..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir kimse, neden oltasını, içinde tek bir balık olmadığını bildiği bir göle sarkıtır? -Adalet Ağaoğlu
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Sürrealizm > Fırat Can Tokuri




8 Şubat 2009
Damda Bok Kürüyen Adam  
Fırat Can Tokuri
İnsanın burnu her kokuya alışmıyor söyledikleri gibi, bir süre hissetmesen bile yeni kokular tazeliyor sürekli mide kaldıran gerçeği; inekler umarsızca sıçıyor, neresi olduğuna bakmadan. Onları eğitmeye çalıştığım zamanlar oldu, saçmalığının ve gereksizliğinin farkında olmadan hem de, kendimi ineklere tuvalet dersi verirken buldum... ... İnek kesip bayram yapan bir Hindu’nun manyaklığına ulaştım, yine de yılmadım, çünkü hırslıydım ve umutluydum.


:BBCH:
Damda bok kürüyorum, “bu kanlı bayramın en sevdiğim yanı, geniz yakan kokularıyla geçmişimi canlandırması mıdır nedir?” diye düşünürken ineğin biri temizlediğim yerlere umursamadan sıçmaya devam ediyor. Suratıma bakıyor manasızca, ben de ona bakıyorum ve ne yaptığının farkında olmadığını görebiliyorum. “Kokunun ağırlığından” gözlerim doluyor. 15 yaşlarımdayken süt sağardım ineklerden, o iş de pis gelirdi o zaman, şimdi büyüdüm bok kürüyorum, bu işte daha beter bir pislik var biliyorum, biliyorum ama pisliğe bulaşmadan olmuyor, işler yürümüyor.

İnsanın burnu her kokuya alışmıyor söyledikleri gibi, bir süre hissetmesen bile yeni kokular tazeliyor sürekli mide kaldıran gerçeği; inekler umarsızca sıçıyor, neresi olduğuna bakmadan. Onları eğitmeye çalıştığım zamanlar oldu, saçmalığının ve gereksizliğinin farkında olmadan hem de, kendimi ineklere tuvalet dersi verirken buldum. Başarısız oluşumun suçunu üstlenerek, başka inekler de denedim. Vücutlarından sarkan topakları görmezden gelerek, bakışlarındaki boşluğu saflığa yorarak, savurdukları tekmelerden bir bir kurtularak ve tekmelerine hiç karşılık vermeden, sabırla denedim. İnek kesip bayram yapan bir Hindu’nun manyaklığına ulaştım, yine de yılmadım, çünkü hırslıydım ve umutluydum.

İşleri bitirip bir parça karla ellerimi ovuşturdum. Onlarca ineğin pisliğini, bir avuç karın beyazıyla söküp attığıma inandım. Kar kirlendi doğru ve ellerim soğuktan pembeleşti, temiz gibi göründüler birden… Gerisini çok düşünmek istemedim ama, ellerimin çizilerine yerleşmişti pislik, bunu görmek için bir falcıya gerek yoktu. Geleceğimde pislik vardı, geçmişimde olduğu gibi.

İçeri girip sıcak sobanın başına oturdum, üzerindeki demlikten bir çay doldurdum. Pisliğimle kimse ilgilenmiyordu, ineklerin eğitimini kimse sormuyordu, neyle uğraştığımı kimse bilmiyordu, onlar için pisliğim benim bir parçamdı ve öyle kalacaktı. “Boklar bitti mi?” diye sordular sadece, “şimdilik bitti ama arkası geliyor” dedim. Mide bulantım geçti, hırsımı bir kenara bıraktım, inekleri kabullendim ve yalnızca içtiğim çayı düşündüm… Yine de çayı ağzıma götürdüğümde, elimin kokusu midemi bulandırıyordu.





Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yaratığın Doğuşu
Kana Batmış Aşkım Ilık Şarabım
İnsanları Düşün
Bırak Beni, İçine Gireyim


Fırat Can Tokuri kimdir?

Olanları görmeme engel koca bir deniz var göğüs kafesimde, tam orta yerde… Bütün bu pisliğe rağmen inadına masmavi bir deniz… Nereye baksam masmavi bir deniz var gözlerimde, ömür boyu kalkmayacak bir perde gibi yerleşip kalmış. Gerçekle aramda kocaman bir perde, bir gölge oyunu gibi yarı saydam hayatım, perdenin arkasında sıkışmış kalmış. Beni alıp kurtaran masmavi denizim, kapana kıstıran bir yanılsamaymış sadece. . .


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Fırat Can Tokuri, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.