Materyalist bir dünyada yaşıyoruz, ve ben de materyalist bir kızım -Madonna |
|
||||||||||
|
Anadolu halkı; varlığının temelini bu topraklardan almış, umutları yağmur kadar temiz ve isyanları fırtına kadar sert ve dahası ağıtları hala yürek kanatacak kadar taze. Hele elleri hiç bitmeyen çatlamışlığı ve toprakla savaşmaktan nasırlaşmış parmakları. Ya; ya kadınlarımızın sıcaktan kurumuş kiraz rengi dudakları, güneşten yanmış elma elma yanakları. Dağları delen sevdalılara ne diyelim, ya kelle koltukta isyan bayrağını açanlara, hele “enel hak” deyip darağacına yürüyenlere.. derisini gericiliğe kaptıranlara, koca paşalar beyler haram’ı helal’i ayıramazken; itine helal lokma yemeyi öğretenlere ve düşmanın taşına direnip, dostun bir gülü ile yaralananlara ve dar ağacında emperyalizme kafa tutup “ KAHROLSUN EMPERYALİZM” diyerek tam bağımsızlık yolunda can verenlere ne diyelim. Koca bir tarihtir, koca bir destan ve dahası umuttur Anadolu insan için insana dair. Demirci Kavası, Pir Sultan Abdal’ı, Nesimi’si, Hallac-ı Mansur’u, Hacı Bektaş’ı, Dadaloğlu’su, Mustafa Kemal’i, Deniz’i, Yusuf’u Hüseyin’i ve şimdide Ergenekon destanını tekrar yazacak olan aydınları ile isyanı, özlemi, umudu, ve ezilenin ezene karşı baş kaldırışını anlatır dizelerde ve dünden bu güne yediden yetmişe tüm insanların anlayabileceği bir dille. Ve anlatılmış, anlaşılmış bu umut ışığı koca bir miras olmuş ve bu miras rüzgarın kanatlarında savrulmuş Anadolu’ma. Saraylarda yar dudağı, dilber elleri anlaşılmaz bir lutufla okunup, udilerle huriler göbek atarken karşılıklı ve o yarin dudağının rengini alan şarap aşk meşk sehroşu yapmışken budalaları, düşman postallarıyla kirletmiş aziz vatanı. Yarin göbeğinden içtikleri şarabın keyfinden vatanı unutmuş sözde milliyetçi vatansız zübbeler. Ve saray karanlığının ortasında, Anadolu’nun değişilmez ve yok edilmez mirasını taşıyan, umutları güneş kadar parlak ve yarınları geceye küsmüşçesine aydınlık ve dahası mas mavi gözlerinden okunan baş kaldırış. Açmış sancağı, mazlumun sancağını ve yürümüş Samsun’dan emperyalizm’in üzerine, çelik gibi bir bilek ve Anadolu kadar büyük bir yürekle. Halkım daha yürüyüşünden tanır, bakışından, duruşundan ve bilir halkım sırtı heybeli ve heybesi içinde taze umutlar taşıyan önderini. Mirasını bilir halkım deyişlerle, şiirlerle öğrendiği her dizesinde kendisini bulduğu mirasını. Ve sarılır tıpkı dedelerinden, nenelerinden duyduğu destanlarda olduğu gibi yabasına, baltasına, orağına, dirgenine ve yüreğine; yürür zulmün üstüne. Direnir, ölür, öldürür ve inanır sarı saçlı önderine. Öyle inanır ki kucağındaki çocuğunu nefessiz bırakır öldürür cepheye mermi taşımak için, sırtındaki örtüyü örter düşünmeden güllelerin üstüne ve onurluca direnir emperyalizmin önünde. İşte zafere ulaşan mücadelenin, satılmışlıktan uzak inadına umut ve inanç dolarak Mustafa Kemal diyen ve seksen altı yıldır Ulu Önderini içinden atamayıp gururla taşıyan bir halk. Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Alevisi, Sunisiyle Türk halkı. İşte halkım, Anadolu’mun halkı. Türk Halkı. Hala bilmez şarabın dilber göbeğinden nasıl içileceğini ve bilmez udilerle hurilerin aşkı muhabbetini uzaktır saraylara ihtişama. Varsa yoksa dem çeker, bağlamayla umuda koşar ve ağıtlar yalar ağlar benim halkım. Dedik ya ; mirası taşır benim halkım. Örgütlü mücadeleden gelen dünden bugüne sönmeyen bir ateşle aydınlanan; Pir Sultan’ların, Nesimi’lerin, Hallac-ı Mansurların halk kültürünü oluşturmasıyla; Namık Kemal’lere, Mustafa Kemal’lere ve Deniz’lere uzanan ve şimdi ise özüyle buluşan ve meydanlara akan ellerinde ay yıldızlı esir bayrağımla o bayrağı hürriyete kavuşturma çabası verir benim halkım. Ne kadar karanlık olsa da bugün ERGENEKON destanıyla karanlığı aydınlığa çevirmesini de bilir benim halkım. Aydınları taş duvarlar ardında prangalara vurulmuşken duramaz meydanlara akar, yumruğunu masaya vurmasını bilir benim halkım. Ve bir defa daha yürek yüreğe buluşup sağ sol demeden o balyoz büyüklüğündeki yumruğu emperyalizmin ve onun iş birlikçilerinin tepesine dün olduğu gibi bugünde indirecek benim onurlu halkım. Haydi. Dün olduğu gibi. Yeniden kazanalım emperyalizme karşı kurtuluş savaşını ve kucaklayalım TAM BAĞIMSIZ AYDINLIK TÜRKİYE’Yİ……. www.hamzaekiz.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © HAMZA EKİZ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |