Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim. -Cervantes |
|
||||||||||
|
Tomas kendini zifiri karanlık biryerde sırtüstü yatmış şekilde buldu.Yattığı yer sanki tahtaydı ve sertti.Vücudundan akan terlerinin hareketlerini hissedebiliyordu.Yattığı yerden kalkmak istesede o gücün kendisinde olmadığını farketti.Bu felçli bir insanın yaşayabileceği duyguydu.Karanlık öylesine şiddetliydi ki gözlerini kapattığında bunu anlayabiliyordu.Gözleri ile ilgilenirken kalbine doğru iniş onu titretti.Kalbi şimdi hızlı ve sesi duyulacak kadar sesli atıyordu.Kalbinden pompalanan kanının damarlarındaki hareketlerini izliyor,akışını takip ediyordu. Tomas biranda ciğerlerini hissetti, nefes alması zorluydu,burun delikleri büyüyor hızla nefes almaya çalışıyordu.Ciğerleri havasız kalan balon gibi büzüşünce can çekişen bir insan gibi tepinmeye başladı.Vücudunda dolanan esrarengiç güç Tomas'ı esir almıştı.Beynin komut bölgesi emirlere uymuyordu.Biranda gücün ciğerlerinden ayaklarına indiğini farketti.Gücü engellemek imkasızdı ve hızına yetişmek mümkün olmuyordu.Sonunda ayaklarında son bulan sürat yarışın bittiğni söylüyordu.Tomas'ın ayaklarında hissettiği şey bıçakla kesilmenin acı veren ızdrabıydı.Birisinin ayaklarını kestiğini ,parmaklarının derisini yüzdüğünü ve tırnaklarını çektiğini biliyordu ama zifiri karanlığın şiddeti engel oluyor izleyemiyordu.Acıyı öylesine büyük yaşıyor ama bağıramıyordu.Sonunda esrarengiz güç ayaklarından akıp gitmişti.Tomas şimdi rahatlamış,nefesini kontrol edebiliyordu ,herşey normale dönmüştü ama tek şey vardı düzelmeyen bilinmezlik,nerde olduğunu,neden bu kabusta dayanılmaz işkenceleri çektiğini,neden uyanamadığını ve en önemlisi sülüetini gördüğü kötü ruhun bulmasını istediği şifreydi. Karanlık bir odada gözlerini kaybeden lee young elleriyle duvara tutunarak yürümeye başlamıştı.Burnu ile kokladığı hava nemli ve ıslak bir demir kokusuna benziyordu.Kulaklarında damlayan su sesleri onu ürküdüyordu.Düşünceleri bir film şeriti gibi hızlıca yol alıyor,titreyen ayaklarıyla ellerini kullanarak odanın etrafında durmadan yürüyordu.Kalbi öyle sesli atıyordu ki korkuyu bir kat daha arttırıyordu.Yürüyordu, sonunda önünde kocaman bir duvarı hissedinceye kadar ,elleriyle dokundu, kurtulmak istemenin ruh hali halsiz olan ayaklarını yukarıya zıplatdı . Lee young belki tırmanabilirim diye düşündü ama nafileydi. o an çırpınan bir kuşun yaşadığı duyguları hissediverdi. sonra ise yaşattığı duyguları...... Dağa tırmanan renault toros marka bir araba karanlığı delip geçiyordu.Dağın dar ve dolambaçlı yollarında tek başlarına ilerliyorlar ve uykunun şiddetinden kendilerinden geçmiş vaziyette yol alıyorlardı arabanın şoförü gözlerini bir açıp bir kapatıyordu bir açıp bir kapattığı anlık zamanda kendilerini uçurumdan aşağı düşer durumda gördüler o an ölüme giden yolun içindeydiler, hepsi uyanmış vaziyette bu yolu bütün zerrelerinde hissediyorlardı gözyaşları damladı,hayatları aktı kalbi boşluklarından göz uçlarına ,dualar uçuşuyordu gönülden gelircesine samimi araba dalgalanan bir bayrak gibi savuruyordu onları ne zaman düşeceğiz soruları beyinlerinde bir balyoz etkisi yaratmıştı şimdiye kadar yaptıklarını süzgeçlerinden geçirdikten, ölüm korkusunu kalblerinde ilk defa yakından hissettikten sonra hızla yere çarpmışlardı.Yere çarpmanın etkisiyle arabanın içinde yaşadıkları acıyı bedenleri ve ruhları öyle bir anlatırdı ki siz dinlemek istemezdiniz korkar ürperir rüyanızda kabuslar görerek uyanırdınız. Süleyman kanla sulanmış gözbebeklerini temizlerken kolundan fışkıran kanların ısladığı karanlığı açık kalan arabanın farlarıyla delip diğerlerinin yanına gitmeye yeltenirken ciğerlerinde kalan son nefesi hisseder gibi gözlerine kapanan perdenin düşünü görüyordu bu düş sesli,cümbüş kalabalık ve hafif ve özgürdü. Tomas artık tabutun içinde olduğunu biliyordu.Tam kabullenme noktasındayken aniden beyin oyunları oynanmaya başlıyordu kafasının içinde, 2 3 saniyelik gidiş gelişler yaşıyordu. Bu süreçde gördükleri baş ucunda bekleyen kalabalık ve anlaşılmayan sesler.Tekrar tabutun içine dönen Tomas ne olduğunu beyin süzgeçlerinden geçirmeye çalıştıysada anlamsızlığı sanki 17 bilinmiyenli denklem gibi çözümlemeye çalışıyor ama bir türlü çözemiyordu.Karşısına çıkan bu sülüet ondan şifreyi bul ya da yaşattıklarını yaşa derken neyi kastediyordu.O ne yaşatmıştı ki ya da şifre neyin nesiydi. Tomas şimdiye kadar hiç bu kadar çaresizlik yaşamamıştı.Yalnızlık duygusunu hiç derinden hissetmemişti.Tomas yaşadıklarını şöyle süzgeçden geçirdikten kafasında neyi yaşattım sorusuna cevap ararken baya zaman geçmişti ve aniden kollarında birşeyler hissetmeye başladı.Birileri sanki elini alıp inceleyiyormuş gibiydi.Ve biran ki o an Tomasın attığı çığlık ve yaşadığı acı onu bayıltmıştı.Çünkü kollarına birşeyler olmuştu sanki tahrayla ortadan ikiye ayrılmıştı.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © mehmet, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |