"Hemen yüzüne gül suyu seperek Leyla'yı ayılttılar." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Şiirle şairin ilişkisi üzerine birçok varsayımlar üretildiği bilinen bir gerçek. Şiire olduğu kadar şaire de uzak olanların, şairle ilk karşılaşmalarında sordukları:”Bunları siz mi yazdınız?” gibi ilk anda saçma ve basit gelen soruyu irdelediğimizde; aslında, şiirin olağanüstü gücüyle karşı karşıya kalındığını anlıyoruz. Şiirin o büyülü atmosferine bir anda kendini kaptıran kişi, o sihirli sözcüklerin, karşısında etten kemikten bir duvar gibi duran insanın o sözcükleri üreten kişi olduğuna inanamıyor, ancak hayalinde yaşattığı bir şairin bunları yazabileceğine inanmak istiyor. Bu durum, toplumda şair imajının salt soğuk edebiyat kitaplarında yer alan ve bir türlü kendini sevdirmeyi beceremeyen yapıtlarla sınırlı kalmasının yol açtığı, eksik bir eğitimin sonucu olduğu kanısındayım. Güzel bir Akdeniz güneşi altında, insanların arasına karışmak, onların heyecanına ortak olmak için en ideal yerlerden birisi, kuşkusuz hipodromdur. Şiirin şairle olan derin ilişkisini anlamak isteyenler için iyi bir yer orası olsa gerek! Şair, şiir atına binmiş bir jokeydir; nasıl ki, jokey her yarışı kazanmak ister, şair de kaleme aldığı her şiirin bir öncekinden daha mükemmel olmasını ister. Eğer şair, şiir atına yarış öncesi iyi çalışma yaptırır, onun her şeyiyle yakından ilgilenirse, bu, onun gelecek yarışta iyi bir performans elde etmesine yol açar. Yarışı kazanmanın ön koşulu, yarış öncesi yapılan bu hazırlıklardır. Şair, kendini bir jokey gibi hazırlamak ve üzerine bineceği şiir atını çok iyi tanımak zorundadır. Onun dilinden, huyundan, suyundan ne kadar iyi anlarsa, o denli başarı şansı yakalayabilir. Yani, şair, bilgili ve birikimli olmak zorundadır. Şiir atı huysuzdur, kıskançtır, paylaşmayı sevmez. Kendisine ne denli özen gösterilirse o denli başarılı olacaktır.Yarışın başlangıcından sonuna kadar süren kısa zaman dilimini en iyi şekilde değerlendiren; iyi çıkış, tempolu koşu ve finalde soluk soluğa mücadele, işte müthiş bir şiir başarısı ! Her koşu öncesi şiir atı kadar jokeyi olan şair de huzursuz günler, geceler geçirir.Bu sancılı geçen günlerin ardından gelen başarı, ancak, bir başka finalin başlangıcı demektir. Çünkü, şiir atı da, şair de bilmektedir ki, en güzel şiir henüz yazılmayandır ! Akdeniz güneşinin o hiç bitmeyecek sandığımız mavi derinliklerinde, bu, hiç kuşkusuz aynı zamanda karşımıza ansızın çıkıveren bir gökkuşağı da olabilir ya; en iyisi siz, şiir atına binin ara sıra. O sonsuz mutluluk kuşağının altından geçiverin. Bu yarışta kaçıncı olduğunuz hiç önemli değil; asıl, sizin şiir atıyla yaşadığınız o olağanüstü duygulardır önemli olan. Haydi, sürün atınızı şiirin doruklarına!... ../..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ömer akşahan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |