"Bilmezlik ile ne hoştum; hayalimde ne güzellik, ne de aşk vardı." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Müntesibi olunan bir kimliğin sosyolojik serencamından ve uğradığı değişim aşamalarından, asırlara sâri aşağılanmalardan kişiliğin ve kimliğin yozlaşmaya uğramasından, sinelerin buhran içinde nefes almasından hareketle… Nihayetinde bizler gibi bir insan olan, insanlığı kurtarmak için mübelliği kılınan, varlığını ümmetine adayan ve adların en güzeli olan ve Muhammet diye ebediyete kadar var olacak olan bu insan… Ne yazık ki artık gereği gibi anlaşılmıyor ümmeti Muhammed nezdinde… Akidenin güzelliğinde, sinelerin hasredildiği mezbelelik olan ahenklerde… Getirdiği mesaj evrensek olduğuna göre, müntesipleri nelerin derdinde… Bidatlerin kuşattığı, serkeşliğin çoğaldığı, maslahatların zirve yaptığı bilinirken… Bir insan olarak, hissiyatın güzelliğinden beslenen ruhi enginliğe hasretken… Gündelik bir hayatı yaşmaya mahkûm edilirken, tercihler sana dahi sorulmazken… Neredeyse insani hasletler “medeni devletlerce” sürekli yok edilmek istenirken… “Muhammed’e” Ümmetinin anlayacağı bir şekilde, umulanların dehliziyle bir sitem! O en sevgiliyken, nefislerin en bariz derdiyken, ruhların inkişafıyken anlaşılmıyor! Akideler maksatlı bir şekilde sulandırılıyor, her şey belirli günler için hesaplanıyor! Kaç asır geçti! Hani nerede şura ve nerede ümmetin ileri gelen icmâa ümmetleri? Vuslat kimlerin ve hangi ölçüler saltanatında! Gözyaşı dökenlerin olacaktır derdi! Hala anlaşılmayan Kuranın okunan ayetleri, sosyolojik olarak açılım bekleyen erleri! Kılınan namazlarda fark etmez okuyun o vakit İngilizce veya almanca süre ve ayetleri! Huzura duruyorsun, kulluğunun aczini anlatıyorsun, taleplerin haricinde hiç anlamıyorsun! O vakit ne söylediğini bilmeyen ve anlamayan için şimdilerde ümmeti Muhammed’e ne demeli! Bir canı bu kadar zillet içinde taşımak kimlere yaraşır, hangi ölçekte bizler “Muhammedi” anlıyoruz ve bu manada onun bıraktığı emanetler sahip çıkıyoruz. Milletin bireylerinin vicdanını çaldılar… İdraklerini uyuşturarak öyle bıraktılar… Nesil güceniğini maslahatlarla ellerinden aldılar… Bir zamanlar muvahhit olan bu insanları darp ve şiddetle teslim olacağı şartları sıraladılar! Aksi takdirde bizar ve alenen damgaladılar “bağnaz ve yobaz” hezeyanıyla! İşte bu sebeple ve içsel bir sitemle “var git Muhammet işine” diye başlık atılabiliyor.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mustafa CİLASUN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |