|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
Sevdalanalım
Orhan Bani
Şiir > Garip
Hadi, yine öyle bak seviyor gibi, yeniden yak yüreğimi
Kızarsın yüzüm, tutulsun dilim, bir garip olalım, sevdalanalım
Vakit çok mu geç, sevemezmiyiz, ağarmış saçlarımın suçu benimmi?
Varsın geçsin yıllar, ağarsın saçlarım, yine öyle bak, beraber yanalım
Pek bir şey söyleme, seviyorum deme, yıllar çok şey aldı, sözüm yok kendime
Ben yine suskunum, ben yine sensiz, bir nedeni yok, seviyorum nedensiz
Gönül had bilmiyor, yak ki yanalım, dö
[DEVAMI]
|
|
|
• İzEdebiyat > Öykü > Erotik |
1
|
|
|
|
Üstümde bir ağırlık hissettim, sanki üstümde birşeyler, ya da biri dolaşıyordu. Aniden korkuyla uyandım ve tuhaf tuhaf çevreme bakındım. Üstümde dolaşanın, bana sarılmış, uyuyan, sarışın genç bir kadın olduğunu hayretle gördüm.
ERDEN ERKİN |
|
2
|
|
3
|
|
|
|
Aslı masadan aşağı kaydı. Eteği daha da yukarı sıyrılırken düzeltmek için bir şey yapmadı. Engin dalgınca ve kontrolünü kaybetmenin eşiğinde tatlı tatlı, zevkle sallanarak izledi. O kalçaların sallana sallana gidişi, eteğinin neredeyse bacak arasına kadar edepsizce sıyrılmış hali kaldırabileceğinden çok fazlaydı. Aslı buradaydı, Engin de buradaydı. İki artı iki dört ederdi. Ateş ile barut yan yana geldiğinde olacakları bilmek için dahi olmaya gerek yoktu. |
|
4
|
|
|
|
Yatak odasının kapısı açıldı minik bir gıcırtıyla ve iki ateşli beden süzüldü yangın yerine... |
|
5
|
|
|
|
Engin'in sadece tatlı sert avuçlaması ve okşamaları bile Necla için yeterince sarsıcıydı ama meme ucuna kapanmış ve zevk dolu bir işkenceyi amansızca uygulayan o dudaklar ve dil varken herşey çok daha başka bir noktadaydı. Necla'nın nefesleri kesikleşmiş ve derinleşmişti, dudaklarına kontrol edemediği gülücükler gelip gidiyordu.
Engin önce biriyle sonra diğeriyle, iki memeyle de uzun uzun ilgilendi. Neclanın memeleri bu yakın ilgi sayesinde şimdi kızarmış ve dimdik olmuştu. Engin'in her ıslak dokunuşu Neclayı inletiyordu.
Engin kızın poposunu iki eliyle sımsıkı avuçlayıp tutkuyla sıktı. Bedenini bu bedene gömmek ister gibi sımsıkı kendine çekti ve o dehşetengiz küçük popoyu okşamaya, sıkmaya başladı. Elleri durmayan bir devamlılıkla sıkıyor, avuçluyor ve okşuyordu. Dudakları bir o memede bir diğerinde emip yalıyor, çekiştirip küçük öpücüklerle işkenceye devam ediyordu. |
|
6
|
|
|
|
Düşündüğünden fazladır bazen hayat.
Düşünrsün ve yaşarsın...
Hayata akar her zerren... |
|
7
|
|
8
|
|
|
|
üst kattan geliyor sancının sesleri, sevişiyoruz, gece... |
|
9
|
|
|
|
Koridor öğrenci sesleriyle her an daha çok dolmaya başlarken ve Yeşim korkuyla düğmelerini iliklemeye çalışırken Engin'in öpücükleri savuşturma çabalarına meydan okuyarak mücadele ediyordu..
"Ya dur diyorum Engin.." diye fısıltıyla bağırdı Yeşim.
"Neden?" diye sordu Engin yaramazca ve dudakları hala Yeşim'in teninde akarken.
"Zil çaldı Engin. Duymuyor musun?"
"Mola mı istiyorsun aşkım? Daha yeni başlamıştık.." diye çocukça surat yaptı Engin.
"Şebeklik yapma.." diye fısıltıyla ve gülümsemesini zor tutarak sinirli sinirli cevap verdi Yeşim. |
|
10
|
|
|
|
Masaya varınca Mahmut Nil'i sırtından ittirerek masasına dayadı. Nil belli belirsiz bir sesle inledi. Sonra da tek hamlede hoyratça Nil'in eteğini aşağı sıyırdı. Nil, kariyeri için bir fedakarlığa daha katlanmalıydı.
|
|
11
|
|
|
|
Erkekler... Onlar; içlerindeki acının bedelini öderler, acılarını bizim içimize boşalttıklarını düşünürler ama yanılırlar, yeni acılar, yeni yaralar açarız biz onların ruhlarında, bedenlerinde, işte bunu farketmezler, farkettiklerinde başka fahişe ararlar |
|
12
|
|
|
|
şişeyi boşaltmamıza rağmen kafalarımız hala yerinde sayılırdı, o zaman ikimiz de şarabın yalnız başına duyularımızı altüst edemeyeceğinin farkına vararak, öyle olmamız gerektiğini düşünüp sarhoş numarasına başladık. |
|
13
|
|
|
|
İlginç bir öykü. Yazarını ve kaynağını henüz öğrenemedim. Yardımcı olanlara müteşekkir kalırım. |
|
14
|
|
|
|
Hiç kimseden korkmazdı, kafası bozuk kadınlardan korktuğu kadar. Hiç kimseden kaçmazdı, hesap soran kadınlardan kaçtığı kadar. Adam kadını önce kullandığını, sonra salladığını, en sonunda da ondan kurtulduğunu düşünmüştü. Ne de olsa birkaç gün çalan telefon nihayet susmuş, herkes kendi yoluna gitmişti. En azından o öyle sanmıştı. Ta ki |
|
15
|
|
|
|
perspektifi ve hafızası yoktu. bir biraya sevişiyor ve sonra büyük bir aşk yaşamış gibi anlatıyordu. onu tanıdığımda son sınıftaydı. çok bilinen bir üniversitenin tercih edilen bir bölümünde. ve en son, üç yıldır dersinden kaldığı bir hocasının aletini emmiş, okulu bitirmişti. |
|
16
|
|
|
|
- bu sefer ne düşünüyorsun?
- ben amuda kalkayım, sen içime gir. |
|
17
|
|
|
|
-Jandarma düştü peşimize, topladılar tüm sermayeleri.
-Hadii ?
-Ne sandın? Beni de aldılar içeri, bıraktılar sonra. Bizim kızların çoğu içerde.
-Abla nerede?
-Abla, Allah seni inandırsın evden dışarı çıkamıyo götünün korkusuna. |
|
18
|
|
|
|
“Erkek milleti öyle karıyı çok sever. Karı, bir de parlak tüylü kısır düve gibiyse eğer, sırtında bir eşek yükü odun da olsa koşturarak eve gelir.” |
|
19
|
|
|
|
Kadın belki duymadı bu sevgi sözünü, belki de fazla masum olduğu için kabul etmedi. Ellerini şimdi erkeğin kasıklarına götürmüştü. Adam sevgilisinin gözlerindeki istekliliği görmüştü. Yaklaştı. Öpüştüler uzun uzun.. |
|
20
|
|
|
|
Elimize yüzümüze bulaştırdığımız garip bir anı. Cahilliğimizin de etkisi büyük sanırım. |
|
|
|