Herkesin derdi baþka. -Orhan Veli |
|
||||||||||
|
Gecenin orta yerinde nereden gelip nereye gittiðimizi düþünürken bunca yýl mücadelesini verdiðim siyasal düþüncenin kalýplaþmýþ bilimsel terimlerinden uzak toprak kokan tenimizin kavrukluðunda ve alýn terimizin bize verdiði güçle ezilmiþ, sömürülmüþ iþçi ve köylü sýnýflarýnýn nereye gittiklerini bilmeden attýklarý adýmlarýn altýnda ezilirken emeklerimiz yüreðimizdeki umudu kaybetmemenin onurunu taþýdýk hep. Belki bizi biz yapan bu onur, çevremizi saran düzenin çarkýna diþli olmuþ kendini renkten renge sokup bukalemunu bile þaþýrtan onur taciri insanlara aðýr gelmiþti hep. Karakter zor kazanýlan bir zanaatý para ise kolay lokma olmuþtu þuurunu ve onuru satanlar için. Kelimeler aðýr gelmeye baþlamýþtý. Yüreðini saran umutsuzluðu gecenin kör karanlýðýna teslim ederken, gözleri sokaðý aydýnlatan gece lambasýna iliþmiþti. Derin bir nefes aldý. Ciðerlerini doldurmuyordu aldýðý nefes, içini saran bu kaybolmuþluk onu derinden yaralýyor, yaþadýðý hayatýn renklerini birer birer çalarken, yaþama nedenlerini gasp ediyordu. Birden aklýna birkaç gün önce kýrmýzý ýþýkta mendil satan o saçý baþý daðýnýk adam geldi. Tekrar sarýldý kaleme…. Kýrmýzý ýþýkta beklerken size gülümseyerek belki onurunu satamadýðý için mendil satmayý yeðleyen insanlarý düþünün. Elindeki mendille yaklaþan saçý sakalý birbirine karýþmýþ bir insanýn yüzüne bile bakmadan onu hakir görerek hayatýna devam eden yüzlerce insandan birisiniz belki de. Yahut yüzüne bakýlmadýðý için mutsuz olan o mendilcinin mutsuzluðunu gören ve akan trafiði durdurup yediðiniz küfürlere aldýrmadan “ hey bizimoðlan ver bakan bir mendil” deyip o saçý sakalý birbirine karýþmýþ adamýn yüzündeki gülümsemenin nedeni olan diðerleri gibisiniz. Asýl alýþkýn olmadýðýnýz ince ve nazik bir ses tonuyla size teþekkür eden bir mendilcinin size yaþattýðý o þaþkýnlýk. Bazýlarý bir mendil alýnca bir insan kurtardýk zanneder ve sanki devrim yapmýþçasýna orgazm yaþar. Ama siz o mendilciyi tekrar görebilmek ve bir mendil daha almak adýna yolunuzu deðiþtiriyorsanýz aslýnda o mendilciye acýdýðýnýz için deðil o nazik ses tonuyla ve dolu dolu nezaketiyle size yürekten teþekkür eden bir insaný bir daha görmek ve ona azda olsa anlamak için ettiðiniz mücadeledendir. Þimdi ne alaka diyeceksiniz. Mendil ve onur? O insanlar belki o mendili onurlarýný satamadýklarý için satýyorlar ama kimi onursuzlar o mendilleri nice onursuzluklarý temizlemek için kullanýyorlar bilemezsiniz. Yine attý kalemini masanýn üzerine… aklýna düþtü o mendilci. O gün bankta saatlerce izlemiþti onu ve bu sahneyi yaþadýktan sonra neden onunla sohbet etmemiþti. O mendili alan insan geldi gözlerini önüne üzerindeki siyah atlet, terden beyaz desenler almýþ yorgunluðu her halinden belli ama sýcak ve içten ses tonuyla o mendilciyi kucaklamasý ve mendilcinin mutluluðu. Ve bu mutluluðu izleyen birinin þaþkýnlýðý ve bu kareden habersiz yüzlerce insan. Hani duvar yazýlarýnda var ya hayat böyle güzel insanlar yüzünden dönüyor diye aynen öyle. Dünya bu güzel insanlarýnýn hatýrýna dönüyor ama neden onca insaný da sýrtýnda taþýyor? “Cevabýný direk kendi verdi biz insan olduklarýný öðretelim diye.” Ve saçlarýný kaþýyarak en zor soruyu sordu kendine “ peki ben ne kadar insaným?” isteksizce kalemi kavradý…. Bacak arasýna sýkýþtý insanlýk, kurtulamadý insan oðlu varoluþtan bu yana kendini bu þehvet dolu duygudan. Nefsini 1 liralýk mendile tercih etti çoðu zaman ve faiþe deyip aþaðýladýðý sistemin zoruyla etini satan onurlu bir hayat kadýnýndan daha faiþe bir hayat sürdü düþündükleriyle. Bir türlü insan diyemedi, hep sýnýflara ayýrdý kadýn erkek, zengin fakir, iþçi burjuva, aða maraba diye. Hep bir sömürme ,hep bir kullanma vardý. Deðiþmedi bu gerçek. Onursuzluk zehirli bir virüs gibi günden güne yayýlmaya, hayat þartlarý zorlaþtýkça geliþen süreç Darwin amcamýzý bile þaþýrtýp mezarda ters dönmesine neden oldu. Aslýnda insanlarýn atasý maymun deðil bukalemun du… Þuursuzca yazýyordu ve yazdýklarý kendine bile anlamsýz geliyordu aslýnda. Ya anlam içinde anlam gizlemeye çalýþýrken ipin ucu kaçýyordu yada gerçekten saçmalýyordu.” Amannn onu da okuyucu düþünsün tabi okuyan olursa…” dedi umutsuzca… yazdýklarýndan ve yazdýðý yazýlarýn okunduðundan bile umudu kalmayan biri nasýl güvenebilirdi kalemine. Son yazým olsun diye geçirdi içinden. Bu günden sonra gecenin karanlýðýna teslim edip kelimeleri, sessizlik ile sohbet etmek daha doðru olur dedi kendince… Emin olamadý kendinden… Bir Türkü mýrýldandý kendince sessizliðe savaþ açarcasýna…. Üç beþ kiþi kalmýþ Türkü diyenler Al üstüne yeþil donu giyenler Kýl kara çadýrda geçmiyor günler Onun için bozgun öter telimiz…. Olsun dedi…üç beþ kiþi hatýrýna yine kavradý kalemini….amaç bir insan kazanmak bir insanýn yüreðine dokunmak ise… Hayata küsmüþ bir bedene ses olmaksa yaþamak ve uzaklarda bir yerlerde kalemine sarýlacak bir dostun var olduðu umudunu yaþayarak iki satýr yazmaksa hayat. Ve bu kahrolasý hayatta bunu bir görev bildiysen ve hala çöplerden hayat bulan insanlar için kendini suçlu hissedebiliyorsan hangi görüþe baðlý olduðunu düþünmeden. Ve bir çocuðun gözyaþlarý hala senin yüreðini kanatýyorsa. Ve dik durmayý yol edinmiþsen bu çirkeflik içinde. Doðru olmak için günden güne kendinle mücadele edip küfürler savuruyorsan yalanlarýna insanlarýn durma yaz iki satýr daha dedi kendi kendine…. Nazým diyor ya…. Çek defterlerinizse Vatan diye…. Ýþte günümüzde onur çek defteri, cüzdanýn içindeki banknot, banka hesaplarý ve ayaðýnýzý yerden kesen son model araçlarýnýz. Bunlar kriterleriniz… Ne kadar güçlü iseniz maddi olarak o kadar yalan söyleme, dolandýrma, emek hýrsýzlýðý yapma ve bir insaný kullanma hak ve hürriyetine sahipsiniz. Bu hakký kendinizde buluyorsunuz… Tüm bunlar size sistemin verdiði en yüce armaðan. Bu güç sayesinde anlýnýn terini akýtarak mücadele veren dürüst insanlara çamurda atarsýnýz, onlarý düþünüp mastürbasyonda yaparsýnýz, onlarý elde etmek için taklalarda atarsýnýz istediðiniz cümleleri hesapsýzca kurar birde utanmadan o insanlarýn yüzlerine bakarsýnýz. Yani kýsacasý o kadar onurlu insan var ki çevremizde cebi dolu ama yüreði boþ bir insan insanlýktan utanýp sadece sessizliðe bürünüp uzaklaþmak istiyor bu kokuþmuþluðun içinden. Biraz haddimi aþacaðým ama bu düzen içinde var olan onurlu erkekler ve onurlu kadýnlar iki bacaklarýnýn arasýndaki organlarý için yaþayýp hayatlarýný o organlarýnýn ekseninde yaþayarak hayata bakýyorlar. Buda sistemin ve maddi gücün onlara verdiði ulaþýlmaz güç oluyor. Madem þuursuz bir yazý dedik baþlarken. Þuursuzca devam edelim. Birde sabahýn köründen gecenin körüne deli gibi çalýþýp aldýðý üç kuruþla hayatýn içinde yer kapmaya çalýþan emekçi kardeþlerimiz var. Ve tabi birde onlarý bu duruma sokan yanlýþ siyaset. O yanlýþýn peþi sýra koþan yine bu gecesi gündüzü belli olmayan emekçi kardeþler. Birde iyi olmuþ diyen orta tabaka. Kavga aslýnda ezilen ile kendini bir nebze kurtarmýþ orta sýnýfta deðil. Asýl kavga düzen ve düzülen arasýnda. Düzen onuru almýþ iki bacak arasýna, düzülen unutmuþ onuru düþmüþ ekmeðinin peþine. Onuru unutmak, onursuz olmak anlamýna gelmiyor. Sistem insana düþünme þansý bile tanýmýyor. Tek derdi insanýn eve götüreceði ekmek olmuþ. Kimi zaman susmuþ, kimi zaman diþini sýkmýþ kimi zaman omzuna yüklenen olanca yüke aldýrmadan çalýþmýþ… evde çocuk ekmek beklerken bir Baba bir anne onurunu mu düþünür? Evladýný mý? Þimdi kim onurlu, kim onursuz, kim þuurlu kim þuursuz siz karar verin. Emekçiyi bu hale sokan sistem mi onurlu? Evladýný aç býrakmamak için mücadele eden emekçi mi? Ha birde düzen içinde bir yere gelmek için kafasýný her þeye hallacýn keçisi gibi sallayan yüksek karakter timsallerimi? Ota boka ses çýkarýp onurlu olmaya çalýþan üç beþ bilemedin on onbeþ hadi yüz yüzeli tam saydýk bin hadi bir milyon kiþi var mýdýr? yok mudur? Bilinmez iþte onu bilen yine insandýr ve ancak aynada yüzüne bakýnca bunu itiraf eder. Hadi var diyelim dediðimiz kadar onlarýn durumu ne. Toplum içinde ota boka sinirlenen, doðrucu davutun abisi olan ve maalesef gýt kanaat geçinip yinede aman demeyen bir küme. Yani ne olursa olsun gülmeyi bilen, insana deðer veren, parayý araç olarak kullanan ve kýç yerine yürek öpen insan topluluðu… bunlar nerede diyecekseniz? Orada ,burada, þurada… belki yazýyý yazan belki okuyan… ve ne olursa olsun bir insaný kazanmaktan yýlmayan kiþiler iþte onlar… Þimdi þuursuzca yazýlan bir yazýyý, mantýklýca okuduysanýz cevap verin…. Nerede onur? Nerede insan? Nerede hayat? Ve siz þuursuzca yaþanýlan bu hayatýn neresinde bekliyorsunuz hiç bir þey yapmadan hayatýn deðiþeceðini? Hadi sizde þuurluca yazýn bakalým ne çýkacak…. Fýrlattý kalemini masanýn üzerine…. Yazdýklarýný okudu bir çýrpýda… beðenmedi anlamsýz geldi kendine… elindeki kaðýdý buruþturup attý ve geceyi izlemeye baþladý… sokak lambasýna takýldý gözleri ve her þeyi baþtan düþündü. Þuursuzca yaþanýlan bu hayatta bir bu þuursuz kelimeler eksik dedi… buruþturduðu kaðýdý tekrar düzeltti özenle… Gözleri doldu ve o saçý sakalý karýþan adamdan aldýðý mendil ile göz yaþlarýný sildi. Ýþte o mendil belki þanslý mendillerden biriydi , týpký düzene dik durabilen nice insanlar gibi….
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © HAMZA EKÝZ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |