..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Herşeye imgelem karar verir. -Pascal
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Toplum > Ahmet Odabaş




6 Şubat 2011
Kan Grubu Sorunu  
Ahmet Odabaş
İnsan bencilliğinin bir boyutu tartışılmaktadır.


:BBCC:

     Bugün için dünyada 6-7 milyar kadar insan yaşadığı söyleniyor. Bu insanların birkaç renge bürünmüş oldukları, beyaz, sarı, kırmızı ve mor veya başka renklerin olduğu kabul edilmektedir. Bu durum bazı bencil ve zeka özürlü, kısmen de saygısız tiplerde, benim rengim daha güzel gibi aslında ne anlama geldiği bilinmeden söylenmiş görüntülere neden olmaktadır.

     Bilinen kan gruplarını ben anlatsam komik olur. Yalnız, A,B,AB ve O gibi grupların varlığını duymuştum. Genel alıcı, genel verici gibi daha çok tıbbı ilgilendiren konulara girmem olası değil. Peki siz bu kan gruplarının belli renkleri temsil ettiği gibi bir görüş duydunuz mu. Ben duymadım. Duyanlar lütfen not alsın, sınavda çıkabilir.Sanırım kan grupları hiçbir rengin tekelinde değil.

     Lütfen ilkokul, ortaokul ya da lise bilgilerinizi, üniversiteye gidenler de burada edindikleri bilgileri biraz toplayıp, kafalarında bir canlı hücresi tasarlasınlar. Bir adet bitki hücresi ve bir adet de hayvan hücresini yan yana koysunlar. Bu hayvan hücresi hangi hayvana ait. İnsanlara ait özelliği olan bir hücre var mı. Yoksa yüzeysel olarak bu ayrımın yapılamayacağı, insan hücresinin de herhangi bir hayvan hücresi olduğu sonucu mu ortaya çıkacak.

     İnsani bilgilerin hücrelerin derinliklerinde, kromozom ve genlerde saklı olduğunu mu duyduk yoksa. Elimizdeki hayvan hücresi insani bir görüntüyü içermemekte mi. Biraz öyle gibi.

     Bu gen kardeşiniz, işin sırrının genlerde saklı olduğu gibi, kendi boyunu ve boyutunu aşan tahminlerde bulunuyor. Peki, bir hayvan hücresi bulduk, bunun bir insana ait olduğunu haricen öğrendik. Hemen araya biraz hukuk şıkıştırıyoruz. Anlayan ve fark edenlere önemle duyrulur. Bu insan hücresi hangi renk insana ya da hangi kan grubundaki insana ait. Bunu bilmek için Medyum Memiş Beyfendiye başvurmak mı gerekiyor.

     Aslında insan insan. Bunun başka açıklaması var mı. Afrika’dan ya da Çin’den aldığınız bir insan kalbi, karaciğeri ya da böbreği ve sair organları Avrupa, Amerika, ve Avustralya’daki insana uymaz mı.

     Peki bu bölgeler arasında, kan nakli gerçekleşmez mi. Koyu renkli, zenci bir gen kardeşimiz, açık renkli, sarışın bir Avrupalı, bir Amerika’lı ile aşk yapsa, çocukları olmaz mı. Neden olmasın. Beyaz üstüne, dikine siyah ya da kareli çocuklar beklemiyoruz elbette. Sonuçta bir insan meydana gelecek.

     Peki, sarı ırktan biri ile, beyaz ırktan birinin çocukları olup, bunlar da sair ırkların (varsa böyle bir şey) birleşmesi ile oluşan çocuklar aşk yaparlar, sevişirler ve/veya evlenirler, ya da evlilik dışı beraberlik sonucu bir çocuk yaparlarsa, bu çocuğun hücre yapısında bir değişiklik olacak mıdır.

     İnsanlığın Adem ve Havva’dan yani ortak bir geçmişken geldiğine, ibadet yaparken veya dini kitapları okurken inanan sevgili gen kardeşlerimiz, dünyayı kullanmaya, bölüşmeye sıra gelince birden bire bu inceliği unutuverirler.

     Dünya üzerinde, bu güne kadar yüzlerce devlet kurulmuş, binlerce savaş yapılmış, milyonlarca insan, bu savaşlar sonucu ölmüştür.

     Peki, bölüşülemeyen ne. Aynı oyuncak için kavga eden iki kardeşten, kardeşlerden ne kadar fark var. Bir ülkenin refahı ürettiği ve sattığı silahlarla orantılı. Silahlar pasta, ekmek vs. üretiminde kullanılan şeyler değil. İnsan öldürmek için kullanılıyor.

     Övünülen üstün teknolojiler, gelişmiş silahlar, hep ne kadar insanı, ne şekilde öldürdüğü ile bir değer ifade ediyor. Ortak bir insanlık, ortak bir doğa, canlılık, dünyalılık veya uzaylılık adına neden birşeyler düşünülmüyor. Hasta ruhlar savaş çıkartıp silah satmazsa rahat edemiyor mu. Biraz öyle. Sahip olduğumuz fizik gücü, beyin gücünü, ortak amaç için, insani değerler (?) için daha güzel ve olumlu bir dünya için kullanmak din, ahlak ve felsefe kitaplarının sayfaları arasında gizleniyor gibi...

     Uyuyan bir güzel yada yakışıklı bir delikanlı bulundu. Bunların dinleri, dilleri, milliyetleri vs. konularında hiçbir bilgi yok. Uyandılar ve gülümseyerek çevreye bakıyorlar. Bu insanlar hangi soydan geliyor, hangi milleti veya milliyeti temsil ediyorlar.

     Bu insanları Türk olarak kabul ederseniz, bir kısım . zeka özürlü kişiler, bu insanlara Ermeni soykırımı gibi aslında kendilerinin de inanmadıkları bir suç yükleyecekler . Yok bu kişiler Ermeni olarak kabul edilirse, soykırıma uğramış insanlar olarak ilan edilecekler. Bu insanlar, Yahudi olsa, Alman olsa, İngiliz olsa... onlara bakış da aptalca bir değişiklik gösterecektir.

     Peki hangi bilim adamı, hangi teknoloji ile, bu insanların, dilleri, dinleri, ırkları, kan grupları ve sağlık durumları hakkında bilgi edinecektir.

     Bu insanları yapay coğrafi sınırlar ile hangi sınıra koyacaksınız. Hiçbir yere...

     



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum kümesinde bulunan diğer yazıları...
Rastlantı ve Uygarlık
Eğitim, Hukuk Eğitimi, Ölçme ve Değerlendirme
Ulusal Arpalıklar ve Üretim
Edirne'den Hakkari'ye
Yunanistana Tank Satma Savaşı

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Masum Bir Gen'in İtirafları
Köy Enstitüleri Neden Kapandı
Trabzon - İzmir
Kendinle İlgilenme Sanatı
Kitaplar Üstüne
Beklentiler ve Sonuç (Pardon)
Mac Carty'nin Anıları
Annem ve Babam Nerden Geldi
Kendine Ayrılan Zaman

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sorma İsterse [Şiir]
Kukla [Şiir]
Odabaş Tüm Şiirler [Şiir]
1001 Gece Masalları [Şiir]
Kuklacı Amca [Şiir]
Buluşalım [Şiir]
Çay Koy Ortak [Şiir]
Çay Koy Ortak [Şiir]
Geliyorum Ortak [Şiir]
Zamanın Yaptıkları [Şiir]


Ahmet Odabaş kimdir?

1963 Çarşamba/Samsun doğumluyum. Serbest avukat olarak çalışıyorum. (İzmir'de)

Etkilendiği Yazarlar:
Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal, Hayyam, O Veli, Aziz Nesin,


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ahmet Odabaş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.