..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Bana ev hikayesinden söz açmayın. Artık benim oraya gideceğim yok!" Fuzuli, Leyla ile Mecnun
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Günlük Olaylar > Hakan Yozcu




1 Nisan 2015
Adayları İzledim  
Hakan Yozcu
1984 yılında genç bir üniversite öğrencisiyken derslerin birinde Hocamız “Sunum yapan bir konuşmacı, eğer konuya tam hâkim değilse; veya konuyu tam olarak bilmiyorsa, durmadan “eeeee” diyerek bir çıkış, kurtuluş yolu arar. Bu, onun kendine güveni olmadığından ileri gelir. Bu davranış, kendisi için bir düşünme payıdır. O anda, hazırlıksız olduğu için anı kurtarmaya çalışır” demişti.


:AAEA:


                    
     Bir TV Kanalımız, geçen akşam Cumhurbaşkanı Adaylarımızı ekrana taşıdı. Onları seyircilerle buluşturdu. Bu bakımdan güzel bir olaya imza attı.
     Konuşmacılar arasında Sayın Sibel Siber, Mustafa Akıncı, Kudret Özersay ve Mustafa Onurer vardı. Bu görünüm, izleyicide, sanki “Adaylar arasında ayrım yapılmış” düşüncesini uyandırdı. Çünkü diğer adaylardan Sayın Arif Salih Kırdağ ile Sayın Mustafa Ulaş programda yoktu. Çağırılıp da mı gelmediler, yoksa davet edilmediler mi bilemiyorum.
     Sayın Derviş Eroğlu’nun yoğunluğundan dolayı bu programa katılmadığını biliyoruz. Diğer katılmayan adayların o kadar çok yoğun olduğunu sanmıyorum. Eğer kasıtlı olarak çağırılmamışlarsa onlara karşı ayıp adilmiş diyeceğim. Çünkü demokratik anlayışa sığmaz bu davranış. Eğer, çağırılıp da gelememişlerse ona diyecek bir sözümüz yok, olamaz…
     Programın neredeyse, tamamına yakınını izledim. Konuşmacıları tek tek dinledim.
     Genelde çok da başarılı, deneyimli, işi bilen kişiler olarak bir görüntü vermediler…
     Özellikle Sayın Sibel Siber, konuşmalarda çok tutuk, kendinden emin olmayan bir görüntü sergiledi. Öyle ki sanki ezbere konuşan bir öğrenci edası sergiliyordu. Sibel Hanım’ın en büyük handikabı konuşma aralarında çok sık olarak “Eeeeee”, “Eeeee” diye takılmasıydı… Bu da izleyicide hoş bir düşünce yaratmadı.
     1984 yılında genç bir üniversite öğrencisiyken derslerin birinde Hocamız “Sunum yapan bir konuşmacı, eğer konuya tam hâkim değilse; veya konuyu tam olarak bilmiyorsa, durmadan “eeeee” diyerek bir çıkış, kurtuluş yolu arar. Bu, onun kendine güveni olmadığından ileri gelir. Bu davranış, kendisi için bir düşünme payıdır. O anda, hazırlıksız olduğu için anı kurtarmaya çalışır” demişti.
     Burada Sayın Siber, konuşma sırasında sık sık bu yola başvurarak Cumhurbaşkanlığı gibi büyük bir makam için henüz yeterli olmadığını ortaya koydu. Yani Cumhurbaşkanlığı gömleği Sayın Sibel Siber’e büyük geliyor diyebiliriz.
     Sayın Akıncı, genelde hep eski dönemi dile getirdi. Yani bayatlamış, köhnemiş, çağa ayak uyduramayan, çok geride kalmış siyaseti gündeme getirdi. Neredeyse her konuşmasında “Ben, Lefkoşa Belediye Başkanı iken…” diye başlayan cümleler kullandı…
     Evet, ama Sayın Akıncı, yıllarca Mecliste Milletvekilliği ve Parti Genel Başkanlığı da yaptı… O halde neden, “Benim Genel Başkanlığı yaptığım partide…” veya “Benim Milletvekilliği yaptığım mecliste…” gibi ifadeler kullanmadı… Burada ister istemez insanın hemen aklına “Söyleyecek, anlatacak bir başarısı yok muydu acaba?” düşüncesi geliyor…
     Oysa şu anda talip olduğu görev, ne Lefkoşa Belediye Başkanlığı’dır, ne bir siyasi partinin genel başkanlığıdır, ne de mecliste milletvekilliğidir… Talip olduğu görev Cumhurbaşkanlığıdır… Yani ağır bir görevdir… Büyük bir görevdir… Bu iş, mahalle, köy veya büyük bir şehir yönetmeye benzemez. Cumhurbaşkanlığı ile Belediye Başkanlığı görevini birbirine karıştırmamak gerek diye düşünüyorum.
     Kudret Özersay ise diğer adaylara göre biraz daha donanımlı, biraz daha bilimsel konuşan bir görüntü sergiledi… Daha ziyade 12 yıl Cumhurbaşkanlığı Müzakereci görevini üstlendiğini, yeterli deneyime sahip olduğunu, 3 Cumhurbaşkanı ile çalıştığını dile getirerek, bu işin üstesinden gelebileceğini belirtti…
     Sayın Özersay’ın müzakerecilik görevinde olması ve 12 yıl burada çalışması, O’nun Cumhurbaşkanlığı görevi için yeterli olması anlamına gelmez diye düşünüyorum.
     Cumhurbaşkanlığı bambaşka bir olay… Her şeyden önce Cumhurbaşkanlığı yapacak kimsede birikim, deneyim, donanım olması gerek. Tecrübesi en üst seviyede olması gerek. Halkın içinden gelen, halkın sorunlarını, dertlerini, isteklerini bilen biri olması gerek… Halkla iç içe olması ve halkın içinden gelmesi gerek… Uzun bir siyasi deneyimi yaşaması gerek…
     “Benim 12 yıllık bir çalışmam var. Bu da yeterli” demekle olmuyor işte…
     Sayın Onurer iseCumhurbaşkanlığı adaylığından öte, bağlı bulunduğu siyasi partinin militanlığını yaptı adeta. Her gün dile getirdikleri bildiğimiz “Demokrasi, barış, eşitlik, Kıbrıslılık…” gibi söylemleri dile getirdi. Yani bir Cumhurbaşkanı adayı değil de siyasi bir kurumun, bir derneğin sözcüsü gibi hareket etti…
     Sayın Eroğlu, olsaydı sanıyorum çok daha farklı bir program izleyecektik. Bilgisi ve deneyimiyle bizleri aydınlatacaktı. Sayın Eroğlu, sanıyorum, yoğun işlerinden dolayı bu tür programlara katılamıyor. Hak da vermek lazım, adaylık için seçmenleri gezerken, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı görevini de yürütüyor. Makamını da boş bırakamaz. Bu da kolay olmasa gerek…
     Ama çok uzun yıllar bu ülkenin siyasetine emeği geçen bir devlet adamının da reklama ihtiyacı olmasa gerek diye düşünüyorum. Zira Sayın Eroğlu’nun siyasette olan tecrübesi, deneyimi, donanımı ve bilgisi herkes tarafından biliniyor ve taktir ediliyor.
     Seçimlere az kaldı… Hayırlısı olsun diyoruz…
     



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Denizli Türk Dünyası Şairleri Buluşmasının Ardından
ve İlk Bölüm Yayınlandı
ve İlk Bölüm Yayınlandı
Beşik Gibi Sallandık
Olcay Kıraç İle Kıbrıs Sorunu
Adanalıyık Allah’ın Adamıyık
Ayhan Menteş Hoca’mızın Ardından
öğretmene Verilen Değer Her Şeye Değer
Hatay Gezisi
3. Dünya Savaşı mı?

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sessizliğin Hikayesi Üzrine
İnciraltı Şairleri
Bir Bahar Bekliyorum Üzerine
Her Şey Gülüşünde Saklı
Meseller ve Kurucuova Ağzı
Meseller ve Kurucuova Ağzı
Cevahir Caşgir’den "100süz Şiirlerim"
Orhan Pamk'un "Kar" Romanı
Boyacı’ya Büyük İlgi
"Bitemeyen Proje" Üzerine

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Vakit Gelince [Şiir]
Kara Güzel [Şiir]
Hayallerim [Şiir]
Gönlümün Tacısın Yar [Şiir]
Kurban Olurum [Şiir]
Acı Ektim [Şiir]
Nerdesin? [Şiir]
Yüreğimde İhtilal Var [Şiir]
Hayat Seni Çözemedim [Şiir]
Helallik İstiyorum [Şiir]


Hakan Yozcu kimdir?

1964 doğumluyum. Kuzey Kıbrıs'ta yaşıyorum. 1988 Erzurum Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldum. 20 yıl çeşitli okullarda edebiyat öğretmenliği yaptım. Uzun yıllar Yenivolkan ve Güneş Gazetelerinde köşe yazarlığı yaptım. Şu an Habearkıbrıslı ve Güncelmersin Gazetelerinde yazıyorum. Birçok internet gazete ve sitelerinde yazılarım yayınlanıyor. Şiir, öykü ve tiyatro oyunları yazıyorum. Bu alanlarda çeşitli ödüllerim var. Kendime ait basılmış "Güzel Bir Dünya" ve "Mesela Başka" isimli iki adet öykü kitabım var. 7 tane tiyatro oyunum var. 6 yıl Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü görevinde bulundum. Halen Başbakan Yardımcılığı Ekonomi, Turizm, Kültür Ve Spor Bakanlığı'na bağlı Müşavirim.

Etkilendiği Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.