İste, sana verilecektir; Ara, bulacaksındır; Çal ve kapı sana açılacaktır -İncil |
|
||||||||||
|
Ah! ..Gülsen..-16- Gecenin gözlerini yırtıyor gök gürültüsü, Delici bakışlarıyla yıldırımlar kaçırıyor, bu çekimli aşk. Yıldırımlar, kent kapılarına düşüyor Gülsen, Görüyor musun? Bu kent, yoksullarını kusuyor her akşam, kondu diplerine, Kusmak sağaltmıyor kimseleri Gülsen! ... Kamyonlar yetişemiyor yollara, Tırlarla taşınıyor yoksulluk kent kıyılarına, Üç beş öteberi, çokça çocuk ve bir de Memleketlisini arayan adreslerin düşüldüğü umut defteri. Hele bir toprağına ulaşsın da; yarına Tanrı kerim, Aşk da çalar kapısını umuduyla taşınanın. Güpegündüz aç kurtlar dolanıyor yolunmuş yüreğinde, bu kentin. Aç kurtlar, aç umutlara dolanıyor en çok ve umutlu bir şeylere saldırıyor sokaklarda, kaldırımlarda ürpermenin sese sığındığı, üşümenin korkuyla ısındığı akşamlarda en çok. Sen, günü kurtarma derdindesin Gülsen.. Sen günü, altı yüz elli yedi sayılı bir ölünün gömüsünden kurtarma derdindesin Gülsen! ... Bir ev kurtarırsın belki, Belki bir de araba; kim bilir? Ömrünü yedirdiğin aybaşlarından üç kuruşluk bir konfor düşer payına, Bedeli çoktan ödenmiş üç beş gülüş kırıntısı bir de, yorgun yüzünde seyriyen, Uysal gözlerinin açıklarından, yetişemediğin düş yaşamlar geçer Gülsen, Yaşlanakalırsın kendi gerçeğinde; ağlıyor musun? Canının çıktığı iş akşamlarında, sıkılmış bir limon gibi yurdunda olursun sen, Geçirimsiz uykuların derdinde olursun, düşsüz, Uyuyabiliyor musun Gülsen? Ah! .. Gülsen.. Ne bu uykular sağaltır yorgun sabahlarını senin, Ne de düşlerinden bir sevmek düşer solgun yüzüne bu kentin. Bu kent, kirli vicdanıyla yıkıyor kendini Gülsen, Çürümek sürüyor parmakları; parklara, meydanlara. Çürüyor bu kent; kokluyor musun? Sokak sokak körleşiyor benliği, Kimliğini yitiriyor kaldırımlar, Üzerinde yürüyenler kadar, Aşksız ve güvensiz bakışları. Yarınsız bu kent; ayrımında mısın? Kocaman köyler doğuruyor bu özürlü karanlık. Tan yerinde bir ruhkondu aymazlığı, Pis kokan, sırıtan soluğunu üflüyor kent damarlarına, Bu kent, nabzında ağuyla akıyor Gülsen; Aşk döküyor mazgal karanlığına; ölüyor sevmek. İpsiz bir Tanrının tasarımsız günlüğü bu kent; Okuyor musun? Ve sen Gülsen… ve sen, Yurdundasın sabah akşam bu kentin, Yüreğin senin; kent sızısı. 09 Ekim 2009-Antalya Serpil Başak
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Serpil Başak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |