..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Uygarlık, gereksiz gereksinimlerin, sonsuz sayıda artmasıdır -Mark Twain
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm > Kerem Yüce




10 Mayıs 2008
Çok Erken Gittin Yüreğimden  
Kerem Yüce
Bu sabah gitmeliydin yüreğimden,bu sabah yanaşmalıydı kamyonlar yüreğimin önüne ve hatıralarla dolu eşyalar araçlara yüklendiğinde son kez sarılmalıydım boynuna elveda demeden.Başka yüreklere taşırken seni,baharlar anlamını yitirmeden,başka yürekler adın dilimden firar ettiğinde tir tir titremeden.O beyaz önlüklü doktor bu sabah ne kadar ömrüm kaldığını söylemeden gittin.Ben senden önce kendimi terk ederken gitmeliydin ama dedim ya çok erken gittin yüreğimden...


:BEDI:
Bu sabah gitmeliydin yüreğimden,bu sabah yanaşmalıydı kamyonlar yüreğimin önüne ve hatıralarla dolu eşyalar araçlara yüklendiğinde bir elveda sözcüğün yankılanmasa da olurdu içimde.Ama erken gittin;bu sabah gün doğarken,ben senden önce kendimi terk ederken gitmeliydin yüreğimden.Sokaklarımın içindeki o en güzel dairenin boşluğunu farkedenler oldu çevremde ve günlerce çırpındılar bir kuş olup süzülmek,kanatlarının altında biriktirdikleri rüzgarla yol vermek için bıraktığın hasrete.Bense aynı sarhoşlukla,o yakama yapışıp kelimelerime sıkışan özleminle dolaştım tüm sokaklarımı.İçimde maviden bir gökyüzü;herkes kanat çırpıp konmak istedi,konacak bir yer bulamadılar.Gökyüzüyse kaybetti maviliğini,gri bulutlar rehin alırken tüm mavileri onlar inatla kanat çırptılar ve ben özlemini kelimelerimde taşıdıkça onlar bıraktığın hasreti yok etmeye çalıştılar.Taşıdığım bu özlemi saklayabilmek için sembolik bir mezar bulmalıydım gönlümde ve ben kalbimi sana mezar yaptım.O mezara gelirken ellerimde çiçekler,gözlerimde siyahtan bir perde...Özlemini kimselere belli etmeden kaçırdım ama her sohbetimde adın dilimden firar edip karıştı cümlelerime.Ben seni aradım bu mezarda onlarsa inatla konabilecek bir yer...Gri bulutlar senelerce ağlattı mavilikleri ve gönlümde uçuşanların kanatları ıslandı.Sen ıslandın onlar gelip mezarına kondular.Hepsi çok üşümüştü,tir tir titriyordu kanatları,dayanamadım bir tanesini avuçlarımın arasına aldım.Senden sonra avuçlarıma değen ilk kanattı,o avuçlarımda tir tir titrerken kalbimde birşeyleri tekrar kanattı ve ben hayaline kanarken kendim gibi kanattığım gönüllerdeki o kan kokusunu çektim ciğerlerime.
Önce yüreğinde çağlayan kandan ırmaklar durdu sonra kanatlarındaki titreme.Avuçlarımın arasında iki el,sende solan baharımı o mezarın başında başkasına devrettim ve ümitsizce bir başkasının tomurcuk tutan yüreğinde yitip gittim.O kanatlar şefkatle örttü üstümü,adın dilimden her firar ettiğinde kandan ırmaklar tekrar çağladı ama isyan etmeden herkes sıkıca beni bağrına bastı .Onlar beni bağrına bastı tenimde iki kanat;adın dilimden firar etti üstüme kanat çekenlerin baharlarını sattım haraç mezat ve bir gece tıpkı sen gibi sabahı beklemeden adın dilimden firar eder korkusuyla bir elveda bile demeden taşındım hepsinin yüreğinden.Belki bir gün dönerim umuduyla benim yaptığım gibi sokaklarında beni beklediler.Maviliklerini esir aldı gri bulutlar,kalplerinde boydan boya bir kabristan,onlar ağladı ben ıslandım ve ben baharlarımı sana devrettim sense sattın haraç mezat.
Bu sabah gitmeliydin yüreğimden,bu sabah yanaşmalıydı kamyonlar yüreğimin önüne ve hatıralarla dolu eşyalar araçlara yüklendiğinde son kez sarılmalıydım boynuna elveda demeden.Başka yüreklere taşırken seni,baharlar anlamını yitirmeden,başka yürekler adın dilimden firar ettiğinde tir tir titremeden.O beyaz önlüklü doktor bu sabah ne kadar ömrüm kaldığını söylemeden gittin.Ben senden önce kendimi terk ederken gitmeliydin ama dedim ya çok erken gittin yüreğimden...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın aşk ve romantizm kümesinde bulunan diğer yazıları...
İstasyon Hikayeleri
Avuntudur Bu Yazı Tüm Sevenlere
Seni Sevdiğime de Pişman Olmak İstiyorum Sevgili
Kendimi Kendime Muhtaç Edecek Kadar...
Bir Uzanabilseydim Tutacaktım Kanatlarından
Anneme Çıkıyordu Tüm Sevdaların Yokuşlu Yolu
On Yaşımızdaydık
Analogtu Benim Sevdam Hazır Değil Dijitale
Uykumda Sevemiyorum Seni
Uzaktan Bakacaktım

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yaralandığını Zanneden Avcı
Ölümün Getirdiği Mektup
Adını Firar Koydum,istanbul İse Senin Yanında...
Bir Hayallik Boşluk Yok
Aslında Hep Ayrıydık
Yeni Bir Dille Merhaba
Ben Bir Ağlasam Kaybederdi Deniz Rengini
Bir Cesedin Elini Tutuyorsun
Unutsa Tanrı Günahlarımı Gelecektin
Vedasız Ayrılıklardan Selamsız Sürgünlere Yolculuk

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sağır Duvarlarımsın [Şiir]
Deniz Olsun Tüm Sevdiklerimin Adı [Şiir]
Dört Harften Bakardım Sana [Şiir]
Gölgen Gezinmekte Hala İçimde [Şiir]
Kendi Celladım Oluyorum Seni Düşündükçe [Şiir]
Ayrılık Tüm İstasyonları Tek Tek Dolaşmış [Şiir]
Güneş Olup Dokunma Perdelerime [Şiir]
Bir Güneş Yürümekte [Şiir]
Saf Tutuyordu Oda [Şiir]
Fırıncı Çocuk [Şiir]


Kerem Yüce kimdir?

Yazmak,düşünmek gibidir;kağıdı kaleme değdirmen yeterlidir bazen ve akıp gider harfler bir gölün üstünde giden sıralı kuğular gibi. Gözünü açtığında okyanuslara açılmış,türlü balıkların bahçesine misafir olmuştur o kuğular. . . Ama öyle bir an gelir ki;kıpırdamaz kalem,bileğini sıkıca tutar sanki bir el. . . Bir yazarın tıkanması hiçbir şeye benzemez. Tıkanan lavaboyu açarsın,logarın altına yetişir vidanjörler,trafikte yardıma koşar emniyet şeridi,fakat yazarla kelimelerin arasındaki o duvar kalkmadıkça bitmez tıkanıklar. Bir çocuğun topunun dikenli tellerle çevrili bahçeye kaçması gibi. Tek sorun zamanın akışını beklerken fırtınanın dalgaları harekete geçirebilme ihtimalidir. İnatla beklenir o tellerin etrafında,aşılmaya çalışılmaz duvarlar. Bilmektedir yazar uygun bir zamanın olduğunu ve o zamanda bahçenin sahibinin çıkıp geleceğini. Çünkü kendi özgürlüğüne kavuşurken başka özgürlükleri yok etmek üzerine kurulu değildir yazarın felsefesi. . . Ve doğru zamanı yakaladığında başlar fırtına,sörf tahtasının üstündeymiş gibi dans edilir dalgalarla,çözülür beyindeki zincirler,kanat çırpar en beyaz kuşlar saçlarının üstünde. Böyledir yazmak bir yazar için;ekmek gibi,su gibi vazgeçilmez, havadaki gizli kelimeleri nefesle çekmek gibi ciğerlerine. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Cezmi ERSÖZ,Nazım Hikmet RAN,Can YÜCEL,Ümit Yaşar OĞUZCAN,Edip CANSEVER,Özdemir ASAF,Ahmed ARİF,Cemal SÜREYYA


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Kerem Yüce, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.