..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bulanmadan ve donmadan akmak ne hoştur. -Mevlânâ
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yüzleşme > Özlem Salman




28 Mayıs 2013
"Hayat Bir Kutu Çikolatadır. İçinden Ne Çıkacağını Bilemezsin". Forrest Gump  
Kavram, soyutlama ve otuz beş yaş. Sihirli üç sözcük belleğimde gülümsüyor.

Özlem Salman


“Kavramlardan bahsedebilmek için insanın otuz beş yaşına gelmiş olması gerekir. Onun öncesinde kavramlardan bahsetmek, soyutlama yapabilmek doğal olarak mümkün değildir”*


:AEGG:
Uzak geçmişte okunan bir kitap yeniden ele alındığında ya da bir film belki de; sayısı anımsanmayan bir tekrarda yeniden izlendiğinde akılda kalanın ne olabileceğiyle ilgili kimsenin önceden bir fikri yoktur. Ne okunan kitapta birbiri ardına dizili sözcüklerin yarattığı anlam, ne de izlenen filmin her sekansında aktarılan görsel algı bir öncesindeki aynı olmaktan uzaktır. Ve gerçek bir yeninin keşfini sunar. Gerçeği sıradanlıktan uzak tutan ise; o güne, hatta o an’a dek biriktirilenler ve etkileşimi yeniden biçimlendirme yetisinin kaynağı bilgidir.

Kült kitap ya da filmlerin okuyucu ve/veya izleyicisine kattığı en önemli artı elbette ki ona kült olma özelliğini kazandıran felsefesi ve bunu işleyiş dilidir. Öyledir ki; bir önceki okumadan, izleyişten daha farklı sonlara ulaşır kişi. Sonlar bir önceki sonun başlangıcından türer ve sonsuz bir sarmalmış gibi düşünce evreninde var olur gider. Her yeni bir başkasını doğurmuş onun başlangıç noktası olmuştur artık. Onlarca yıl önce okunan kitabın o günkü algı dağarcığının el verdiği ölçüde içselleştirilmesi gibi izlenen filmin sinematografi çözümlemesi de bundan nasibini alır. Bilinmesi gereken şudur ki insan; algılayabildiğini, doğru süzgeçten geçirip rafineleştirdiği ölçüde izlediğini, gözlediğini, okuduğunu ve elbette ki yaşadığını içselleştirebilir. Bu bir döngüdür ve aşamalardan herhangi biri olması gerektiği kıvamda değilse eğer sonuca ulaşmak mümkün olmaktan çok ama çok uzaktır.

Yıllar önce tanıma fırsatı yakaladığım güzel insanlardan biri; “Kavramlardan bahsedebilmek için insanın otuz beş yaşına gelmiş olması gerekir. Onun öncesinde kavramlardan bahsetmek, soyutlama yapabilmek doğal olarak mümkün değildir”* demişti. O günlerde ne demek istediğiyle ilgili tam fikir sahibi olduğumu söylemek güç. Söylenenin o sıra bitirmek için uğraştığım doktora tezimle ilgili bir eleştiri olduğunu düşünmüştüm bile diyebilirim. Ancak kilit sözcüğün birden daha fazla olduğunu şimdi anlıyorum. Kavram, soyutlama ve otuz beş yaş. Sihirli üç sözcük belleğimde gülümsüyor. Otuz beş yaş, kemik yaşının anlatılmak istendiği bir ifade olmaktan uzak; düşünsel birikimin olgunlaşmaya başladığı, yorumlama yetisinin geliştiği, var olanı okumanın daha analitik ve tepeden bakan bir gözün titizliğinde yapılabileceği zamanı tanımlıyor. Hayatı okumak sahip olunan entellektüel birikimle şekilleniyor ve anlam kazanıyor.

Bu gece, saatin bire yaklaştığı şu sıralar yıllar önce izlediğim bir filmi yeniden seyretmenin üzerimde bıraktığı hoş duyguları anlamlandırmaya çalışıyorum yazarak. Forrest Gump’ın sadece Oscar almış bir film olarak kültleşmediğini; senaryo, mekan kurgusu ve zaman dilimlerinin yumuşak, birbirini takip eden doğal geçişlerle verilişinde... Ve de kurgu kişiliklerin yaşama tutunma çabasının işlenişinde, o günün koşullarının içselleştirilme biçimi ve aktarılışında, bakış açılarında ve pek tabii ki hayatı okuma perspektifinin sunumundaki mucizevi uyumda olduğunu gözlemledim. Sistemin parçası gibi gözükürken protest bir hayat duruşu sergileyişin mucizevi anlatımı... Önce kendi için bir şey yapmanın toplumsal kabullerin tersine kötü ve bencilce bir şey olmadığı... İyi ya da kötü gibi kavramların her zaman bilinenler çerçevesinde tanımlanamayacağını karşıtlıkları zamanlı eşişleyerek gözler önüne sermiş, kült bir yapıtmış Forrest Gump. Zaman zaman yeniden okuduğum uzak geçmişe ait kitapların üzerimde bıraktığı farklı ve yeni izlerin benzerleri bu gece de yeniden keşfettiğim filme ait görsel sahnelerin yerleştiği belleğimde benimle birlikte.

Öncesinden farklı duygu ve çıkarımlarla bir şeyi daha tanımladım. Hayat içinde bir başka yeniyi kurgularken gerçek olanın filmin açılış sahnesindeki cümlelerde saklı olduğunu artık biliyorum. “Hayat bir kutu çikolatadır. İçinden ne çıkacağını bilemezsin”.


Özlem Salman
Kıbrıs, 28/05/2013

*Yüksek Mimar Selçuk Batur’un aziz hatırasına saygıyla.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yüzleşme kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kulağa Ne de Hoş Gelir; Sil Baştan!

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sizi Çok Seviyorum Sevgili Dostlarım : -) )
Yeni Milenyumun Amazonları; Kıbrıslı Kadınlar
"Yirmi Yedi Yaşında Ölen Ölümsüzler"den Biri; Amy Winehouse"un Ardından…
Orjinal Gıbrıslı'lık Adalı Olmak mı?
Görsel Bellek Oyunlarından İbarettir Belki de Hayat
Medya Öldü, Yaşasın Sosyal Medya!
Kelebek Etkisi’yle İnsanı Dönüştüren Bir Momentumdur Yaz
Pisi Pisine Kaybetmeyi Umarsızca Geçiştirme Telaşı
Bir Yanım Hep Chaplin ve O Beni Hep Çok Sevdim
Arşiv Belgelerini Kıbrıs'ta Aramayın!

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bu Dünya’da Yaşamak Bazen Çok Ağır Geliyor [Eleştiri]


Özlem Salman kimdir?

‘Kurguda tıpkı hayat gibi; içinde binbir değişkenin rol oynadığı bir döngü. . . ’ Yine tıpkı hayat gibi, o da doğrusal atımlı bir hareketle değil, zaman ya da ışık benzeri dalgasal bir karaktere sahipti. Hayatın merkezinde doğanın kendisi varken, roman kurgusunun merkezindeki yazardı.

Etkilendiği Yazarlar:
Shakespeare,Tolstoy,Nazım Hikmet, L. Aragon, Yannis Ritsos, Özdemir Asaf, Can Yücel,Nietzsche, C. Dikens, Pablo Neruda, Yevgeni Yevtuşenko..daha doğrusu dünyada iz bırakan edebiyatçılar, filozoflar..


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Özlem Salman, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.