Bir takım şeyler görürsünüz ve "Niye?" diye sorarsınız. Ben ise bir takım şeyler düşlerim ve "Niye olmasın?" diye sorarım. -George Bernard Shaw |
|
||||||||||
|
Günüme güneş doğdu, günüme Ay doğdu. Solumda güneş, sağımda Ay. Aydınlıklara çıktı karanlığım, dilime dolandı ertelenmiş yalnızlığım. Ayaklarım Akdamar’ın üstünde, gözlerime değiyor eşsizliğin uçurumu. Günüme geliyor özlemim, günüme aşk doğuyor sonra. Yalnızlığım, kilisenin kuyusunda yanıyor kızıl bir aleve teslim. Yalnızlığım Akdamar’ın asil taşları altına gömülüyor. Özlemim, asi ve hırçın savuruyor kendini. Ve Tanrım heybetiyle çıkageliyor kıyıdan, Güneşin kızgın ışınları ve Ay’ın sevecen serinliği öpüyor hayatın içinde sıkışan şaşkın yüzünü. Ağır ve sakin çıkıyor patikalı yollarını adanın, yürüdükçe büyüyor heybeti. Yürüdükçe tutuluyor dilim… Gelip önümde duruyor Tanrım… Bütün dinlerim, bütün dillerim kanıyor heyecandan. Ayaklarına kapanmak istiyorum, izin vermiyor. Eğildiğim yerden alıyor yüzümü, eli yüzümde Tanrımın. Tutup alnımdan öpüyor benliğimi. Bir titreme alıyor ruhumu, öyle bir titreme ki bütün acılarım dökülüyor ceplerimden. Savunmasız ve âşık kalıyorum karşısında, aşka küs dilim dolanıyor Tanrımın güzelliğine. Bir solukta kavrıyor ellerimi, adanın koyuna götürüyor beni. Güneş ve Ay dans ediyor yerlerinde. Eli elimde Tanrımın. Güneş yüzüme doğuyor defalarca, zaman durdu. Zamanı durdurdu yüzümde, ölümü kalmıyor anların. Bütün güzellikler yüreğime doluyor nefesiyle… Yıldızlar süslüyor başımızı. Yıldızlar cennetten şarap taşıyor üzerimize. Gözü gözümde Tanrımın, bütün cesareti topluyor yüreğimde. Asırların yalnızlığını üzerimden alıp atıyor denize, çırılçıplak kalıyor ruhum. Dirençsiz kalmak neymiş öğreniyorum. Eli yüzümde Tanrımın, geldiğinde verdiği selamla dudakları alnımda. Yüreğim sökülüyor yerinden, ellerim ateş parçası altı asrın hasretinden. Dokunsam Tanrıma küle dönecek, arkama saklıyorum ellerimi. Dokunsam Tanrıma beni asırlardır bekletmesinden utanacak. Ben bile küle dönerim dokunsam. Kelimelerimi toplayıp konuşmayı başlatmaya yetmiyor soluğum, kuru kuru yutkunuyorum. Tanrım diyebiliyorum sadece, yineleyerek Tanrım kelimesi dökülüyor dudaklarımdan. Eğilmeye yelteniyorum, yüzümden yakalıyor beni. Ellerini sürüyor dudaklarıma konuşma gücü buluyorum. “Neden şimdi” Konuşsun istiyorum sonsuzluğa, aşk dökülüyor konuştukça sesinden. Bilmediğim şiirler veriyor dudakları, zihnim uyanıyor yerinden. Adayı cennete taşıyor rüzgar, saçlarım Havva’nın elmasını çalmışım gibi ürkek ve fevri. Secdeye varmayı arzuluyorum önünde Tanrımın. Hissedip üzerime yürüyor, soluğu ciğerlerime doluyor, soluğu düşlerimi diri tutuyor… Beni daha nereye götürür bu sarhoşluk hissi. “Bütün dinlerim, bütün ilahlarım. Uyanın depremler oluyor içimde ve Tanrımı buldum işte. Yüzü gerçeğim, elleri zümrüdüm önümde duruyor... Uyanın Tanrımın soluğunda tüketiyorum sizleri...” “Gitmeliyim” diyor, “birazdan uyanacaklar ve inanmayacaklar sana. Gitmeliyim, başka bir asrın baharında bekle beni” “Ey elleri zümrüdüm, Son Cemre de gel” demeye yetiyor gücüm. “son Cemre de” …
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Dilara Yiğit, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |