..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Doğallık sahip olunan değil, kazanılması gereken bir erdemdir. -Cervantes
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm > gülçin dağhan




12 Ocak 2009
Henüz Bir İsmi Yok - 4  
gülçin dağhan
uzun bir ara ama seriye devam


:BBGG:
-FARKLI BİRİ-
     Kenarda köşede bir yer buluyorum. Üç katlı bir ev, tarzlara göre farklı eğlence yeri olarak tasarlanmış. Hoş ama mekân kötü.
     Ben öyle müzikleri türlere göre ayırmıyorum. Her türden müzik dinlerim. Fakat beni çeken ve duygularımı en iyi şekilde ifade eden melodiler rock müzikte mevcut.
     Hayatımı ifade eden ezgilerin olduğu bu müzikte benim favori rockerım Şebnem Ferah. O sözlerdeki ahenk, hayatı bitirmişlik, artık farklı bir boyuta geçiş. Hayat gibi, sade, karmaşık, dağınık ama aynı zamanda düzenli bir müzik.
Sözlerindeki anlamların hepsi yüreklerde gizli. O muhteşem kadın yüreklerimize iniyor ve oradan bir parça çıkarıyor bize fark ettirmeden. Sanıyorum öyle eşsiz tınılara hayatımda başka hiçbir yerde rastlayamayacağım.
Neyse ilk kapıdan içeri giriyorum. Burası rap müzik temalı bir kat. Rap müziği de seviyorum ama belli şarkıları. Bir içki içtikten sonra ikinci kata doğru yol alıyorum.
İlk girdiğim anda “Tamamdır.” diyorum. Çünkü fonda –arka müzikte- Şebnem Ferah- Can Kırıkları çalıyor. Kalıyorum, müzik beni çekiyor içine. Alıp bara götürüyor ve bir martini içmemi sağlıyor. Aslında pek sevmiyorum ama dudaklarımdan ‘martini’ kelimesi çıktığı için reddedemiyo-rum. Hayatım boyunca yaptığım seçimlerin sonuçlarına katlandım ben. Kabullendim. Hiçbir zaman reddetmedim. Yani tüm hayatımın sorumluluğunu aldım. Hiç kimse bu konuda aksini iddia edemez.
İki şarkı arasındaki o on saniyeden daha az sürede bir mırıltı duyuyorum. Hoş. Ses biraz kırçıllı ama olsun. Güzel işte.
Hemen başımı çevirmiyorum. Devam eden şarkının ritmine aldırmadan o mırıltının devamını getiriyorum. Sanki içimde hep söylediğim, bunu sadece benim bildiğim bir ezgiyi mırıldanmıştı. Benim olan bir şeyi içimden çalmıştı. Benim ruh halime bürünmüştü. O an ben olmuştu. Bu anda çok mutluyum. Benden başka bir ben daha olduğu için.
Onu hem görmek istiyorum hem de bu işi ağır ağır yapmak. O merak duygusunun iç gıcık-layan halini en keyifli haliyle yaşamak istiyorum.
Bir iki dakika derken sabırsızlanıp başımı yavaşça çeviriyorum. O da ne, bir şok anı. O. O. O.
Geçen gece. Banktayım, arkamdan üç serserinin sesleri geliyor. Gözlerimi hemen kapatıyo-rum, ordayım. Önümdeki duvarda soyunuyorlar, şarkı söyleyip eğleniyorlar. Onlar gittikten sonra gelen ürpertiyi tekrar hissediyorum. Ne olursa olsun ben o mırıltıyla bu adama âşık oldum. Bitti.
     Ona tekrar bakıyorum. İri, kaslı bir vücut ama çok kaslı da değil. Benim istediğim gibi –tıpkı sevgili kocam gibi-. Ara sıra etrafına göz gezdiren yeşil gözler.
     Erkeklere hep mavi mavi bakan gözlerle âşık olunur. Ama onlar aldatıcıdır. O gökyüzü ma-viliğindeki gözler aldatır adamı. Günlük güneşlik bir günün öğleden sonrasında şimşekler çaktırırlar. Gününü zehir ederler. Ama kimisi de bunu sever, bile bile aldanır.
     Ben gökyüzüne değil dokunabildiğim, hissedebildiğim yeşile âşık olurum. İçimde o yeşili hissetmek isterim. Yeşil gözlerde ayrı bir gizem vardır. Kahverengi ya da siyah gözler sıradan durur. Çünkü isyanı, düş kırıklığını, yılgınlığı belli etmeye meyillidirler. Ama yeşil gözler o kendine çeken parlaklığın ardında bu duyguları gizleyebilirler. Gözyaşlarından yosun tutsalar da belli etmezler. İşte bu tam anlamıyla bir gizemdir. Ve yeşil gözlülerin kendine çekme ve bağımlı kılma gibi özellikleri de oldukça fazladır.
     Şekillendirilmiş saçları – ki erkeklerde beni çeken dayanılmazlık saçlardadır-. Giyimi. İşte budur dedirtir cinste. İsterse beş para etmez biri olsun ama benim olsun. Yalnız dışarıda geçirdiğim gecelerde aklımda hep bu vardır: “Ne olursa olsun, benim olsun.”
     Bu onun içinde geçerli. O da ne olursa olsun benim olmalı. Bunun için ne yapmam gereki-yorsa yaparım. Ama pek kolay olmayacak. Benden tarafa bir bakış attığında zor biri olduğunu his-settiriyor. Bunu anladıktan itibaren kendimi kasmıyorum. Doğal davranıyorum. Sadece barmenden adını öğreniyorum. Genelde bu mekânı tercih ettiğini duyunca dudaklarıma keyifli bir tebessüm yerleşiyor.
Gece Ahmet’e atılan kaçamak bakışlarla devam ediyor. Bakışlarımı fark edince rahatsız oluyor. E ben de haliyle üzülüyorum.
Ortalamanın baya üstünde içki içtiğim için, gecenin ilerleyen saatlerinde zorlanacağımı bili-yorum ama elde etme isteğinden doğan üzüntüm beni alkole mahkûm ediyor.
Tabureden indiğimde düşeyazdım. Etraftakilerin “İçmesini bilmiyorsan ne diye bu kadar iç-tin.” Bakışlarına aldırmadan iki dakika ayakta durup kendime gelmeyi bekliyorum. Kendime gele-miyorum tabi. Sadece birkaç adım atabilecek kadar iyi duruma geldiğimde arabama doğru yol alı-yorum.
Her ne kadar ölmeyi kafama takmasam da alkolle araba kullanmayıp arabamın içinde sızmayı tercih ediyorum.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın 1. bölüm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Henüz Bir İsmi Yok - 3
- O -
- O - 2 -
Henüz Bir İsmi Yok - 5
Henüz Bir İsmi Yok
Henüz Bir İsmi Yok - 2

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Mevsimlerden Kış Şimdi [Şiir]
Sana Gül Bahçesi Vaad Etmedim [Şiir]
Doya Doya Yaşa [Şiir]
Zor Karmaşık Sıkıcı [Şiir]
Söylemek İstediklerim [Şiir]
Hepsi Gerçek [Şiir]
Fark Eder [Şiir]
Hayat Gazisi [Şiir]
Zor... [Şiir]
B (Aşk) Asına [Şiir]


gülçin dağhan kimdir?

burada yazarlık tanımı diyor ama ben yazar değilim. sadece denemeler yapıyorum. hani deneme alanında değil de farklı farklı alanlarda değişik çaışmalar. gelişimimi hep beraber göreceğiz. . .

Etkilendiği Yazarlar:
ayşe kulin,reşat nuri güntekin,ahmet altan , ipek ongunbert kaplan (devamını sonra yazacağım...)


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © gülçin dağhan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.