..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığmızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır. -Arthur C. Clarke
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Din > Fuat Türker




3 Mart 2011
Allah'ın Buyruklarında Önem ve Öncelik Sıralaması Yapmak  
Fuat Türker
Dini yaşamanın yalnızca belirli ibadetleri kapsadığını düşünen ve kendini yeterli gören insanlar örnek Müslüman olamazlar. Allah Katında beğenilen ahlak özelliklerinin detaylı tarif edildiği Kur’an ayetlerinin göz ardı edilmesi, din dışı yaşayan insanları dine ısındırmak bir yana, dinden uzaklaştırır.


:AFBB:
Allah, gerçek imanın şartlarını, dünya ve ahiretteki hayatımıza dair konuları, nasıl bir ahlaka sahip olmamız gerektiğini ve yaşamımız boyunca yol gösterecek her doğruyu bizlere Kuran’da detaylarıyla haber verir.

Ancak birçok insan dine inandığı halde, bazı Kur’an ayetlerini bilinçsizlik ya da kendi Kur’an dışı mantığı nedeniyle önemsemez. Oysa Kur’an hükümlerini bilerek göz ardı etmek, Allah Katında büyük bir sorumluluktur. Yüce Allah ayetlerinde, buyruklarından yüz çeviren kimseleri, sonsuz ahiret yaşamında karşılaşacakları azaba karşı uyarır.

Bu görüşteki kişiler, Allah’ın Kur’an’la haber verdiği hükümlerde önem ve öncelik sıralaması yaparlar. Dahası, bazı hükümleri yaşamlarından çıkarırlar. Kendilerince öncelikli ve önemli gördükleri buyruklara uymadıklarında, vicdani bir rahatsızlık duyabilirler. Ancak kendilerince önemli görmedikleri hükümleri yerine getirmediklerinde aynı rahatsızlığı duymazlar. Kuran’daki bir kısım hükmü, "yaparsam sevap kazanırım ama yapmazsam da bir şey olmaz" şeklinde değerlendirir, bir kısmını da, "Allah nasılsa bağışlar" düşüncesiyle rahatlıkla göz ardı ederler. Bu sapkın inanış, atadan/dededen aktarılarak günümüze kadar gelmiştir.

Oysa namaz, zekat, oruç gibi ibadetler nasıl Allah’ın kesin hükümleri ise, diğer emir ve yasaklar da aynı ölçüde uyulması gereken buyruklardır.

İslamın ve imanın şartları çocukluk döneminden başlayarak parmak hesabıyla yapıldığı içindir ki, insanlar sadece belli koşulları yerine getirerek dini yaşadıklarını zannederler. Oysa Allah’ın buyrukları arasında öncelik ve önem sıralaması yapılmamalıdır. Allah’ın "namaz kılın" buyruğu önemsendiği kadar, "adaleti ayakta tutun", "öfkenizi yutun", "zandan kaçının" ya da "iyiliği emredip kötülükten sakındırın" gibi yüzlerce buyruğu da göz ardı edilmemelidir.

İbadet, kulluk anlamındadır. İnanan insanların kulluk bilinciyle Allah için yaptıkları her eylem, konuşma ve davranış birer ibadettir. Fiili ibadetler kadar ahlaki hükümler de titizlikle korunmalı, kararlılıkla uygulanmalıdır.

Kur’an’a göre, yapılan ibadet insanın takvasını artırıyor, ahlakını güzelleştiriyor, onu Allah’a yakınlaştırıyor ve kötülüklerden uzaklaştırıyorsa o zaman geçerlidir. Örneğin birçok insan Ramazan günü gösterdiği asabi davranışlarına gerekçe olarak oruçlu olduğu mazeretini ileri sürer. Oysa aksine tuttuğu oruç kişinin, Allah’ın nimetlerini ve rahmetini daha derin kavramasına, tümüne şükretmesine ve böylece imanda derinleşmesine vesile olmalıdır.

Örneğin kıldığı namaz, "Sana Kitap’tan vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz, çirkin utanmazlıklar (fahşa)dan ve kötülüklerden alıkoyar. .." (Ankebut Suresi, 45) ayetiyle bildirilen özellikleri taşımıyor, kişiyi çirkin utanmazlıklardan alıkoymuyorsa, Allah’ın emrettiği ‘dosdoğru namaz’ özelliğini taşımayabilir. Kur’an, “İşte (şu) namaz kılanların vay haline” (Ma’un Suresi, 4) ayetiyle bu gerçeğe dikkat çeker.

Bilinçli ya da bilinçsizce, uygulamaktan kaçınılan çok sayıda Kur’an hükmü vardır. Kur’an’ı yaşayan mümin, Allah’a karşı teslimiyetli, sabırlı, adil, yardımsever, şefkatli, merhametli, alçakgönüllü ve özverilidir. Kur’an’da, insanlara güzel ahlakı kazandıracak olan hükümlere uymak ve Allah’ın emrettiği bu üstün ahlakı en ince ayrıntısına kadar uygulamaya çalışmak her Müslümanın görevidir.

Dini yaşamanın yalnızca belirli ibadetleri kapsadığını düşünen ve kendini yeterli gören insanlar örnek Müslüman olamazlar. Allah Katında beğenilen ahlak özelliklerinin detaylı tarif edildiği Kur’an ayetlerinin göz ardı edilmesi, din dışı yaşayan insanları dine ısındırmak bir yana, dinden uzaklaştırır. Kur’an ahlakının kazandırdığı güzel özelliklere sahip olmak için çaba göstermemek, dahası bu çabayı ibadet olarak kabul etmeyip, "insan 7 sine ne ise 70 inde de odur" sözünü düstur edinmek büyük yanılgıdır.

