Adam ter icinde uyandi, eline vucuduna bakiyor, yuzune dokunuyor, gercekten hasta olup olmadigini anlamaya calisiyordu. Gordugu bir kabustu; once gogsunun sol tarafinda; hizla kostugu ya da iste sevdigi kizi gordugu zamanlarda, hani disari cikacakmiscasina, kalbinin o gurultulu atisini hissettigi yerde baslamisti bu hastalik, alacali renkte garip bir leke. Bir sure onemsememisti bunu, doktora gittigindeyse gec kalmis oldugunu soyledi doktor. Hastalik birkac sene icerisinde tum bedenini kaplamisti. Doktor; 'son gunleriniz derken' kan ter icinde uyandi adam, kalkip aynaya bakti, derin bir nefes verdi, ruyasindaki gibi gorunmuyordu; tipki dun geceki yemek sonrasi uzerini degistirmeye usenip yattigi gibiydi, hastaliksizdi hatta oldukca yakisikli gorunuyordu. Dunku yemek onun icin onemliydi; yillardir suregidip gidemeyen, baslamaktan korkup bitirmeye razi olamadigi 'gercek'leydi o gece. Birbirleriyle birbirlerini konustular durmadan, herkes gibi degillerdi, gerci herkes birbirinden baskaydi ama, biz 'emegiz' diyordu her firsatta kadin, 'degisim'iz biz diyordu, israrla yokedilmeye calisilip yine de varolan... Yavas yavas dun gece neler oldugunu animsamaya basladi, nasil bitmisti o gece? Yeniden beraberiz demisler miydi yoksa yine uzaktan degisimlerine devam mi edecekelerdi, ta ki degisimin gerekliligi ortadan kalkincaya dek? Yine emek verip izleyecekler miydi ortaya cikan seyi? Son hale geldiginde yeniden biraraya gelip, " Senelerimizin, emegimizin urunu bu, tamam mi devam mi?" mi diyeceklerdi. Adam kendi aklindan gecenlere guldu. Tamam mi devam mi da neyin nesiydi. Dun gece cok icmis olmaliydi ki basi catlayacak gibiydi suan. Bir yandan gordugu ruyanin etkisinden cikmaya calisiyor diger yandan soyleniyordu lanet olasi ickiyi bu kadar kacirmasaydim diye. Adam, aksamdan kalmisligini ve gordugu kabusun onda uyandirdigi korkuyu uzerinden atmak istiyordu bir an once, banyoya girip suyu acti. Aksamki yemek icin ozenle sectigi kravatin dugumunu bozmamaya calisarak basladi soyunmaya, bir turlu ogrenememisti cunku kibar, kucuk bir dugumle su kravati baglamayi. Coraplari hala ayagindaydi, ne cok icmisse. Banyoya girip suyun sicakligini kontrol etti, uzerini cikarmaya devam ediyordu ki birden, sol gogsunun uzerinde ruyasinda gordugu o alacali lekeyi gordu. Hizla carpmaya basladi kalbi, ve evet tam olarak ayni yerdeydi. Hicbir anlam veremiyordu. O leke de neyin nesiydi, yoksa adam gercekten hasta miydi. Bu kez gec kalmayacakti, banyosunu yapti ve ilk isi doktora gitmek oldu, muayene sirasi geldi, sikayetini anlatip muayenesini olduktan sonra doktorun agzindan cikacaklaarin telasinda, pur dikkat kesildi, soluksuz dinliyordu, gec kaldiniz ya da tedavisi yok bu hastaligin demesinden korkuyordu ki, ilginc bir sekilde doktor orada bir leke bulunmadigini soyledi. Saskindi ama guven de duyuyordu doktora, kabul etti tavsiyesini. Deli degildi, bundan cok emindi; basariliydi, isleri yolunda gidiyor, hayattan keyif aliyordu, ne cok ne az yiyordu, oz bakimi da yerindeydi. Garipten sesler duymuyor, degisik yollarla ona mesajlar verildigini dusunmuyordu. Evet, psikiyatriden anliyordu, cunku cok okuyordu. İsten izin almisken psikiyatriyi de aradan cikarayim deyip, poliklinikte yerini aldı. Sirasi geldiginde girdi, bir saat boyunca anlatti basindan gecenleri, dun geceki yemegi, gordugu ruyayi ve gogsunun uzerindeki o alacali rengi. Doktor tebessum etti, ama sicak bir tebessumle 'korku' dedi. Sevmekten korkuyorsun sen. Kaciyorsun. Hastalik saniyorsun onu.
Ne düşüneceğini şaşırdı adam, şimdi göğsündeki o alacalı renk de kaybomuştu, haklıydı belki doktor ama düşünmek istemiyordu şuan bunu. Hasta değildi, ölmeyecekti, mutluydu. (: