Doğallık sahip olunan değil, kazanılması gereken bir erdemdir.
-Cervantes |
|
||||||||||
|
Bana her gelişinde kafamı koparan Perseus’a benziyordu.Elindeki kılıcı kaldırıp, kalkanını yüzüme doğru çevirip son hamlesini yapıyordu. Kılıç kalkan ve miğferin içinde onu tanrılara benzetiyordum.Daha çok âşık oluyordum. Tanrıların lanetine uğramış Medusa gibi hissediyordum kendimi. Gorgonların, ölülerin içinde sevgilimi taşa çevirebilen korkunç bir kadına dönüşüyordum . Tutku ve işkence sevgilim ile benim aramda vazgeçilmez bir hal almıştı. Her karşılaşmamız yolculuk gibiydi.Ben yılan saçlı Medusa, sevgilim ise kanatlı sandala dönüşüyordu. Her defasında aşkımı taşa çeviriyordum. Arkamı bakmadan gidiyordum.Çoğu kez yolun yarısından geri dönüp onu öperek uyandırıyordum. Sevgilim elindeki kılıcıyla saçlarımdaki yılanları biçiyordu. Beni kendinden uzaklaştırıyordu. Uzaklaştığım an yüzüne saçlarımı doluyordu. Yılanlarımı kalbine sokup beni yeniden diriltiyordu. ‘Simone.’’ Başımı çevirdim.Odanın ortasında sevgilim duruyordu. ‘’Hani gelmeyecektin oldukça isteksiz davranmadın mı ?...’ ‘’Ooh Simone her gün kafanda senaryolar yazıyorsun ve hangisine yetişeceğimi bilemiyorum…’’ Sevgilimin bu sözü beni iyice delirtti. Sesimi yükselttim. ‘’Ben hayal dünyasında yaşıyorum senin ayakların yere basıyor öyle mi ?’’ ‘’Seninle ne yapacağımı bilmiyorum. Beni sürekli şekillendiriyorsun. Artık bu oyuna bir son verme zamanı geldi. Buradan ayrılıyorum. Ayrılmadan önce istediğin bilgileri topladım. İşte bak salonun ortasındaki çantanın içinde. Her zaman beni sorumsuzlukla suçladın. Sana karşı sorumluluğumu yerine getirdim. Haydi git ve lanet olası çantayı aç geçmişini öğren. Yıllarca hep mutsuz oldun. Mutsuzluğunu bana yansıttın. Çekilmez bir kadına dönüştün...’’ Sevgilimin yüzüne baktım. Beni terk etme duygusu hoşuma gitmişti. ’Emir kipine gerek yok. Bakmasam çantaya ne olacak…’’ Bu sefer sevgilim sesini yükseltti. Çantayı alıp odanın ortasına savurdu. Çantanın içindeki evraklar yüzüme doğru uçuşmaya başladı. ‘’Mario ne yapıyorsun ya evraklar yırtılırsa …’’ ‘ Hani merak etmiyordun öyle umarsız cevaplar…’’ Birden sevgilimin üzerine yürüdüm.Alt dudağını dişlerimin arasına alıp ısırdım. Ellerini saçıma dolayıp başımı arkaya devirdi. Dudağım kanamıştı. Kapıyı vurup çıktı. Odanın ortasına yayılan kağıt parçalarını rastgele çekip okumaya başladım. Adı İlano Doğum 1985, Çekoslavakya Anne adı Polivka Baba adı Alajenduro Evlatlık verildiği aile Jordan ailesi Çok sıkılmıştım. Bu bilgileri okumamam lazımdı. Sevgilime hak veriyor olma düşüncesi beni yeniden evrakları okumaya yöneltmişti. Ne hazin bir öykü Çekoslovakya’dan İtalya’ya uzanan bir hayat hikâyesi. ‘ Sakin ol dedim ‘’kendime ‘’ bak sinirlenince kaşını kaldırıyorsun…’’ Bavulumu hazırladım. Havaalanına doğru yol aldım. Uçak Prag’a varmıştı. Elimdeki adresi taksinin yanındaki adama uzattım… ‘‘Lütfen beni götürür müsünüz .’’? ‘Buyur bayan ‘’ dedi adam. Yol boyu hiç konuşmadım. Gerçek ailemi görecektim. Onlar beni görünce sevinecek miydiler.? Prag’ın arka banliyölerinde taksi durdu. ‘’İşte bayan, onsekiz numaralı adrese geldik .’’ Çok heyecanlandım. Uzun süre sokağın ortasında bekledim. Çantamdan annemin resmini çıkarıp eve doğru ilerledim. Nefesimi içime çekip bıraktım. Elimi kaldırdım. Tak tak tak. Bekledim. Kapıyı açan yoktu… Tak tak tak tak… Kapının aralık olduğunu fark ettim. Hafifçe iteleyip içeriye girdim. Etrafa bakındım. Kanepenin üzerinde yüzüstü yatan kadını gördüm. ‘’Bayan özür dilerim, uyuyor musunuz kapıyı çaldım ama duymadınız…’’ Bir inilti sesi duydum. Boğazdan gelen derin hırıltı sesiydi bu. Kadının yüzünü kendime doğru çevirdim ne kadar benziyordu bana. İri lacivert gözleri vardı. Kısık bir sesle . ‘’Ben Simona .’’ dedim. Yaşlı kadın gözlerini bana çevirdi. Elini kaldırıp yanaklarıma dokundu. Başı aniden yana düştü. ‘’Bayan, bayan neyiniz var ...’’ Örtüyü kaldırdım. Karnına saplanan bir bıçak vardı. Ellerime kan bulaşmıştı. ‘’Aman Tanrım, bu nedir böyle.’’ Avludan gürültüler geliyordu. Ne yapacağımı bilemedim. Geriye taksiden indiğim yere doğru gittim. ‘’Geldik bayan …’’ Taksinin kapısını yavaşça açtım. Parayı uzattım. Onsekiz numaralı eve doğru yol almaya başladım. Tak, tak, tak. Kimse ses vermedi. Kapı aralıktı. Ayağım ile kapıyı iteleyip avluya girdim.Avlu boştu. Sadece bir masa, masanın üstünde bardaklar, bir kaç fotoğraf ve renkli kesilmiş bez parçaları vardı. ‘’Kimse yok mu ?’’ diye yeniden seslendim. Bir süre avluda bakındım. Evin iç kapısına yöneldim. Kapı açıktı.Odaya girdim.Bir inilti duydum. Odada divanın üzerinde bir kadın yatıyordu arkası dönüktü .’ Bayan ’ diye seslendim. ’’Özür dilerim uzun süre avluda bekledim. Kimse ses vermeyince içeriye girdim .’’ Kadın inliyordu. Ters giden bir şeyler olduğunu hissettim. Kadını kucağıma aldım. Yüzünü kendime doğru çevirdim. Ne kadar benziyordu bana .’’Ben Simona ’’ dedim. ’Yani İlano diğer adım İlano...’’ Kadın gözlerini açtı uzun uzun baktı bana. ‘’Kızım İlano.. .’’ Bir an yüzümün kireç gibi olduğunu hissettim. İlano demişti. Sıkı sıkı sarıldım.. ‘’Anne ‘’diyebildim sadece, ellerim kan içindeydi. Annem ölmüştü.Elimde bıçakla ayağa kalktım. Avludan gürültüler geliyordu. Çok fazla gürültüler. Yeniden geriye dönmek istedim. Taksinin ilk durduğu yere. ‘’ Geldik bayan onsekiz numaraları adres burası ,parayı uzattım. Yavaşça kapıya yöneldim. Tak, tak, tak…Tok bir sesle irkildim. ‘‘Olmuyor. Olmuyor Simone aklın nerede, bir sahneyi üç kere çekiyoruz. Her defasında kendi kafana göre davranıyorsun. Senaryo dışına çıkıyorsun. Simone şu lanet olası kameranın merceğine bakacaksın. Burada film çekiyoruz. Sen bu role kendini vermiyorsun. Mercek dedim merceğe bakacaksın. Taksi beni kapının önünde bıraktı. Elimdeki resme baktım. Tak tak tak.. Kapıyı aralayıp eve girdim. Kimseler yoktu. Canım sıkıldı. Yağmur yağmaya başlamıştı. Üzerime bir şeyler alıp balkona çıktım. Göktaşları ve altın yağmurun altında durup merceğe baktım. Geniş ekran sinemaskop bir filmin orta yerinde sevgilim atın üzerinde bana doğru koşuyordu…. Aysu
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © lacivertiğnedenlik, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |