Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür -Atatürk |
|
||||||||||
|
‘’Ey göklerin babası yalvarıyorum sana, bu benim korkunç gerçeğimdir. Geçmişte yakamı bırakmayan ölümcül gerçekler. Günlük ekmeği ve sevdiklerimi bana bağışla, kötülerin hışmından ve cehennem azabından koru bizi, amen …’’ Gözyaşları yanaklarından süzüldü. Anlaşılmaz bir tedirginlik içini kapladı. Duayı bıraktı. Kilisenin kapısını açarak Saint Pierre meydanındaki giriş yoluna baktı. Yağmur alabildiğine yağıyordu. Tuhaflıklar zincirini birbirine ekliyordu sanki. Yeniden kiliseye girip dua etmeye başladı. Carlotta perdeyi aralayarak kiliseye baktı. Belirsiz bir karaltının eve doğru yaklaştığını gördü. Şemsiyesi yoktu ve adımları hızlıydı. Perdeyi kapatıp odasından ayrıldı. Merdivenleri ikişer atlayarak askılıktaki şemsiyeyi alıp dışarıya çıktı. Yirmi adım attıktan sonra durdu ve yağmurun ahengiyle dans eder gibi konuştu. ‘’ Ne güzel yağıyor. Babam yine şemsiyesini unutmuş. Bunu bilerek mi yapıyor. Hasta olacak sonunda, her defasında sıkı giyinmesini söylüyorum ama beni dinlemiyor. Anlamıyorum neden bunu yapıyor…’’’ ‘’ Evet, güzel yağıyor’’ dedi bir ses. Carlotta şemsiyeyi kaldırıp sesin geldiği yana baktı. Yağmurun altında keskin bir çift göz ile karşılaştı. Yabancı birine benziyordu. Onu daha önce hiç görmemişti. Heyecanlandı. Adam eliyle kendisine selam verip yoluna devam etti. Carlotta adamın arkasından baktı. Yağmur yabancının peşine takılmıştı. Nedense kalbi de o yöne doğru aktı. Peder duaya son verdi. Kiliseden çıktı. Yağmurun altında eve doğru yol almaya başladı. Kızının geldiğini gördü. Bağırmaya başladı. ‘’Lütfen Carlotta hemen geri dön, sana dışarıya çıkmanı kim söyledi’’ ‘’Neyin var baba sinirli görünüyorsun. Islanıp hasta olacaksın.’’ Birkaç dakika sonra her ikisi de evin bahçe kapısından içeriye girdiler. Peder Aleron kapıyı kilitlemeden önce yeniden yola baktı. Carlotta babasının bu tedirgin davranışlarından hiç hoşlanmadı. Merak etti. ‘’ Eminim bu havada kimse kiliseye gelmedi ve sen bu duruma çok alınganlık gösterdin…’’ ‘’Hayır.’’ dedi Peder. Sustu. Ev sessizliğe bürünmüştü. Carlotta kütüphaneden bir kitap alarak koltuğa oturdu. Bir kaç sayfa okuduktan sonra kitabı dizlerinin üzerine bıraktı. Babasını izlemeye başladı. Pederin ani ruh tutulmaları Carlotta için anlaşılmaz bir işkenceydi. Her defasında babasıyla konuşmak istediyse de ret edildi ve evin içi çekilmez hale geldi. Babasının bu suskun halini yıllarca bakışlarıyla izlemek zorunda kaldı. Arada kaçıp gitmek istediyse de annesinin ölümü gitmesine engel oldu. Peder gözlerini şömineye çevirdi. Uzaklara dalmış gibiydi. İçindeki korkuyu bastırmak istedi. Ateşin içindeki gölgeler boğazına yapışıyordu. Soluk alışı yavaşladı. Geçmişle yeniden yüzleşti. İşkence ile öldürdüğü aileyi, çocukları hatırladı. Öldürdüğü ailenin evini yakıp kaçmıştı. Kaçarken arkasından bağıran sesin yankısı kulaklarındaydı hala’ ’Bir gün seni bulup en sevdiğini alacağım.’’Eliyle göğsünü yokladı. Büyük bir sancı göğsünün orta yerine saplanmıştı. Kızına bir şeyler söylemeye çalıştı ama bundan vazgeçti.Yere yığıldı. Carlotta dehşet içindeydi. Koltuktan fırladı. Babasını yerden kaldırmaya çalıştı. Kafası karmakarışıktı. Ne yapacağını bilemedi. Aklına ilk gelen neyse öyle davrandı. ‘’ Allah aşkına konuş benimle baba, ben hemen Doktor Rizolini’yi çağırmaya gidiyorum.’’ Carlotta dolaptan aldığı şilteyi babasının üstüne örterek evden çıkmak istedi. Peder bütün gücünü toplayarak kızının eline yapıştı. ‘’ Carlotta dinle, doktor istemiyorum. Bu evi terk etmeni ve alabildiğine uzaklara gitmeni istiyorum. Lütfen yabancı biriyle sakın konuşma.İtalya’ya teyzenin yanına gitmelisin…’’ ‘’ Neden bunu söylüyorsun bana …’’ Pederin soluk alması iyice yavaşlamıştı. ‘’Bu benim geçmişimle ilgili, Tanrıya iyi biri olmam için defalarca dua ettim. E-ediyor-um. Affet beni Carlotta ,i-iyi biri olmaya ça-çalıştım. Afet be…’’ Peder Aleron hiç bir zaman konuşamayacaktı. *** Genç kadın döner kapıyı eliyle iteleyip otelin lobisine girdi. Resepsiyona yöneldi. Kayıt ve kabul işlerini yaptırmak için resepsiyonist kendisini karşıladı. Kimliğini rica etti. Kimliğini çıkarıp kırmızı mermerin üzerine bıraktı. Resepsiyonist işlemleri yaparak doldurduğu formu genç kadına uzattı. ‘’Lütfen imzaladığınız zaman işleminiz bitecek, gerekli görevli sizi odanıza yönlendirecektir.’’ ‘’ Teşekkür ederim buna gerek yok. Ben kendim bulurum odayı.’’ Resepsiyonist manyetik oda kartını uzatarak ‘’ iyi eğlenceler Bayan Carlotta ’’dedi. Carlotta asansöre yöneldi. Dördüncü kata çıkmak için düğmeye bastı. Sırtı aynaya dönüktü. Asansör üst kata çıkınca durdu. Koridorda adımlayarak oda numarasını buldu. Elindeki manyetik kartla oda kapısını açıp içeriye girdi. Bir süre yatağın ucunda oturdu. Pencereyi araladı. Dalga ve sahildeki eğlence sesleri odasına yayıldı. Pencereyi kapattı. Uyumuştu. Yağmur alabildiğine yağıyordu. Keskin bakışlı adam kendisine selam verdi.O Yağmur ile uzun süre yaşadı ve yağmur bir gün aniden ortadan kayboldu … Carlotta uyanınca banyoya yöneldi. Üzerinde olanları sıyırıp yere bıraktı. Suyu açarak ellerini başının arkasına koydu. Dakikalarca öyle kaldı. Su buz gibi üzerine dökülüyordu. Bir süre sonra musluğu kapattı. Duşakabin aralığından süzülüp aynanın karşısına geçti. Banyo havlusuyla saçlarını kurulamak istediyse de bundan vazgeçti. Gidip el çantasını aldı. Makyaj takımını çıkarıp dudaklarını kırmızı ruj ile bir güzel boyadı. Gözlerini siyah kalem çekti. Kirpiklerine rimel sürüp yeniden odaya yöneldi. Küçük bavulun fermuarını hızlı yana çekerek beyaz elbiseyi çıkarıp giyindi. Gece ilerlemişti, sahildeki eğlenceler son sürat devam etti. İnsanlar müzik eşliğinde dans edip çığlıklar attılar. Animatörler son gösterilerini yapmak için sahildeki kumların üstüne büyük odunları yerleştirip benzin döktüler. Carlotta otelin asansörünü kullanmadan merdivenlerden aşağıya indi. Otelin yan tarafındaki ağaçlarla donatılmış yoldan sahile doğru yürümeye başladı. Müzik ve dalgaların sesi iyice duyuluyordu. Otelin ağaçlı ve küçük taşlarla kaplanmış yolunu arkada bıraktı. Ayaklarındaki sandaletleri çıkarıp kumların üstüne bastı. Keskin bakışlı animatör, üst kısmı çıplak biçimde elindeki maşale ile kumların üzerinde yığılı odunların etrafında dönmeye başladı. Bir başka animatör müziğin sesini sonuna kadar açtı.Çığlık atan insanlar bir anda sessizliğe büründü. Sadece hırçın dalgaların sesi duyuldu. Deniz alabildiğine köpürdü. Animatör arenada boğayı öldüren matador gibi vücudunu arkaya doğru gererek elindeki maşale ile odunları tutuşturdu ve yükselen alevlerin arasından denizin derinliğinde kaybolan kadına baktı. lacivertiğnedenlik
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © lacivertiğnedenlik, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |