Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim. -Cervantes |
|
||||||||||
|
“Simülasyon bir direniş karşısında çöken iktidarı gördüm.”* Aşağıda okuyacağınız yazı tamamen bu sözün bana düşündürdükleriyle kaleme alındı. Evet, her şey ağaçların sökülüp güzelim Gezi Parkı’nın; ruhsuz, betondan yapılmış bir AVM’ye dönüşmesini engellemek için başladı. Farklı dünya görüşünden yüzlerce genç insan peşlerine yaşça büyükleri ilk defa bu denli kısa sürede ve etkili bir biçimde takabilmeyi, kendi saf ve çevreci söylemlerine katabilmeyi başarmışlardı. En çok taraftarı olan İstanbullu futbol takımları Gezi Parkı’na birlikte sahip çıkmaya karar verip yüzyıllık ayrılıklarını bitirmiş, içlerinden biri fenomen olmuştu. Renk renk ve dünya algısı birbirinden çok farklı yüzlerce genç... Onlardan biriyle her karşılaştığımızda fazla okumadıklarından, bilgisayar bağımlısı ve bencil olduklarından hatta dünyada neler olup bittiği hakkında tek bir fikir sahibi olmadıklarından bahsedip bir şekilde dedikodularını bile yapmıştık defalarca. Çoğu zaman farkında olmadan ama olduğumuzda da üstüne basa basa “bunlardan bir halt olmaz” diyerek “öteki”leştirdiğimiz bu gençlerin “y kuşağı” olduğunu bir gazetedeki makalede okuduk, geçmiş örneklerine referans vermek ister bir çabayla onlara “90 Gençliği” dedik. Dedik de onlar ne uluslararası tanımıyla 68 Kuşağı, ne de onlarından ardından sahnedeki yerlerini alan 78’liler gibiydi. Farklı dünya görüşüne sahiplerdi. Çoğunun siyasi bir ideolojisi yoktu. Ancak hepsi ekolojik dengenin bozulmasından tedirgin, hayvan hakları konusunda hassas, demokratik hak ve özgürlüklerin korunması konusunda ise tavizsizdi. Aralarında düşünsel farklılıklara rağmen hak ve özgürlük temelindeki beklentileri, vahşi kapitalizmin 21. yüzyıldaki uygulanma biçimi Neo-Liberal sistemin gayri insani gerçekliği olan modern köleler yaratılmasına karşıydı. Tüm kuşaklar 90 Kuşağı’ndan bu süreç içinde özür diledi. Kısa sürede ise gelenekselle modernite çatışmasını andıran ancak ortada ideoloji ve kavramların uçuştuğu, buna rağmen ise farklı yaşam felsefelerinin uzlaşma zemininde buluştuğu, daha öncesinde örneğine rastlanmayan, bambaşka bir hale büründü. Gezi Parkı direnişi başladığı noktanın çok ötesinde, demokratik hakların korunmasının dillendirildiği, sivil iteatsizliğe dönüşüvermişti. Ülkenin farklı kentlerinde Gezi Parkı direnişine destek veren kitleler, meydanları doldurdu. Medya üç maymun misali, yaşanan süreçle hiç ilgisi olmayan yayınlara devam etti. Hatta olmayacak saatte belgesel yayınlayıp çizerlerin gülmekten çizmekte zorlandıkları karükatürlerin üretilmesine kaynaklık etti. Halk “çapulcu” olarak ifadelendirildi. Yaratıcı zeka devreye girip bu ifadenin içinde yer aldığı şarkılar, türküler, şiirler, sloganlar gibi onlarca yeniyi mizah dünyamıza kattı. Hatta caz korosu harika bir eser ortaya çıkardı. Çapulculardan kurulu filarmoni orkestrası konserler verdi. Sosyal medya kullananların bir kısmı isminin bir yerine “Çapulcu” sözcüğünü yerleştirdi. Sözcük kullanılış biçimiyle ‘wikipedia’ gibi sanal ansiklopedide bir madde olurken, çok okunan ‘ekşi sözlük’teki yerini de aldı. Hatta ve hatta internetten yayın yapan bir de televizyon kanalı yayına başladı. Gezi Parkı sivil direnişine destek verenler birbirinden eşzamanlı haber alabilme şansını sosyal medya olanaklarını etkin biçimde kullanarak kazanan kitle, sanki biri kapılarını çalmış da söylemiş gibi, belirlenen zamanda, ülkenin çeşitli kentlerinde meydanlara aktı, önündeki bentleri yıkmakta çekince göstermeyecek insan selinin görüntülerini oluşturdu. Sosyal medya, medya organlarına tümüne karşı ilk büyük zaferini kazanmıştı. Medya ölmüş, sosyal medya zirveye oturmuştu. “Simülasyon bir direniş karşısında çöken iktidarı gördüm.” Düşündüm düşündüm bu lafı neden söyler dedim. Kısa cümlenin esrarını çözmek, ölü ilan edilen medyanın bıraktığı koltuğa kurulan sosyal medyanın sınırsız ve özgür ifade ortamı sağlayışının günü biçimlendirişini okumakla mümkün oldu. Meydanlara akan binlerin dışında sayıca onlardan fazlası, dünyanın hangi coğrafyasında olurlarsa olsun Türkler, Gezi Parkı Direnişi’nin yönlendirilmesinde söz sahibi olmuş. Tasarımcı rolüne soyunmuştu. Tasarım sırasında kalemin kağıda her dokunuşu gibi siber alemin kuşları da, adını kuş kanadının çırpışından alan mesajlarla, tıpkı bir tasarımcının üretme sürecindeki çizgilerine benzer bir dokunuşla her şeyi yönlendirmişti. Öte tarafta, en kalabalık kullanıcısı olan sosyal paylaşım sitesinde; evlendim, boşandım, aşık oldum, akşam yemeğindeyim vs. gibi alışılagelmiş durum güncellemeleri yerini daha ciddi söylemlere bırakmış. Klavye başındaki milyonlar sosyal medya olanaklarıyla tam gaz devam eden bir protestonun isimsiz tasarımcıları olmuştu. Tasarımcılar, siber kahramanlarla buluştu. Onlar, çocukken dinlediğimiz masalların iyi ruhlu hero’ları olmuş, bu kez taştan imar edilmemiş, tamamen simülasyon algısı yaratan dijital kalelerin burçlarını yıkmayıp hack’lemeye başlamışlardı. Gelenekselle modernitenin felsefi çatışmadan çıkıp sıcak temasa dönüştüğü bu süreç sanki bir simülasyonun parçası gibi sosyal medyanın isimsiz tasarımcıları ile siber kahramanların ortaklığında şekillendi. İroni ise bu durum karşısında erk sahiplerinin orantısız güç kullanmalarına rağmen direnemezliği ve henüz kabul edilmemiş yenilgileriydi. Özlem Salman Kıbrıs, 12/06/2013 *İsmail Uzel, (12/06/2013 tarihinde facebook sayfası durum güncellemesi).
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özlem Salman, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |