..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yazar yazý yazmayý baþka insanlara göre daha zor yapan insandýr. -Thomas Mann
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > Esma Uysal




22 Aðustos 2016
Hayat  
Esma Uysal
Genç kadýn biri yaný baþýnda oturan diðeri ise tam karþýsýnda yataðýnda ateþler içinde halsiz, mutsuz, sürekli mýzmýzlanan iki insanýn ortasýnda buluyor kendini. Biri henüz ilkbaharýn müjdesi olarak suya düþen cemre gibi diðeri çok uzak daðlarýn zirvesinden fýþkýrýp çýkan, sonra baþýný taþtan taþa vura vura yol alan, gelip geçtiði her topraktan rengine bir renk katan, mevsimlerin yükünü damlalarýnda taþýyan ve iþte sonunda okyanusa vuslat anýný yaþayan yorgun bir nehir gibi.


:AGIG:
HAYAT

Oldukça büyük sayýlabilecek bir salonda oturuyor. Salon büyük olmasýna büyüktü ama yinede diðerleriyle diz dize. Malum bayram ziyareti, evin içerisi neredeyse her yaþtan denilebilecek bir ziyaretçi patlamasýna uðramýþ durumda. Hal böyle olunca hiç de küçük sayýlamayacak mekânlar bile insana darlýk hissi verebiliyor.
Bayram ziyaretine gelenler de yabancýlar deðil aslýna bakarsanýz. Evin gelinleri, oðullarý, torunlarý, damat, kýz ve amcaoðullarý. Bir grup balkonda kendine ayrý bir mekân oluþturmuþ. Tavla oynuyorlar. Oldukça hýrslandýklarýna bakýlýrsa oyunun sonuna gelmiþ olabilirler. Zira yeni gelenlere raðmen oyundan kopamýyorlar.
-     Ooooooo siz mi geldiniz? Ýyi bayramlar, iyi bayramlar, biz buradayýz siz içeriye mi oturacaksýnýz!
Bütün bayramlaþma iþte bu kadar zira kendileri çok meþguller.
Genç kadýn salona girdiðinde bilindik bayramlaþma ritüellerine uygun olarak el öpüp hal hatýr sorarak ilerlerken bir yandan da göz ucuyla kendisi için oturacak bir yer seçti. Ne ortalarda kalýp bütün herkesin sorularýna muhatap olmak istiyor ne de kapýnýn dibine oturup gelip geçen çay tepsisinin gölgesinde kalmak. Kayýnvalidesinin yaný baþýna oturan genç kadýn yerine oturduktan sonra ne zaman geldiklerine, ne kadar kalacaklarýna dair sorulanlarý yanýtlýyor. Gün içinde bu ve benzeri sorulara yaklaþýk on onbeþ kere muhatap olduðundan bazen daha sorulmadan yolculuk ve izin hakkýnda detaylara girdiðini hayretle fark ediyor. Bir tebessüm oturuyor dudaklarýna.
Annen baban nasýllar sorusu her zamanki münasebetsizliði ile çalýyor gönül kapýsýný. Anneciðini göreli neredeyse beþ ay olmuþ. Kuvvetle muhtemel daha altý ay var yeniden görebilmesine. Hüzünle kaçýrýyor gözlerini soru sahiplerinden.
-     Ýyidirler inþallah duasýyla cevap veriyor. Telefonla konuþtuk iyiler onlarda.
Telefonla alýnan saðlýk sýhhat haberlerinin doðruluðunu sorguluyor bir yandan. Acaba diyor gerçekten iyi deðillerse, ya hastalandýlarsa da söylemiyorlarsa. Bunu kendisi de yapmýyor mu? Hastayken kaç defa annesine iyiyim anacým her þey yolunda torun da iyi maþallah demiþliði var? Bunu kendisi bile bilmiyor ki. Buz gibi bir rüzgâr esip geçiyor içinden. Ürpererek duasýný yeniliyor, inþallah iyidirler.
Kalabalýk içerisinde iki kiþi dikkatini çekiyor genç kadýnýn. Bir birine þeftali ile nektarin gibi benzeyen ama ayný zamanda med ve cezir gibi bambaþka olan iki insan. Artýk diðer insanlarýn konuþmalarý genç kadýn için arkalarda kalan bir uðultu gibi uzak ve yabancý. O þimdi ilgi alanýna ansýzýn giren iki insaný görüyor ve iþitiyor.
Hayriye Haným ile Zehra Haným.
Hayriye Haným memleket ziyaretlerinde görmeye alýþkýn olduklarý, hal hatýr sorsan duymaz, sormasan küser, gönül koyar bir hatun kiþidir. Zehra hanýmla ise daha geçen yaz tanýþtýlar. O Hayriye Hanýmýn aksine iyi duyar, duyar da herkeslere yüz vermez bir nazendedir.
Her ikisi de yürümekte güçlük çekiyor. Hayriye Haným yavaþ yavaþ da olsa zar zor, tutuna tutuna kalkýyor ve minik adýmlarla yürüyebiliyor. Zehra hanýmýnsa yürümesi daha zor hatta yok gibi. Kaldýrýp ayakta tutarlarsa bir adým belki iki adým atýyor sonra yerde. O yüzden onca insanýn arasýnda yatýyor. Her ikisinin de konuþtuðunu anlamak için onlarla yaþamak gerekiyor galiba diye düþünüyor genç kadýn. Zira konuþuyorlar ama genç kadýn içlerinden anlamlý kelimeleri zor seçiyor. Zaten bir yöresel aðýz farklýlýklarý mevcutken bir de bu durum iyice konuþulanlarý esrarlý bir hale sokuyor. Ama ev halký onlarýn ne dediðini gayet iyi anlýyor. Hatta daha onlar konuþmadan mimiklerinden bile anlamlar çýkarabiliyorlar.
Yemek yemeleri de sýkýntýlý, öyle çok sert þeyleri yiyemiyorlar zira diþler yok, var olanlarda iþlevinden biraz uzak. Döküp saçmanýn bini bir para. Çünkü ikisi de ellerini iyi kullanamýyorlar. Doðal olarak kendileri yýkanamýyorlar. Hayriye Haným tuvalet ihtiyacýný kendisi gideriyor biraz etrafý kirlettiði rivayetleri var muhakkak ama yine de bu kendisi için harika bir olay. Ah! Zehra hanýmý hiç sormayýn onu bezlemek gerekiyor. Bu akþam ikisi de biraz rahatsýzmýþ. Birisinin öksürüðü var hem de fena halde. Üþütmüþ öksürük atak þeklinde baþlýyor ve dakikalarca devam ediyor. Diðerinin de ateþi çýkmýþ. Yattýðý yerde oldukça halsiz bir görüntüsü var.
Ýkisi de yabancýlara karþý mesafeli. Önce bir tanýma telaþýna düþüyorlar. Hayriye sen kimsin diyor, cevaplamasýna cevaplýyorsunuz da o ne kadarýný duyuyor bilinmez. Ama yine de tatmin olmuþ bir þekilde kafasýný sallýyor. Bir kez daha hoþ geldin diyor. Zehra Haným söylesen de anlamýyor. Huysuz huysuz bakýyor yüzüne. Hatta bazen daha da kabalaþýp huysuzluðunun dozunu artýrýyor.
Ýnsanlar onlarla konuþmadýðýnda ikisi de benzer tepkiler vererek biz de buradayýz bizimle de konuþun der gibi kendi hallerince ortaya bir laf, olmadý bir gülücük, olmadý bir çýðlýk koyuveriyorlar.
Genç kadýn biri yaný baþýnda oturan diðeri ise tam karþýsýnda yataðýnda ateþler içinde halsiz, mutsuz, sürekli mýzmýzlanan iki insanýn ortasýnda buluyor kendini. Biri henüz ilkbaharýn müjdesi olarak suya düþen cemre gibi diðeri çok uzak daðlarýn zirvesinden fýþkýrýp çýkan, sonra baþýný taþtan taþa vura vura yol alan, gelip geçtiði her topraktan rengine bir renk katan, mevsimlerin yükünü damlalarýnda taþýyan ve iþte sonunda okyanusa vuslat anýný yaþayan yorgun bir nehir gibi.
Birisi evin seksen beþ yaþýndaki babaannesi Hayriye Haným diðeri ise henüz yaþý bile olmayan on aylýk torunu Zehra Haným. Hareketlerindeki yetersizlikleri tamamen farklý nedenlerle olsa da her ikisi de þu anda ailenin diðer bireylerine muhtaç durumdalar.
Babaanne hakikaten nehir, genç yaþýnda eþini kaybedince yüksekten düþen nehirler gibi çaðlayanlar vermiþ baðrýndan, her evladý bir kol olmuþ ondan etrafýna daðýlýp giden ve her gelin ona akýp gelen bir dere. Adý da kendi gibi Nazlý olan kýzý daha on sekizinde þimdi ismini bile hatýrlamadýðý bir köye kaçarak gelin gitmiþ. Derin bir kýrgýnlýk ve küslük kalmýþ yüreðinde. Üstelik aradan bir yýl bile geçmeden, daha aileler barýþýp arayý bulamadan Nazlý’sý vefat etmiþ. Anasýnýn ah’ýný aldý ondan yüzü gülmedi demiþler, demiþler ama kimseler bilememiþ ne olursa olsun ona ‘ah’ etmediðini, bir kere bile arkasýndan ilenmediðini. Beþ tane de oðlu var Hayriye Haným’ýn. Burasý da oðullardan birisinin evi.
Ateþten yanaklarý pembe pembe olan bebek babaannenin ikinci kuþak torunudur. Bebek, henüz yeni yeni filizlenen bir tohumken babaanne neredeyse asra göz kýrpmýþ, bazen budanmýþ, bazen filizlenmiþ koca bir aðaç.
Yüzünde derin çizgiler var babaannenin. Sanki her bir çizgi hayatýndan bir yaþanmýþlýk mührü gibi geliyor genç kadýna. Ýþte yüzündeki þu derin olan, en derin olan var ya, hani baþörtüsünün denk geldiði yerden uzanýp gidiyormuþ gibi olan. Ýþte o. Sanki bu iz devam edip ta yüreðine deðiyor babaannenin diye düþünüyor genç kadýn. Ve o çizgiyi genç yaþta bilmem hangi hastalýktan bir hastane odasýnda kaybedilen sevgiliye mi yoksa yaban ellerde genç yaþýnda topraða karýþan Nazlý’sýna mý yoracaðýný bilemiyor.
Pembe yanaklý bebek kýmýl kýmýl belli ki bir þeyler istiyor. Anne, baba ve diðerleri ayný anda hareketleniyorlar. Sanýrsýnýz bir bebek deðil de koca bir bebek servisinden alarm geldi.
-     Aman da aman babasýnýn kuzusu ne istemiþ, annesi bakývermedin mi sen benim çiçeðime?
Hemen bebeðin sýrtý kontrol ediliyor, terlemiþ olabilir. Birileri mutfaða koþturuyor ben mamasýný ýsýtayým telaþýyla. Ýþte bez kontrolü de yapýldý.
Bu arada babaannenin öksürük misafiri gelip oturuyor boðazýna. Nasýl bir öksürük bu böyle? Nefes alacak aralýk býrakmýyor zavallýya.
-     Elini aðzýna tut, aðzýna, hayret bir þey yahu! Diye biri kýzýveriyor.
Güya misafir kalabalýðýnýn içinde nezaket kuralý öðretti babaanneye. Kendi nezaketini ve adabý muaþeret kurallarýnda ne denli dikkatli olduðunu babaanneyi de terbiye ederek sokuverdi misafirlerin gözüne.
Genç kadýn su verelim diyecek oldu ama Hayriye Haným kolundan tutup oturttu onu, geçti kýzým geçti dedi, gerek yok. Genç kadýnýn kayýnvalidesi de Hayriye hanýma biraz daha sokularak yüksek sesle konuþuyor.
-     Aba böyle olmaz, bak sonra daha kötü olur. Sen söyle de oðlan seni doktora götürsün.
Babaanne yine baþýna sallýyor. Genç kadýn kendi kayýnvalidesinin söylediklerinin de anlaþýlýp anlaþýlmadýðýndan emin deðil. Ama babaanne baþýný sallýyor anlamýþ gibi.
Evin hanýmý Fehime gelin oldukça gergin. Bir sürü çoluk çocuk var diyor. Ortalýða mikrop saçýp duruyor, hasta edecek hepimizi. Genç kadýnýn kayýnvalidesine iyice yaklaþarak zaten diye baþlýyor söze;
-     Benim gelinim-oðlum, kýzým-damadým var, torunlarým var. Haftada bir gün geliyorlar toplanýp. Onda da bu sofrada öksürüp týksýrýyor. Döküp saçýyor yediðini. Kaþýklarý elinden düþüyor çocuklarýmýn. Hepsi aç çekiliyor sofradan. Olmaz ki caným. Benim de bir düzenim var. Gitsin diðerleri baksýn azýcýk da. Ben de hayatýmý yaþayayým. Benim ki de can.
Bunlarý anlatýrken kucaðýndaki Zehra’sýna meyve yedirmenin telaþýnda. Zehra hanýmýn minik aðzýna bir türlü sýðdýramadýðý muz parçasý iki dudaðýnýn arasýndan firar ediyor. Ezik ezik tükürüklü bir muz parçasý yakasýna düþüveriyor. Fehime gelin muz parçasýný alýyor tekrar vermeye çalýþýyor ama minik aðýz bir türlü açýlmýyor. Açýlmamak bir yana bir saða bir sola inatla çeviriyor baþýný. Fehime ýsrar etmenin faydasýzlýðýndan olacak muz parçasýný atýveriyor kendi aðzýna.
Genç kadýn kendi nefsinden korkarak izliyor tabloyu. Ya Rabbim, iþte þu hasta ve sümüklü bebeðin aðzýndan çýkaný cennet taamý gibi iþtahla yiyen biz insanlar, büyüklerimize karþý nasýl böyle nefretle yaklaþýyoruz. Biri annemiz diðeri torunumuzken ve dahi yarýn bir gün biz yaþlý babaanne, bu küçük haným, anne olup rolleri deðiþeceðimiz zamanýn geleceðini adýmýz gibi biliyorken bu ne zalimlik ya Rabbim.
Genç kadýn eþinin ayaklanmasýyla kendine geliyor.
-     Bize müsaade abi. Geç oldu kalkalým artýk.
Aklý baþka yerlerde hýzlýca hazýrlanýp vedalaþtýlar. Kalabalýk ve büyükçe evin olduðu kat ne yazýk ki genç kadýnýn kayýnvalidesi için oldukça yüksek. Bir zahmetle týrmandýðý merdivenleri yine zahmetle inmek zorunda kalacak. Merdiven kenarýndaki yer yer boyasý dökülüp pas atmýþ olan demirlere tutunarak besmeleyle baþlatýyor iniþ maratonunu. Genç kadýn boþta kalan yanýna geçip koluna girmek istiyor. Ama kayýnvalidesi izin vermiyor. Boþta kalan elini de dizine dayanak yaparak inmeye çalýþýyor.
-     Dur kýzým dur. Böyle daha rahat inerim. Sen inmene bak hadi.
Kayýnvalide kendi kendine söyleniyor. Gördün mü Fehime gelini, torununun neredeyse tükürüðünü aðzýndan alacak, burnunu diliyle silecek ama neler de diyor Hayriye Kadýn hakkýnda. Ah ah, iþte dünya böyledir. Az mý kahýrlarýný çekti Hayriye kadýn onlarýn.
Genç kadýn kayýnvalidesiyle ayný pencereden baktýklarýný üzülerek fark etti. Ama söyleyecek hiçbir söz bulamadý. Çok uzaklardaki anne babasý ve eþinden olma anne babasý geliverdi aklýna. Öyle ya onlarda yetmiþ, yetmiþ beþ yaþ aralýðýna dizilivermiþlerdi. Þimdilik iyiydiler, kendi kendilerine idare edebiliyorlardý. Aksi bir durumda ben ne kadar evlatlýk edebilirim diye düþündü genç kadýn. “Hiç birimiz henüz imtihan edilmediðimiz günahlarýn masumu deðiliz” cümlesi içindeki sorunun cevabýný düðümleyiverdi.
Peygamber efendimizin duasýyla dualandý “Allah’ým! Cimrilikten sana sýðýnýrým. Korkaklýktan sana sýðýnýrým. Bunaklýk derecesinde yaþlýlýktan sana sýðýnýrým. Dünya fitnesinden ve kabir azabýndan sana sýðýnýrým.” .
Kayýnvalide hala söyleniyor. Ýnmesinde ona zorluk çýkaran basamaklara da hýnçlanmýþ olacak ki her basamakta ayrý bir cümleyle ayrý bir serzeniþte bulunuyordu. Bu cümlelerde kayýnvalideye göre gurbette yaþayan, bayramda seyranda, yaz tatilinde bir iki haftalýðýna uðrayan bu genç kadýna da göndermeler var mýydý?
Çocukluðunda annesi dualar ederdi genç kadýnýn “Allah’ým, köþelere yatýrýp kapýlara baktýrma, biri gelecek de bir yudum su verecek diye yol gözletme”. Annesi böyle söylediðinde boðazý düðümlenir gönül koyardý hep.
-     Neden böyle söylüyorsun anne. Biz varýz ya. Biz sana bakarýz neden gözün yolda olsun. Biz o kadar kötü insanlar mýyýz?
Olsun derdi her defasýnda annesi. Olsun kýzým siz iyisiniz ama yinede baþkasý versin diye beklemek zordur. Allah elden ayaktan koymasýn bizi.
Þimdi daha iyi anlýyordu genç kadýn, annesinin her daim yapa geldiði duasýna kilometrelerce öteden cümlemiz için diyerek ortak oluyor, yýllar sonra çok uzaklarda baþka bir memleketten âmin diyordu. Cahit Sýtký’nýn yolun yarýsý ilan ettiði yaþta olan genç kadýn, ahir ömrü için annesinin yýllarca önceki duasýna âmin diyordu.





Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Emir Allah'ýn
Mihriban
Göçümüz Var
Yol Yahut Nasip
Þükür Aðacý
Sergüzeþt-i Hoyrat
Gözlerimdeki Emanet

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dilek Aðacý
Sarýçiçek
Vuslat Ya da Veda
Ýðne Oyalý Tülbent
Vuslat Ya da Veda


Esma Uysal kimdir?




yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Esma Uysal, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.