Peygamberimiz(sav) "Her çocuk İslam fıtratı üzere doğar" buyurur; insan fıtratı iman etme üzerinedir. Dr. Herbert Benson’ın dini inanç ile bedensel sağlık arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmaları da bu konuda dikkat çekici sonuçlar vermiştir. Benson’ın vardığı sonuç -ki seküler bir bilim adamıdır- kendi ifadesiyle, insan bedeninin ve zihninin “Allah’a iman etmeye göre ayarlı” olduğudur. Bu durumda yukarıdaki atasözü, samimi inanan insanlar için geçersizdir.

İnsan fıtratı imana yatkın ise neden Allah’tan uzak yaşar? İşte burada şeytanın varlığı ortaya çıkar. Şeytan güçlü ve kararlı olamayan kişileri telkin ve taktikleriyle etkiler ve fıtratlarını değiştirir.

Toplumdaki yaygın yanlış anlayışa göre, takva ve güzel ahlâk yalnızca peygamberler, elçiler ve onlarla birlikte olan müminler tarafından yaşanabilir. Oysa Kur’an bu insanların örneklerini, diğer insanların da aynı davranışları sergilemeleri ve aynı ahlâka sahip olmaları amacıyla verir. Allah’ın hükümlerine uymak ve Kur’an ahlâkını yaşamakla tüm insanlar yükümlüdür. İnsan, samimi olduğu ve vicdanının sesini dinlediğinde, Kur’an’da örnek gösterilen müminler gibi güzel bir yaşam sürdürebilir.

Dini yalnızca namaz kılmak, oruç tutmak ve zekat vermekle kendince sınırlayan ve Kuran’ın yüzlerce ayetini görmezden gelen kişi ahirette, "bilmiyordum" bahanesine sığınamaz. Kur’an’ın diğer buyruklarını göz ardı etmenin hiçbir mazereti olamaz. Bu, Kur’an’ın "Yoksa siz, Kitabın bir bölümüne inanıp da bir bölümünü inkâr mı ediyorsunuz? Artık sizden böyle yapanların dünya hayatındaki cezası aşağılık olmaktan başka değildir; kıyamet gününde de azabın en şiddetli olanına uğratılacaklardır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir" (Bakara Suresi, 85) ayetinde söz edilen kimselerin durumu olur.

Yaşamın bir kısmını Kur’an ahlâkını, geri kalanını ise dünya hayatını yaşamaya ayırmak, dahası bazen gününün yirmi üç saati Kur’an ahlâkından uzak geçerken, dini yaşamaya ancak bir saatini ayırmak çok büyük hatadır. Çünkü inanan insanın yaşamı, ölümü, ibadetleri ve kulluğu yalnızca Allah için olmalıdır.

De ki: "Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, dirimim ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah’ındır." (En’am Suresi, 162)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın din kümesinde bulunan diğer yazıları...
İnkârcılar İnananların Sapmasını İsterler
Son Perde
Dinin Çıkarlarını Gözetmek
Anne Babaya İtaat Nasıl Olmalı?
Korkma Ebedi Varsın
Allah Aşkı
Bir Başka Candır Ölüm
Kadere Dair
Kur'an'dan Sorulacaksınız
Her Sabah, Günü Allah'a Adamak

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
İnsan Neden Kıskanır?
Konuşma Kişiliği Yansıtır
Çocuklar Gibi...
Gerçek Sevgili
Ne Kadar Aciziz!..
Ahirete Hazırlık Kursu
Gerçek Adalet
Duyguları Akıl ve İrade ile Terbiye Etmek
Vakit "Öldürmek" Değil, Kazanmak İçindir
İnsanlar İçin Yaşamak Zordur

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Otobüs Yolculuğu [Öykü]
Köy Anılarım (!) [Öykü]
Artık Oruç Tutuyorum (Çocuklar İçin Ama Büyükler de Okuyabilir :) [Öykü]
Daldaki Armut (Çocuklar, Gençler ve de Çocuk ve Genç Kalanlar İçin :) [Öykü]
Boyun Eğen Kutlu Kadın [Öykü]
Darwinizm, Komünizmin Bilimsel Kılıfıdır [Eleştiri]
Pkk'nın Hedefi; Komünist Toplum [Eleştiri]
"Kahrolsun O Zan ve Tahminle Yalan Söyleyenler" [Eleştiri]
Dünyalık Peşindeki Din Adamları [Eleştiri]
Şeytanın Çift Taraflı Kıskacı: Bir Yanda Ateizm Bir Yanda Yobazlık [Eleştiri]


Fuat Türker kimdir?

6 yıldır insani ve imani konularda makaleler ve çocuk yazıları yazıyorum. Yaklaşık 5 yıldır Haber Vaktim, Cemaat. com, Sayha Dergi, Edebistan, Turuncu Dergi, Körpe Kalemler, Edebiyat Defteri gibi dergi, portal ve haber sitelerinde yazılarım yayınlanıyor. Yazılarımı ve inandıklarımı paylaşmak için İz Edebiyat'dayım. Ayrıca Risale Çocuk, Kalem. biz ve Beyan/İstikamet Dergisi'nde çocuk yazıları yazıyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
-


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Fuat Türker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.