İşten döndüm evimdeyim sonunda .Karnımı doyurup televizyon karşısına çöküyorum. Ama ne çöküş.Kedim kıvrılıyor yanıma.. Uyumadan önce kendini temizliyor. Elektrik süpürgesi gibi ses çıkarıyor dikkatim dağılıyor. Kedileri sevmezdim. Garip korkutucu hayvanlar. Sanırım misafirim benimle yaşamaya karar verdi. Kabul beraberiz artık. Gece uyurken bile rüyamda kediyi görüyorum. Sanırım sıyırdım. Neyse kedi uykusuna dalıyor, bende kafamı televizyona çeviriyorum. Dikkat etmeden açtığım bir filmi izlemeye zorluyorum kendimi. Dikkatimi toplayamıyorum artık. Hiç bir şeye yoğunlaşamıyorum. Hep zorluyorum kendimi bir iş yaparken. Dünya umrumda değilmiş gibi davranıyor bedenim, fakat beynim hep hatalarımda sorguluyor beni. Filmi algılamaya çalışıyorum. Kaşlarımı çatıp bakıyorum boş boş ekrana. Bir kadın kanser ve ölmek üzere. Yaşamak istiyorum diyor. Hep yaptığım gibi hissetmeye çalışıyorum yaşadıklarını. Yaşamak istemek, ölmeye yakın verilecek bir karar değil diyorum. Ben yaşamak istiyor muyum? Sanırım hayır. Yook yokk istiyorum. Aslında bilmiyorum... Ölünce ne olacak? Saçmalıyorum. Pazarlık yapıyorum sanki. Filme dikkatimi veriyorum tekrar. Kocası ölmesini istemiyor ama az zamanı kalmış kadından kaçıyor sürekli. Acı çekmesini izlemek istemiyormuş gibi.” Saçma” diyorum yüksek sesle. Kedi irkiliyor.. Uyandırdım sanırım. Başını okşuyorum yavaş yavaş. Süpürge çalıştı yine, sinir bir ses. Bazen de huzurlu. Yavaş yavaş susuyor. Sigaramı yakıyorum elimi uzaklaştırıyorum kediden. Pek sevmez kokusunu. Kadın ağrılar içinde banyoda ağlıyor. Yaşamak istiyorum, tanrım yaşamak istiyorum diyor. Sinirleniyorum nedensiz. Yaşamak istiyor kadın ama şimdi çok geç değil mi? Kaybederken anlamak luzumsuz gibi gözüken şeyleri. Mesela yaşam. Tanrım yaşamak istemiyorum diyorum. Duyuyor musun beni? Yaşamak istemiyorum. Kedi uyanmasın diye sesimi yükseltmiyorum bu sefer. Ölümümü isterken bile Tanrıya kaba olsam da kediye anlayış gösteriyorum. Ne de olsa o yaşamaktan mutlu. Param yok, huzurum yok. Sürekli zorla uyanmak, işe gitmek sonra eve gelmek. Sosyalleşmek için sevmediğim sohbetler içine girmek. Terk edilmek, terk etmek. Hep alacağım arabanın hayalini kurmak hemde bu lanet trafikte. Her gece ağlayan annem. Umutsuz babam. Yoruldummm.... Hayat çok güzel seminerlerine gidiyorum bazen. İnandığımı sanarak çıkıyorum dışarı. Hayat bir oyun bende bir oyuncuyum. Öfkeni kontrol et. Kızdığın herkesi affet. Onların amacı seni sana göstermek falan filan.... Yapamıyorum. Sürekli insaları hayatımdan çıkarıyorum. Artık kendimi frenlemekten, iş yerinde müşterilerin pazarlıklarıyla mücadele etmekten patrona gülümsemekten dikkatimi hiç bir şeye verememekten ve yalnızlıktan canım acıyor.Düşüncelerle savaşırken, filmin yarısına gelmişim kadın ölmüş bile. Kuşlar, çiçekler böceklere dönüyor film. “Saçma”. Önce garip bir ses duyuyoruz kediyle birlikte aynı yöne dönüyoruz. Sanki ev ortadan çatlıyor gibi. Arkasından elektrikler kesiliyor. Her yer karanlık. Yavaşca sigaramı el yordamıyla bulduğum küllüğün içine söndürüyorum. Kalkıyorum yerimden. Pencereden hafif bir ışık giriyor içeri. Ev çok sessiz. Çakmağımı buluyorum yakmaya çalışıyorum ama yanmıyor. Hay aksii. Çaresizim evin içinde. Oturmaya karar veriyorum. Yapabileceğim hiç bir şey yok. Aynı yaşantım gibi. Sadece izliyorum. Bir gün belki elektrikler gelir diye. Ev yavaş yavaş soğumaya başlıyor. Kombim çalışmıyor. Dışarıda deli gibi kar yağıyor. Kabul diyorum. Seminerde öğretilen bu bize. Yaşadığın her şeyi kabul et. Kabul , kabul, kabul diyorum sürekli. Değişen bir şey yok. Ev çok sessiz ve ben sessiz duramam. Her dakika ya televizyon açıktır ya da müzik. Tedirgin olmaya başlıyorum. Yerimden kıpırdayamıyorum. Kendimle konuşmaya başlıyorum gürültü olsun diye. Neden ? Tanrım ya da Allahım adın her ne ise. Neden ben mutsuzum? Neden uzun zamandır hiç gülümseyemiyorum? Cevap vermesini bekliyorum ama ses yok. Peki bildiğim kadarıyla herkes seçtiği hayatı yaşıyor. Şıkları biz seçiyoruz kapıları sen açıyorsun kabul. Ama ya kazalar,ölümler hastalıklar? Onları da biz mi seçtik?.................... Peki kabul hastalıklar bizim korkularımız. Kazalar da öyle. Ben neden para kazanamıyorum? İşimi değiştirmekten korkuyorum.Ya iş bulamazsam diye biliyorum ama işe de çağrılmıyorum ki. Seçeneğim yok. Tıkıldım kaldım bu ofise. Neden ailemin acılarını yaşıyorum? Bari onlar mutlu olsalar benden uzak dursalar? Vicdanı içimize neden koydun? Kaçıp gitsem uzaklara?............ Anladım senden ses çıkmayacak bu gece. Boş boş karanlık televizyona bakıyorum. Sanki arkada gölgeler oynuyor, arkama bakıyorum korkarak kimse yok. Televizyona da bakamıyorum artık ne güzel. Kendi kendime şarkı söylüyorum. Hala ezberleyemediğim ingilizce saçma bir şarkı. Even if it's going wrong.. even if it's going wrong. Zaman geçmiyor. Bu karanlıkta odama adımımı atamam, yatağa giremem bile.. Sigaramı arıyorum bir tane daha yakmak için çakmak yanmıyor yine. Zorluyorum ufak bir ateşle içime çeke çeke yakıyorum sigarayı. Sigara kokusunu hiç sevmedim sevmeyeceğimde. Hep parfümlerimi ellerime sıkarak bitiriyorum. Ve asla sahte parfüm kulanmam. Bir zamanlar çok yakınım dediğim arkadaşımı düşünüyorum. Konuşmama kararı almıştık. Hayallerimiz vardı gelecekle ilgili. İkimizde 30 umuza basınca çok zengin,evli, çocuklu ,aileli mutlu, lı,li, lu.....kadınlar olacaktık. Şimdi birbirimizden nefret ediyoruz. Gerisini düşünmeye gerek yok. Sen çok özelsin diyen adamı düşünüyorum. Saatlerce dil döküp her söylediğim kaçma bahanemi çürütüp bana değer verdiğini, çok düşündüğünü ve beni istediğini söyleyen adama şans verdikten sonra telefonlarımın açılmaması geliyor aklıma. Affet diyor bir ses içimden. Edemiyorum. Ne arkadaşımı, ne o adamı affedebiliyorum. Öfke doluyum. Affet diyor ses yine. Affetmeye çalışıyorum. Gözlerimin önüne getiriyorum adamı ,beni bana gösterdin korkularımı gösterdin, seni affediyorum diyorum ama olmuyor. Kendime acıyorum belli diyorum içimdeki sese. Sonra mutlu olabileceğim anılarımı düşünüyorum. Hiç biri beni teselli etmiyor. Ağlamaya başlıyorum. Gözlerimden hırsımdan yaşlar akıyor. Aklıma yine o geliyor. Zihnimden çıkarmaya çalıştığım adam. Senelerce beklediğim ama gelmesini asla istemediğim adam.. Artık hiç sevmiyorum onu. Hatta nefret ediyorum. Öfke doluyum... Belki de değilim. Tarım neden bu kadar boş içim ? Hiç bir şey hissedemiyorum. Tüm ağlamalarım gecici, tüm acılarım hissiz. Anlayamıyorum. Ne zaman bitecek bu oyun? Bitmeyecek değil mi? Eğleniyorsun bizimle. İzliyorsun gülümsüyorsun bize. Bitirmeyeceksin bu oyunu.. Biz bitirene kadar. Kedim kucağıma geliyor yuvarlak bir şekil alıyor. Gır gırr diye sesler çıkarıyor. Susuyorum elektrikler geliyor sonunda. Ayağa kalkıyorum kedi zıplıyor yere. Şaşkın şaşkın bana bakıyor esniyor. Makyajımı silip yatağıma yatıyorum.. Uyumak ne mümkün.