uydular, dýþarý çýktýlar.
Aniden caddenin lambalarý sýrasýyla söndü sanki. Elektrik kesilmiþti.
Taþýt sesleri, korna sesleri, baðýrýþlar, haykýrýþlar karanlýða hakim olan seslerdi. Ýnsanlar birbirlerini neredeyse ezerek ilerliyorlardý. Varmak istedikleri yerde kendilerini bekleyenleri vardý, ilgilenmeliydiler. Çoðunluðu ise en güvenli yerin evleri olduðu düþüncesiyle hareket ediyordu.
Otobüsler, minibüsler, ticari taksiler yolcu almadan uzaklaþýyorlardý. Bazý kiþiler taþýtlarýn kendilerini almalarý için neredeyse tekerleklerinin altýna atýlacak hareketler yaparak sürücüleri etkilemeye çabalýyorlardý.
Kesik siren sesleri hala duyuluyor ve kulaklarda yankýlanýyordu. Bu ses, sýra dýþý görüntüyü daha çok gerginleþtiriyordu. Ýnsanlarýn ve taþýtlarýn çýkardýðý seslerle karýþan siren sesleri; gerilim filmlerinde ki arka fon müziði gibiydi. Bir kat daha korkuyu ve endiþeyi artýrýyor, paniði pompalýyor, kalp çarpýntýlarýný yükseltiyordu.
Markýz’ýn titrek ellerini tutarak yakýn mesafeli minibüs, dolmuþ, taksi duraklarýnda gidiþ geliþleri yaþýyor ve yaþatýyordu.
Sonuçsuz kalmasý nedeniyle yola çýkarak diðer yayalar gibi geçmekte olan her taþýta el sallamaya baþladýlar.
Zincirleme giden araçlarýn trafik sýkýþýklýðý nedeniyle durmasýndan yararlanarak birkaçýnýn kapýlarýný açmaya çalýþtý Ber. Kapýlar kilitliy-diler...
Normal günlerde bu davranýþý mümkün deðil yapmazdý... Kendisine yediremezdi...
Normal günlerde bu davranýþa muhatap olan taþýtýn sürücüsü bu kadar sessiz kalmazdý... Ad kentinde bu davranýþ sonucunda, eylemde bulunan ile eyleme muhatap olanlardan biri mutlaka bir zarar görürdü.
Güvenlik Ekip arabalarýnýn hoparlöründen "Panik yapmayýn!... Sakin olun!..." anonslarý duyuluyordu. "Herkes önceden duyurulan tedbirleri alsýn!..."
Civarda baþýnda gaz maskesi takmýþ bir Allah’ýn kulu yoktu. Birinin panik hareketlerinden kaynaklý dirsek vuruþu nedeniyle burnu kanayan bir yurttaþýn burnuna dayadýðý mendil dýþýnda, yüzünü, aðzýný, burnunu kapatan da yoktu.
Yaþlý bir adam, yere yýðýlmýþ yaþlý eþini, koltuk altlarýndan tutmuþ ayaða kaldýrmaya çalýþýyordu. "Kalk Haným!..." diyordu. "Þimdi bayýlmanýn sýrasý deðil!... Çocuklar merak eder!..."
Küçük bir çocuk, elinden çekiþtirerek götüren babasýna; "Baba!... Saddam’ýn füzesi ne zaman düþecek?" diye sordu.
"Kepenkleri de kapat oðlum!..." diyordu kuruyemiþçi, dükkanýný kilitlemeye çalýþan çýraðýna. "Tantanadan camlarý indirmesinler... Yaðma falan olabilir..."
Birleþik devletin, yakýnlarda bulunan 2.BD.Ad Kenti üssünden havalanmýþ jetlerinin gökyüzü karanlýðýnda ufak ön ýþýklarý görünüyor, kulak týrmalayýcý gürültüsü duyuluyordu. Savaþ uçaklarý karanlýktaydý, görünmüyordu.
"Ber Bey!..." diye bir ses duydu. Kulak kabarttý. Kendisine sesleniliyordu...
Ayný sesin sahibi, "Atla!... Atla!..." diye baðýrýyordu.
Çevresine baktý. Önünde duran aracýn ön kapýsýný yarýya kadar açarak uzanan baþý tanýmýþtý. Bu apartmanlarý altýnda bulunan küçük marketin sahibiydi.
Ber, ikiletmedi. Hemen ön koltuða kuruldu. Aniden geri indi... Markýz’ý unutmuþtu. Ön kapýyý kapadý. Arka kapýyý açtý. Markýz’ýn binmesini saðladýktan sonra yanýna kuruldu. Þimdi özür dilemek için uygun zaman deðildi. Olan kitlesel panikten Ber’de payýna düþeni almýþtý.
Evlerine varmak isteyenler... Baþka kentlere kaçmak isteyenler... Yolda çarpýþma nedeniyle trafiði aksatan araçlar...
Araç trafiði önündeki engeller sürücülerin ve yolcularýn bedensel gücüyle aþýlýyordu. Yolda kalmýþ taþýtlar yolun kenarýna savrularak atýlýyordu, sanki...
Trafik sýkýþýklýðý nedeniyle yirmi dakikalýk yolu ancak bir buçuk saatte alabilmiþlerdi.
Ber ile Markýz’ýn evlerine giden yollarýn kesiþtiði çatalda "Beni eve býrakýr mýsýnýz?" ricasýnda bulundu Markýz.
Ber’in hoþnut olmadýðý bir ricaydý. Ama ýsrar yararsýzdý. Hem, "Kasap et derdinde; koyun can derdinde," atasözüne muhatap olmak istemiyordu.
Markýz’ýn evinin önünde birbirlerine vedalaþmak için sarýldýklarýnda; "Bir baþka zaman," diye fýsýldadý Markýz. "Ölmezsek... Tanrý’nýn günü çok!"
Ber, evine varýncaya kadar "Körfez krizini," ortaya çýkaranlara lanet okudu, beddua etti.
"Lanet olsun!...."
"Lanet olsun!...."
"Lanet olsun!...."
"Efendim?..." diyen sürücü konumundaki market sahibine:
"Siz olmasaydýnýz bu akþam bayaðý problem yaþayacaktýk." dedi Ber. "Çok teþekkür ediyorum."


                         ***


     Ýlk kez bu kadar gürültülü konuþmalarý dairesinin bulunduðu katta duyuyordu. Önceleri ölü sessizliðinin hakim olduðu apartman sakinleri, füze telaþýyla televizyonda izlediklerini birbirlerine yorumluyorlardý galiba. Her yorumun karþýsýnda zýddý yorum yapacak birileri bulunurdu. Bu yapý uðultularýn daha çok artmasýna neden oluyordu.
     Ber, dairesine girer girmez açýkta olan tüm pencereleri ve kapýlarý sýkýca kapadý. Saddam’ýn kimyasal veya biyolojik baþlýklý füzelerinin kente düþmesi halinde sýzýntýyý azaltýcý bir önlem olarak hareket etmiþti.
     Hava sýcaklýðý, aþýrý nem, füze korkusu kendisini aþýrý terleten öðelerdendi. Dayanamadý... En azýndan birini açmalýydý. Tehlike sinyali tekrar aldýðýnda bir pencereyi kapatmak kolay olacaktý...
     Duþunu almak için banyoya doðru yöneldi. Gelecek dakikalarýn neyi tecelli ettireceði belirsizdi. Yýkanmak için su bulamama riski de gerçekleþebilirdi. Duþunu tam bir keselenmeli yýkanmaya dönüþtürdü. Böylece, beden kirlenmesi daha geç gerçekleþecekti.
     Duþtan sonra büyük bir poþetin içine yiyecek maddeleri, dünden kalan ekmeði, bir þiþe suyu rast gele koyup, banyodaki askýlýða astý. Dairede sýðýnak olarak kullanabileceði en uygun yerin banyo olduðunu televizyonda boy gösteren uzmanlardan dinlemiþti.
     Kanepeye uzanarak bir sigara yaktý. Bedenini gerdi. Bir arkadaþýnýn dediðini anýmsadý; "Gerinmek yarý boþalýmdýr."
     Her gerindiðinde bu sözü anýmsamak zorunda mýydý? Bu sözü arkadaþýnýn komik yüzüyle beraber hatýrlar gülerdi... Bu kez sadece gülümseyebildi.
      Önceden evlerinde kaldýðý amcasý ve birkaç akrabasýný telefonla arayarak durumlarýný sordu. Duruma uygun gerginliði onlarda yaþýyordu...
Telefonu kapadý. Boðazý kurumuþtu, bir þeyler içmeliydi. Ama, içeceði alkolsüz olmalýydý. Markýz’la birlikte içtiði üç kadeh þaraptan tam sarhoþ olmamýþtý. Üzerine cila çekip kendinden geçmesinin bir alemi yoktu. Uyanýk ve ayýk olmalýydý.
Telefon zili ikinci kez çaldýðýnda ancak ahizeye ulaþabildi.
Bu saatte arayan kim di?...
Ses, Med’in sesiydi... "Ben, Med!"
Onun, Ber üzerinde korku, gizem, heyecan uyandýrýcý bir etkisi olmuþtu. Med’in doðal yumuþak sesinde bu kez sert bir ton hissediliyordu. "Görüþmeyeli epey zaman geçti..." dedi. "Nasýlsýn?... Bu arada neler yaptýn?"
Ber, "Bir sen eksiktin!..." dedi hayýflanarak.
"Rahatsýz ediyorsam, kapatabilirim..."
"Geçen gecelerin birinde yatak odamýn duvarýnda bir yazý görür gibi olmuþtum. Altýnda senin adýn yazýlýydý. Halüsinasyon görmeme neden oluyorsun!..."
"Daktilo sesini unutuyorsun!..."
Ber apýþýp kalmýþtý. Ona anlatmadýðý bir þeyi; sesin daktilo tuþlarýnýn çýkardýðý sesler olduðunu belirtmesi karþýsýnda duraksadý.
"Sen!... Yoksa.... Þey-tan-mý-sýn?..." sorusu iradesi dýþýnda aðzýndan döküldü.
"Þeytanca iþler yapan þeytan olur," dedi Med. " Sana karþý þeytanca bir eylemim olmadý ve olmayacakta..."
"Olaðandýþý yeteneklerin var...."
"Bu tür yeteneklerin sadece Þeytanlarda olabileceðine dair bir kural yok." dedi, Med ve ekledi;"Çoðunlukla onlarda olsa bile..."
"O yazýlarýnla beni ürküttün... Korkuttun... Bana zarar verdin."
"Bunu hak etmiþtin."
"Neden?"
"Telefonun fiþini çekmeyecektin!"
"Ýstediðimle konuþma veya konuþmama özgürlüðüne sahibim."
"Bazý özgürlüklerinden bana karþý fedakarlýkta bulunmalýsýn."
"Hiç sanmýyorum!..."
"Sen bilirsin. Ben de farklý yollar deneme özgürlüðümü kullanacaðým."
Küçüklüðünde büyüklerin anlattýðý efsaneleri, okuduðu bazý öyküleri anýmsadý. Bunlar; Olaðanüstü yetenekte olan cinler, þeytanlar gibi bazý varlýklarýn insanlarý kendilerine esir ederek, onlardan yararlandýklarý ve kullandýklarý içerikliydi genelde... Sesini yükselterek; "Esirin olmaya-caðým!" diye baðýrdý. Baðýrtýsý kendisini cesaretlendirmiþti. "Beni rahat býýraaakk!..."
Med, olanca yumuþaklýðýyla. "Ber, Lütfen!.. " dedi. "Bazý karþýlýklarým espriseldi. Yoksa senin bireysel özgürlüðüne saygým var." Sesinde duygusal bir ton deðiþimi saðlayarak, "Madem istemiyorsun seni artýk hiç rahatsýz etmeyeceðim."
Ber, bu yaklaþýma karþý önceki sertliðinden dolayý kendisine kýzdý. Görüþme kendi isteðine býrakýlmýþtý. Bu kez ne diyeceðini bilemiyordu. ‘Sýrlarla dolu, olaðanüstü yetenekleri olan biriyle baðlantýyý koparmak?...’ yarar ve zararýný düþündü. Bir karara varamadý.
"Füzeler kadar korkutmuyorum en azýndan!" dedi alaycý bir yaklaþýmla Med.
Ber, telefonu kapatmadýðý gibi bir yanýtta vermiyordu. Sessizlik girdabýndaydý.
"Ayrýca; Füzelerden korkmana gerek yok." dedi Med. "Bu kez Sodgom ülkesine özelde Ad Kentine bir saldýrý olmayacak... Senaryo böyle düzenlenmiþ..."
Med’in kendisine ait olduðunu belirttiði altýn sarýsý yazýlarda Maf’ýn yeðeninin duruþma günü ile serbest býrakýlmayacaðý belirtilmiþti. Bu iddialý yazýda geçen tahminler doðru çýkmýþtý. Ayrýca ilk telefon görüþmelerinde üzerinde bir þey olmadýðý, ev ortamý, hatta içtiði sigaranýn cinsi, yanýk olduðu ve bulunduðu küllüðün rengi gibi birçok ayrýntýyý görür gibi anlatmýþtý kendisine. Uyandýrma servisine not býrakanýnda kendisi olduðunu belirtmiþti. Peki telefonun fiþi?... Bu konuda daha fazla yoðunlaþmak istemedi. Mantýk aðlarý daðýlabilirdi...
Çocukluðunun geçtiði El kentinde, çevrede büyücülüðü ve kahinliðiyle nam salmýþ Hocaným isimli kadýný anýmsadý. Bir kez annesi onun yanýna götürmüþtü kendisini. Annesinin amacý; geceleri gördüðü kabuslarýndan, korkularýndan kurtulmasý için kurþun döktürmek ve ayrýca, geleceði konusunda kehanette bulunmasýný istemekti.
Baþýnýn üzerinde tutulan alüminyum tabaðýn içine dökülen kurþun sonrasý ufak bir tasýn içine koyduðu suyu incelemiþti Hocaným... Bir süre hiç konuþmamýþtý. Gözlerinden dökülen birkaç gözyaþý su dolu tasýn içine damlamýþtý. Sonra Ber’e sarýlarak öpmüþ, hýçkýra hýçkýra aðlamýþtý.
Kendisini oda dýþýna göndermiþler, annesiyle hocaným kendi aralarýnda fýsýldaþarak konuþmuþlardý. Kulaðýný kapýya dayamýþsa da bir þey anlayamamýþtý.
Yolda birlikte giderlerken annesine ne fýsýldaþtýklarýný anlatmasý için çok zorlamýþtý. Annesinin; ‘çok sýkýntý çekeceðini, buna raðmen Hukuk fakültesini bitirip Avukat olacaðýný, on üç yýl bu mesleði sürdüreceðini,’ Hocaným’ýn anlattýðýný söylemesi Ber’i tatmin etmemiþti. Bunun için kendisini oda dýþýna çýkarmalarý gereksizdi. Daha fazlasý olmalýydý...
‘Sonra ne dedi?’ diye sorusunu yenilemiþti. Annesi sadece nemli gözlerle gözlerine bakmýþ, yanýt vermemiþti. Ondan sonraki günlerde ýsrarlý sorusuna yine yanýt alamamýþtý. Mutlaka kendisinin duymamasý gereken özel bir þey olduðu, ýsrarýnýn yararsýz olduðu kanýsýna vardýktan sonra bir daha sormamýþtý annesine...
Hocaným’dan nakleden annesinin belirttiði ‘Sýkýntý çekme...’, ‘Hukuk Fakültesini bitirme...", "Avukat olma..." kehanetleri gerçekleþmiþti. Hocaným ile annesinin kendisini aydýnlatmadýðý fakat nemli gözlerle suskun kaldýklarý kýsmý merak ediyordu... Kendi kendisine "Saçmalama!" dedi içinden. "Okumuþ adamsýn!... Hocaným, zamanýnda atmýþ, tutmuþ... Gelecek ancak yaþandýkça öðrenilir." Ber, buna raðmen bölük pörçük de olsa Med’inde gelecek konusunda duyumsamalarý olabileceðine inanmaktan kendisini alamýyordu... 'Onun altýncý hissinin çok güçlü olduðu," sonucunu kabullenerek içsel tartýþmasýný sona erdirdi.
Med’e; görüþmeyi devam ettirme doðrultusundaki olumlu yanýtý doðrudan vermek istemedi. Ani kývýrýþlardan hoþlanmýyordu.
"Füze atýlmayacaðýndan nasýl bu kadar emin olabiliyorsun?" diye sordu. Birden hatýrýna gelen soruyu da ekledi. "Ad kentinde bulunmuyorsun, galiba... Bu kadar rahat olduðuna göre..."
"Bende Ad kentinde ikamet ediyorum," diyerek merakýný giderdi, Ber’in. "Tüm dünya ülkelerinde gelecek düzenleme raporlarýyla önceden düzenlenir." dedikten sonra kýsa bir sessizlik yaþandý. "Düzenleme raporu sana yabancý gelebilir; ileride gerçekleþmesi istenen her þeyin önceden senaryo halinde düzenlenmesi ve adým adým uygulanmasý anlamýnda düþünebilirsin... Toplumda kullanýlan 'Gizli El' 'Derin Devlet' 'Egemen Güçler' 'Fiili Baskýn Güçler' gibi kavramlara yakýn bir anlam taþýyor fakat daha çok kapsayýcý."
Ber, hukukçu mantýðýna aykýrý gelen senaryo, rapor kavramýnýn benzeþ kullanýlmasýna itiraz etti. "Rapor, oluþmuþ olan þeyler üzerinde yapýlan incelemeyi kapsýyor, senaryo da olmamýþla ilgili deðil mi?"
"Kültürüne hayraným," dedi Med. Ses tonunda alaycýlýk yoktu. "Ama ‘kesin olacak þey olmuþ gibidir.’ özdeyiþini hatýrlatmam gerekiyor. Düzenleme grubu senaristleri, senaryolarýný genelde gerçekleþtirdikleri için rapor kavramýný kullanýyorlar."
"Bu kadar bilgiye nasýl sahip olabiliyorsun? Artý, bu bilgilerin gerçekliðinden bu kadar emin olmaný da garipsiyorum..." Derin bir soluk alýp verdikten sonra devam etti Ber.. "Sen de bir kýsým insanlar gibi komplo teorileriyle mi uðraþýyorsun?"
"Bunlarýn yanýtýný ileride bir þekilde alacaksýn." dedi Med. Sesi, kendinden emin ve güven vericiydi.
"Üst düzey ajanlar bile bu kadar kesin konuþmazken... Sen!"
"Ben ajan filan deðilim Ber!" diyerek araya girdi. Sesi hafif kýzgýndý. "Duyu ötesi algýlamalarýmla edindiðim bilgilerden sana sunuþlarda bulunuyorum."
Ber, onun kabullerine uygun olarak konuþmaya devam etmesinin daha uygun olacaðýný düþündü. "Peki senin sözünü ettiðin Düzenleme grubu hakkýnda bilgi verebilir misin?... Bu kavram da; soyut bir kavram."
"Yoðunlukla etkili üyeleri Birleþik Devlette... Bunlar genelde çýkar gruplarýnýn en üst düzey bireylerinden oluþma... Baþka ülkelerde de, o ülkenin yurttaþlarýndan kurulu alt düzenleme gruplarý var... Örgütlen-meleri o kadar ayrýntýlý ki; küçük bir ülkenin, küçük bir köyünde bulunan bireyin geleceðini bile bir þekilde düzenleyebiliyorlar..."
"Sizin önceki anlatýmýnýza göre Körfez krizi’de bir senaryo.. Her neyse, rapor..."
"Aynen öyle..." diye yanýtladý, Med.
"Unutmayýn ki, Saddam’ýn, Kuveyt’i iþgal etmesi dolayýsýyla uluslararasý hukuk kurallarýna aykýrý davranmýþ olmasý nedeniyle ‘Çok Uluslu Devlet Gücü" hukuk kurallarýnýn uygulanmasý anlamýnda fiziki tepkide bulundu. "
Med, hayret dolu bir sesle "Senden daha deðiþik çýkarýmlar bekliyordum," dedi. " Saddam, her nasýlsa Düzenleyici Grubunun verdiði güvence ile Kuveyt’i iþgal etmiþti. Tabi ki ayný grup bu kez Saddam’ýn aleyhine çalýþýyor görüntüsü verdi. Sonuçta; Doðunun geleneksel yapýsýnda bulunan ‘Dýþarýdaki düþmana karþý yek vücut olma, içteki düþmanlýklarý unutma’ gibi duygularý sömüren lider, sallanmakta olan yerini daha da saðlamlaþtýrma konumuna girdi. Zarar gören halklar ve bireyler oldu. Uluslararasý Hukuk Uygulayýcýsý olarak sözünü ettiðin birliðin asýl adýnýn da “Tek Ulus Etkin Çok Uluslu Devlet,’ olduðunu anýmsatmama bilmiyorum gerek var mý?..." Yanýt beklemiyordu. Devam etti. "Saddam’ýn, Kuveyt’i iþgalinden önce Halepçe’de çocuklar, yaþlýlar, kadýnlar dahil binlerce insanýn kimyasal, biyolojik gazlarla öldürmesi dehþeti karþýsýnda ancak korku filmi izleyicisi kadar etkilenip çenelerini kaþýyanlarýn uluslararasý hukuka baðlýlýklarýndan þüphe etmek gerekiyor sanýrým. Kural ve deðerleri yararlarýna kullanmak için var ederler, gerektiðinde askýya alýrlar veya geri alýrlar..."
Ber’den tepki bekledi. Gelmeyince konuyu deðiþtirdi, "Neyse bunlar uzun konular..." dedi. "Bu akþam körfez krizine en çok sinirlenenlerden biri sen oldun, sanýrým!"
"Evet! Ben oldum!... " diye yanýtladý Ber. "Nedenini biliyor musun?..." Nedenini bilip bilmediðini merak ediyordu, bunu da bilirse pes diyecekti.
"Markýz’la kahve içmeler ve sonrasý malum olan þeylerden mahrum kalma..."
"Pes doðrusu... " dedi. "Pes!... Hala senin çok yakýnlarýmdan birinden bilgi aldýðýný düþünüyorum," dedi Ber. "Ama, bu kadar bilgi sahibi olmanýz garip."
"Eeee!..."
"Þaþýrýyorum."
"Markýz’la çýkmana da ben þaþýrýyorum!"
"Dünya tatlýsý biri..." dedi Ber. "En azýndan benim için öyle."
" Markýz yüzünden birkaç sorun yaþayacaksýn."
"Ne gibi?"
"Ayrýntýya giremem... Sadece bir uyarýda bulunmak istedim."
"Ortaya bir þey attýðýnda açýklamasýný da sun!" dedi Ber. Kýzmýþtý. Duygusal hisler beslediði Markýz’ýn karalanmasýna tahammül edemeyecekti. "Kýskanýyor musun yoksa?" dedi gülerek Saldýrý ve kýþkýrtýcý yoðunlukta bir soruydu. "Bazý tahminlerinin tutmasý tüm olacaklarý kesin bilebileceðin anlamýna da gelmez.."
"Onda kýskanabileceðim hiç bir özellik yok," diyen Med, Ber’in geleceði kesin olan tepkisini beklemeden telefonu kapadý.
     Ber, kapanan telefonun ardýndan aðzýna gelen bildiði tüm kýrmýzý noktalý küfürleri savurdu.


                         ***

Devamý: 5.SAYFA'DA



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn politik roman kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Istakoz Büyüsü / 14. Sayfa
Istakoz Büyüsü / 10. Sayfa
Kimlik No 666 / Kontes Princ - 1
Kimlik No 666 / Kont Drakula - 1
Kimlik No 666 / Arka Kapak Yazýsý
Istakoz Büyüsü /6 Sh.
Istakoz Büyüsü / 13. Sayfa
Istakoz Büyüsü / 16. Sayfa
Kimlik No 666 / Baþlangýç Bölümü
Istakoz Büyüsü / 15. Sayfa

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Saddam, kýzý Irak ve tecavüzcü Bush... [Eleþtiri]


Bahattin YILDIZ kimdir?

Soyutlamalarý seviyorum. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Asimov, King, Kafka, Dostoyevsky...


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Bahattin YILDIZ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.