Oyun
(yeşim kırlı) 24 Ocak 2005 |
Yüzleşme |
| |
sorgularken sen hala hayatı ve kendini, o çoktan hazırlamıştır alnına “suçlu” damgasını vuracak mahkemeyi, oysa sen bilmezsin yargıç da şahitler de ta kendisi. |
|
Beş Element ve Beş Yapraklı Yonca
(yeşim kırlı) 27 Ocak 2005 |
Düşler |
| |
uzak şehirlerden birinin tavanı kükürt kokuyordu, sis kaplamıştı bir başka şehrin denizini,
şehirlerden biri kömür gözlü beyaz adamların işgalindeydi,
saçak altlarında aşıklar öpüşüyordu bir diğerinde
- sen gelmiştin…
|
|
Kapıyı Kapatma
(yeşim kırlı) 1 Şubat 2005 |
İtiraflar |
| |
gelme dediği yarının üzerinden yıllar geçti, sonunda her şeyi göze alıp, gittim ona...
mezarının üzerindeki otları yolarken dikenler takıldı elime, eve dönüp saatlerce ağladım...
|
|
Kadınım, Bana Yakışanı Yaptım! Kaçtım...
(yeşim kırlı) 5 Nisan 2005 |
İtiraflar |
| |
Gittiğim her şehrin gecesinin ırzına geçtim. Hüzne gebe artık sensiz adım attığım her şehrin gecesi… İkimizin dokunamadığı her coğrafyada tüm geceler zifir karası bebelerini doğuruyor yetim yalnızlığımın. Doğum sancılarında yankılanıyor senin adın, |
|
Ben Seni Sana Rağmen Sevdim
(yeşim kırlı) 8 Ağustos 2005 |
İtiraflar |
| |
En çok da arınmaya çalıştıkça çoğalan günahlarını, bana duyduğun o yapay kini, apansız hortlayan, saklamaya çalıştıkça eline yüzüne bulaşan o başıboş kederini sevdim. |
|
Lanet
(yeşim kırlı) 27 Eylül 2005 |
Yüzleşme |
| |
Dipsiz kuyularda kaybolduğum, yitik aşklarımın suyunda boğulduğum oldu, hayat öpücüğünü kendim koyduğum oldu dudaklarıma…
Arsız bir iştahla yediğim can simitlerimin susamları ağzımda duruyor bak hala…
|
|
|
Mühürlü dudağımın sana ait yanı…
Ölüler diriliyorsa şayet
O vakit yüzleşiriz biz de…
|
|