Düşmekten yükselme doğar. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
—Dikkat et diyor, az daha düşüp kıracaktın bir yanını, adam şaşırıyor sese. Her halde bayıldım, rüya görüyorum diyor kendi kendine. —Buranın kışı çok serttir, bastığın yere dikkat edeceksin. Başını sese çeviriyor adam. Yanılmamışım diyor bir kız sesi bu. —Sağol bacım diyor genç adam, şaşkınlık ve utanma duyguları ile karışık. Daha dikkatli bakıyor kıza. Uzun saçlı, onunla aynı boyda, esmer, kahverengi gözlü bir kız. Güzelde sayılır ayrıca. —Sağol diyor, adını söylüyor, kızda kendi adını. O karlı Ankara gününde, kar ve buz üstünde beraber yürüyorlar yan yana. Düşmeyi düşünmeden, ama dikkatli adımlarla... Ankara böyledir. Kendine yabancı bulduklarını af etmez. Basar çelmeyi uzatır yere, üstüne çıkar ezer. Ne yiğitlik para eder ne harbilik. Kız bunları söylerken, adam çıkartıyor sigara paketini, bir tane yakıyor. —İçme diyor kız. —Neden diyor adam. Sigaranın dumanlarını hırsla burnundan savurarak neden... —Bir kere tökezlemekle insan yıkılmaz diyor kız. Bundan sonra daha dikkatli olursun diye devam ediyor sözüne. Oysa o, kaçıncı düşüşüm diye geçirdi aklından. Sayısını unuttum diye düşündü. —Nerelisin dedi kız. —Adam söyledi nereli olduğunu. Sen nerelisin dedi kıza, —Burada doğdum ama annem babam başka yerden göçmüş. Beraber üniversite öğrencilerinin müşterisi olduğu bir kahvehaneye giriyorlar. Adam şaşkın, adam hayret içinde... Kalabalığı gösterip okul buraya taşınmış diyor. Kızlı erkekli oturan insanları gösterip... —Boş ver diyor kız. Lafı değiştirmek için burası önceden hamammış sonra bu hale sokmuşlar. —Hamam mı diyor adam hayretle, —Evet diyor kız, hamam. Bizde şimdi tam eski göbek taşının üstündeyiz. Beraber çay içiyorlar. Aynı okulda olduklarını öğrenip, okulda buluşmak üzere ayrılıyorlar. Dışarıda kar yağmaya devam ediyor. Epey de soğuk hava. Her yan buz. Bir sigara daha yakıyor genç adam. Başlıyor yürümeye. Yol yokuş her yan buz. Birden tökezliyor adam. Ayaklarının altından bir el toprağı çekiyor sanki. Sendeliyor, kollar iki yana açık, kafa üstü çakılıyor yere. Bir el arıyor elleri düşerken... Bir el uzanıyor adama doğru. Açık gözlerini yummak içinmiş gibi bir caba içinde bir el. Adamın çarpan kalbinin tam ortasına bir bıçak saplıyor bu el. Kimseye fark ettirmeden... Gözleri neden dercesine son kez açılıyor adamın. Daha sonra hızla uzaklaşan genç bir kızın hıçkırıkları duyuluyor soğuk Ankara gecesinde. Siren seslerine karışan hıçkırık sesleri...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © eyyüp yıldırmış, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |