Bilgi sakalla ölçülmez. -Moliere |
|
||||||||||
|
Birincisi, beklentileriniz belirlidir. Yani ne istediğinizi bilirsiniz. İkincisi, beklentiler belli değildir. Bir şeyler istersiniz ama, ne istediğinizi bilmezsiniz. Genellikle ne istediğimizi, kesin çizgiler ile bilemeyiz. Karşımızda miyop gözlerin çizdiği bir hayal, suluboya resimdeki çizgiler vardır. Ne istediğimiz, ne kadar istediğimiz konusundaki belirsizlikler, yaşama karşı, arkadaşlarımıza karşı, kendimize karşı ne kadar dürüst davrandığımız gibi zor bir soruyla başbaşa bırakır bizi. Kendini çok kararlı ve/veya çok dürüst sanan kişiler dahi ciddi tartışmaları yaşar kendileriyle. Yalan söylemek bana göre değil. Ama, yalan söylemediğim yalanını nasıl söylerim. Şartlar insanı nelere zorlar, bilemezsiniz. Bizler kimyasal bir tepkimenin gelişmiş düzeneği, doğanın bir parçası, klasik bencil varlıklarız. Agop Kotoğyan Küçüklüğünde, kolunu prese kaptıran bir tıp profesörü. İstanbul Kocamustafapaşa'lı olduğunu öğreniyorum. Ben çocukken o gençliğini yaşıyor. Agop'un çocukluk fotoğrafı var. Çok sevimli. Zamanı görmek gibi bir dileğiniz var mı. 13 Şubat 2005 tarihli Hürriyet Pazar'ın 15. sayfasına bakınız. Oradaki öyküyü okuyalım. Cildiyeci Kolsuz Agop ile tanışalım. Yaşam, gazete sayfasındaki yarım sayfalık özet değildir. Saksıya diktiği ağacın büyümesinin, saksıdaki toprak, su ve diğer katılan öğeler ile ilgisi konsunda deney yapan 15-16,yy. da yaşayan bilim adamı ile olan akrabalık ilişkim konusunda çalışma yapacaktım. Böyle bir çalışmanın henüz yok. Olması gerek. Amaç kendime pay çıkarmak değil. Ne olduğumuz ve ne olmadığımız konusnda düşünce üretmek. Ferhan Şensoy Ferhan Şensoy'un eğlenceli birşeyler anlatmasını umuyorum. Bu hafta vizyona giren "Pardon" adlı, başrolünü Ferhan Şensoy'un oynadığı filmden söz ediliyor. 6 Mart 2005 tarihli Milliyet Gazetesi'nin Pazar eki. Filme konu olan olayın gerçek kahramanı, ilgisi olmadığı bir suçu itiraf eden yurttaş Nevzat Pak. 9 yıl hapis yattıktan sonra suçsuç olduğu anlaşıılıyor. Bu senaryo tanıdık geliyor. Mesleği benim yaptığım iş olan kişinin yadırgamaması gerek. "Suçları kabul edene kadar yediğim dayağı bir ben bilirim" diiyor, Nevzat Bey. Bir gün Yaşar ve arkadaşlarının da aynı süreçten geçtiği açığa çıkacak mı acaba. Benim bilmem yeterli değil. Başkalarının da bilmesi gerekiyor. Suçsuz yere cezaevinde yatan kişiye verilmek istenen tazminat miktarını da merak ediyor musunuz. Burası önemli değil. Adama suçu daha doğrusu suçları kabul ettirene kadar, işkence yapılıyor. Dayak sözcüğü daha medeni değil. Neyse. Asker olması falan da tanıdık geliyor. Sonrası iyilik sağlık. Kararı veren bağımsız mahkeme.... Suçsuzluk karine. Hem Anayasa'da yazılı, hem TCK'da, hem de uluslararası mevzuatta. Karine denilen şey hukuki bir terim. Bitti. Var mı bunun ötesi. Yine şiirde, hak, hukuk adalet gibi kavramların yalnızca birer sözcük oluduğunu öğretir zaman deniliyor. Böyle olduğunu görmek zor bir durum. Bizi izlemeye devam edin. Bir başka olay. Bir suç isnadı ile 6 ay tutuklu kalan adamcağız, malumunuz, suçunu itiraf eden takımından, hakim tarafından, itirafı dikkate alınmadan, tahliye ediliyor. 14 Haziran tarihli Hürriyet gazetesi olabilir.(2005) Olmaz böyle şey demeyin. Oluyor böyle şeyler, Ünlü işkenceci devletten maaş alıyor. Gidip Yaşar ve Cüneyt'e sorun. Sonra da İHM'ye "hangi insanların hakları" diye sorun. Özgürlük ve demokrasi meselesi. Eleştiri hakkınız her zaman var. Ancak sonuç alacağınız için eleştirdiğinizi sanmak hakkınız da var. Sizi Odabaş kardeşimizin şiirleri ile baş başa bırakıyorum. ÖZEL İDARENİN ÖZEL İHALESİ Müteahhit olmak ve çok para kazanmak, sanıldğı gibi zor değil. Ama kolay da değil. Siz torpilli torpilli ihale alır mısınız Özel İdare'den. Haber Ekspresgazetesinin 18 Temmuz 2005 tarihli örneğini bulup, devletin taşının nasıl devlete satıldığını okuyun. Ben de size haberde geçmeyen ayrıntılar üzerine Bayındır Güzellemesi okuyayım..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Odabaş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |