Gerçeği arayan bir insan, öncelikle her şeyden gücü yettiğince kuşku duymalıdır. -Descartes |
|
||||||||||
|
Daha öncesinde yazmıştım bir otuz kırk kadar şiir... Hepsi o... Yazıyoruz da sadece yazmak ile de olmuyor, okumalı da çokça hem de hummalı bir şekilde... Bakıyorum site de bileği ve yüreği sağlam çok kaliteli kalemler var. Hmmm !Öykü ve deneme de paylaşılıyor... Dur bakalım biraz şiirden gidelim de sonra deneme ve öyküye de el atarız yüreğimiz yeter, bileğimiz kaldırırsa... Yaşadıklarımı yazsam, hani herkes ''Hayatım roman, yok hayatım fotoroman.'' der ya, benim onlardan neyim eksik ki? Seksen kuşağı değil miyiz? Darbeler, marbeler, öğrenci olayları, zamlar, kuyruklar, Kemal Sunal'lar, Deve Kuşu Kabare, toplumsal travmalar, kanlı 1 Mayıslar her bir şeyi gördük geçirdik... Her ne kadar hayatımız roman olsa da bizim ki belki üç beş sayfalık bir romandır, kiminin ki de iki üç cilt, bazılarınınsa roman olan hayatını anlatmaya ciltler bile yetmez, kalem kağıt biter de yine de roman bitmez... İşte o düşüncelerle, kalem bir yapıştı elimize, bir daha da söküp atamadık, atmak da istemedik zaten. Dokuz sene geçmiş üstünden. Daha önce de kullandığım bir deyim bizimkisi iğne ile kuyu kazmak. Biraz da sabır ve dayanıklılık gerektiriyor... Kaleme, kağıda küsmemek, insanlar ile ilişkiyi kesmemek gerekiyor... Bizim Türk Milletinin gülmeceye yeteneği çok fazladır. Atalarımız, Nasreddin Hoca, Bekri Mustafa, İncili Çavuş, Hacivat ile Karagöz, Temel ile Dursun, hep bize yol gösterici olmuşlardır... Biz onların torunlarıyız, o zaman mizahın da hakkını vermemiz lazım. Bir özlü söz de ''Güldürmek ciddi bir iştir.'' derler... Tabi yazarken çizerken ciddiyetimizi muhafaza ediyoruz, okuyanlar eğlensin keşke, tabi ders de çıkarsınlar... Sadece okulda kalan dersler ile hayata devam etmeye çalışmak, çoğu insanı ruhen de yarım bırakacaktır haliyle... Bir çok kaliteli yazardan çok şey öğrendim, hâlâ da öğrenmeye devam ediyorum. Diliyorum hayat okulunda ki bu öğrenciliğimiz hiç bitmesin... ''Bilmediklerimi ayaklar altına alsam başım arşa değer.'' demiştir bir düşünür... Gözlerimiz ve dimağımız yoruluyor, ancak ruhumuz da dinleniyor, bunu da göz ardı etmemeli... Edebiyatı ve insanları seviyorum. Okuyorum, yazıyorum, böyle mutlu oluyorum. Aslında bütün insanların yönü aynı, farklı yönlere gidiyor gibi görünseler de yön ahirete doğru. Kimi insan bunun bilincinde kimisi de farkında değil. Biz farkında olalım... Sorumluyuz, çevremizde ki olaylara ve insanlara karşı. İnsanlık bunu gerektiriyor. Bir şeyler yazsak da yazmasak da vicdanlı insan sorumluluğu bu... Hasbelkader de bir şeyler yazdığımız için sorumluluğumuz bir kat daha fazladır, diğerlerine göre... Hak'dan, hakikatten, mazlumlardan, yana olacağız ve doğruyu yazacağız her zaman. Sonrası çorap söküğü gibi gelecektir...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |