Orospu
(Kemal Yavuz) 29 Şubat 2012 |
Erotik |
| |
-Jandarma düştü peşimize, topladılar tüm sermayeleri.
-Hadii ?
-Ne sandın? Beni de aldılar içeri, bıraktılar sonra. Bizim kızların çoğu içerde.
-Abla nerede?
-Abla, Allah seni inandırsın evden dışarı çıkamıyo götünün korkusuna. |
|
Teyze
(Kemal Yavuz) 23 Aralık 2011 |
İronik |
| |
"Parmaklarım ince benim, borunun içerisine elim rahatça sığıyor diye orada iş verdiler bana". Ne güzel diye geçirmişti içinden, ince parmaklı damatmış bizim de kısmetimiz. Rahmetli beyinin de parmakları inceydi, "inşallah bizim rahmetliye benzemiyordur heryeri" diye mırıldandı teyze, talihsiz kızına bakarak.
|
|
Temizlikçi (Devam Ediyor)
(Kemal Yavuz) 12 Ağustos 2011 |
Erotik |
| |
Hiç kimseden korkmazdı, kafası bozuk kadınlardan korktuğu kadar. Hiç kimseden kaçmazdı, hesap soran kadınlardan kaçtığı kadar. Adam kadını önce kullandığını, sonra salladığını, en sonunda da ondan kurtulduğunu düşünmüştü. Ne de olsa birkaç gün çalan telefon nihayet susmuş, herkes kendi yoluna gitmişti. En azından o öyle sanmıştı. Ta ki |
|
Papatya
(Kemal Yavuz) 7 Haziran 2011 |
Erotik |
| |
Mahallenin en iyi papatyaları kendi balkonundaydı. Beyazları en beyaz, sarıları en sarı, yeşillikleri en yeşildi. Belki bir kilometre öteden görünüyorlar, yoldan geçenlerin, özellikle kiralık ev aradıkları için kafaları havada yürüyen çiftlerin hemen dikkatini çekiyorlardı. Rivayete göre sokakta bir adres sorulduğunda, tariflere konu oluyordu balkondaki çiçekler. Ev kadınları kendi çiçekleriyle tüm gün ilgilenseler bile haftada bir iki gün eve uğranıp iki dakikada sulanan bu bekar evinin çiçekleriyle boy ölçüşemiyorlardı. Gece kapısı çalınana kadar o da bunun farkında değildi ama evdeki erkek ve kapıdaki kadın, bu papatyalar sayesinde tanışmışlar, aslında sadece birkaç dakika konuşmalarına rağmen, ev sahibi misafirini tekrar tekrar bekler olmuştu. İşin kötüsü kırk yaşındaki ev sahibi, onbeşlikken aşık olup, kızın da kendisine aşık olduğunu sandığı lisedeki abazo-platonik günlerine geri dönmüştü. Bir gece kapıya gelip de “Çiçekleriniz çok güzel, çok bakımlı. Bir kök almam mümkün mü acaba? Yanlış anlamayın, mahalleli laf etmesin diye bu saatte geldim” diyen bir kadın hakikaten çiçekler için gelmiş olabilir miydi? Bu kadar mı güzeldi çiçekler? Ama o gece hakikaten kadına bir kök çiçek verilmiş ve karşılıklı isimler bile öğrenilmeden veda edilmişti. Acaba nokta mı koyulacaktı hikayenin burasına, yoksa bir virgülün ardından ikinci kez mi çalacaktı zil? |
|
|
Mahallenin en iyi papatyaları kendi balkonundaydı. Beyazları en beyaz, sarıları en sarı, yeşillikleri en yeşildi. Belki bir kilometre öteden görünüyorlar, yoldan geçenlerin, özellikle kiralık ev aradıkları için kafaları havada yürüyen çiftlerin hemen dikkatini çekiyorlardı. Rivayete göre sokakta bir adres sorulduğunda, tariflere konu oluyordu balkondaki çiçekler. Ev kadınları kendi çiçekleriyle tüm gün ilgilenseler bile haftada bir iki gün eve uğranıp iki dakikada sulanan bu bekar evinin çiçekleriyle boy ölçüşemiyorlardı. Gece kapısı çalınana kadar o da bunun farkında değildi ama evdeki erkek ve kapıdaki kadın, bu papatyalar sayesinde tanışmışlar, aslında sadece birkaç dakika konuşmalarına rağmen, ev sahibi misafirini tekrar tekrar bekler olmuştu. İşin kötüsü kırk yaşındaki ev sahibi, onbeşlikken aşık olup, kızın da kendisine aşık olduğunu sandığı lisedeki abazo-platonik günlerine geri dönmüştü. Bir gece kapıya gelip de “Çiçekleriniz çok güzel, çok bakımlı. Bir kök almam mümkün mü acaba? Yanlış anlamayın, mahalleli laf etmesin diye bu saatte geldim” diyen bir kadın hakikaten çiçekler için gelmiş olabilir miydi? Bu kadar mı güzeldi çiçekler? Ama o gece hakikaten kadına bir kök çiçek verilmiş ve karşılıklı isimler bile öğrenilmeden veda edilmişti. Acaba nokta mı koyulacaktı hikayenin burasına, yoksa bir virgülün ardından ikinci kez mi çalacaktı zil?
|
|