Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapısı değil bu kapı. / Nasılsan öyle gel. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Mahallenin arka sokaklarında biri… Sokağın en sonundaki evin tek kanadı açık penceresinde dışarıları seyreden gözler… Burası Anadolu’nun herhangi bir şehrinin herhangi bir mahallesi. Ve herhangi bir evi. Bir tanıdık görme edasıyla mıdır, içerinin verdiği hüznü dışarının enerjisinde eritmek için midir bilinmez, yorgun gözlerin arayış sebebi. Kimbilir hangi yaşanmışlıkların anıları vardır, hangi gerçekleşmesine ramak kalmışken bitivermiş ümitlerin özlemi bekleşmektedirler bu meskun dimağda şimdi. Ellerin birbirine kenetlenmesi, birbirinden ayrılamaması hangi zemheri soğuğun hediyesidir acaba? Yoksa yaşama olan sımsıkı bağlarını mı dillendirmiş, ağacın yeşilinin yanında. Sanki biraz da kızmış ağaca, pencereye eğilip evinin en mahrem yerlerine bakmaya çalıştığından. Belki de ona inat olsun diye dışarıları, öteleri izliyor gözleri. Bu mahallede ip atladığı, seksek oynadığı, koşuşturduğu, evlendiği, çocuklarını sokaktan çağırdığı ve yemekler sofrada baba yolu bekledikleri o anlar geçiyordur gözünün önünden şimdi. İşte şu köşeden -tam da şuradan- döner ve ceketi omzunda, sefer tası elinde ağır adımlarla yaklaşırdı eve merhamet abidesi, hayat yoldaşı. En çok da etli kuru fasulyeyi severdi ya. Nasıl da özlemişti. Belki de kokusunu duysun kuru fasulyenin de hemen geliversin diye açmştır bugün pencereyi. “Gelir mi ki?” diye sormadan da edemez yanıbaşından hiç ayrılmayan tek dostu, kediciği Sadık’a. “Bugün de bekliyorum. En sevdiği yemeği yaptım, saçımı onun istediği gibi taradım… Ağacın altındaki pencereye çıktım, her zamanki yerimde bekliyorum bak. Hı, ne dersin? Gelir mi ki bugün Sadık?” Cevap veremez ki ona Sadık. Verecek olsa bile veremez işte. Bulutlar susturur onu, rüzgar susturur, çocuklar susturur… Sadık susar yine mecbur. Şimdi gözler uzakta, uzaklar yakında, yakın ise ötelerdedir. O yüzden bakışları hep ufkadır. Beklenenin geleceği, hem de sevdiklerin gittiği yöne… Yaşar Çetinkaya 19.07.2011 (Alıntı yaptığınızda lütfen kaynak ve isim belirtiniz.)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Yaşar ÇETİNKAYA, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |