..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Hiçbir şey insan kadar yükselemez ve alçalamaz. -Hölderlin
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yazarlar ve Şairler > ömer akşahan




9 Ocak 2005
Varolmak Kavgası  
ömer akşahan
Şiir, edebiyat dünyasının bence en acımasız alanıdır.


:BDBJ:
Ömer AKŞAHAN

"Varolmak kavgası en fazla aynı türden bireyler arasında cereyan edecektir; zira bunlar aynı bölgede yaşarlar, aynı tür gıdaya ihtiyaç duyarlar ve aynı tür tehlikelere maruzdurlar... Aynı türün üyeleri genellikle benzer alışkanlıklara ve yapılara sahip olurlar ve birbirleri ile rekabete girdiklerinde bunların arasındaki kavga, farklı türler arasındaki kavgaya kıyasla çok daha şiddetli olur. Buradan da, doğa ekonomisi içinde hemen hemen aynı yeri dolduran müttefik formlar arasındaki rekabetin neden daha şiddetli olacağını anlayabiliriz.
Doğal Ayıklanma Yoluyla Türlerin Kökeni / Darwin III. Bölümden (*)

Şiir, edebiyat dünyasının bence en acımasız alanıdır. Edebiyat tarihçileri bu konuda bizlere o denli malzeme verirler ki, okuduğuNuzda şaşar kalırsınız. Hatta çoğu, günümüz televole programlarını pek aratmaz türden. Özellikle panellerde bir araya gelen üç beş şair ve yazar bazen kantarın topuzunu kaçırıverirler. Esasen o anda salonda uyumakta olan izleyicileri uyandırma gibi gizli bir işlevi de vardır; yani, ses tonunu yükselterek konuşmak, tansiyonu artırmak onlar için çok önemlidir.

Şair, şairin kurdudur. Bunu hiç kimse inkar edemez. Her şairin kendi ütopyası, sınırlarını ancak kendisinin çizdiği ve bildiği bir evreni vardır. Bu evren, tanınmak ister, yeni ve sürekli konaklayacak sakinler ister... Şairin istekleri hiç bitmez. O hep önde olmak, önce konuşmak, önce anılmak ister. Şair alçakgönüllü olamaz. Karizmatik olmak zorundadır. Daha ileri boyutta ise, her yazdığının kutsal metinler gibi algılanmasını ve müritlerinin bu metinleri ezberlemesini ister.

Şair, yanında bir başka şairin anılmasından haz duymaz. Eğer sahnedeyse, o, evrenin merkezi olmak zorundadır. Şair olmak zordur vesselam. Hiç bir şair de bunları açıkça yüreklilikle dile getirmez.

Şiirle uğraşan ve yazan kişi, eğer kendisine şair derse, o, şair değil, öyle anılmayı isteyen bir zavallıdır. Böylelerinin şiirlerini yorumlarken lütfen dikkat edin, acıtabilir!

Şiir, öyle büyük bir denizdir ki; kendisini şair sanan ne cilâlı cesetleri bünyesinden dışarı atmıştır.

Şair, şair gibi davranabilene denir.İşte size ufak bir kanıtı: Şair Can Yücel Datça'da arakadaş olduğu ve sürekli alışveriş ettiği marketçinin bir üründe kendisini kazıkladığını öğrenir. Mevsim yaz. Zaman öğle saatleri. Müşterinin en kalabalık olduğu bu zamanda Can Yücel, markete girer, ortalık yerde, küçük tuvaletini müşterilerin ve market sahibinin şaşkın bakışları arasında yapar. Herkes heykel gibi donup kalmıştır. İşini rahatça hallettikten sonra da çeker gider. Bu anekdotu İzmir Kitap Fuarında bir panelde dinlemiştim.

Sözün özü, şair ulusal kalıpları zorlayan biri olmak zorundadır. Şair, her şeyi kendine dert edinen insandır. Güney Asya'daki felaketten, Irak'taki zulümden, Türkiye'deki insan hakları ihlallerinden, kendi parmağının sızısından pay çıkartıp, kaleme sarılmalıdır.

Bir başka yazımda da dile getirdiğim gibi, şair sözcükleri evirip, çeviren ve yeni biçime sokandır. Bakırcı ustasının dümdüz bir bakır saçı, sürahiye dönüştürdüğü gibi, sözcüklerden yepyeni söyleyiş biçemi oluşturabilmelidir.
Ben kendi adıma, işin mutfağında hâlâ özel yemek tarifleri denemekle zaman geçiriyorum. İnternette bunları sizlerle paylaşmaktan da mutluyum.

Darwin'e gelince; "Aynı türün üyeleri genellikle benzer alışkanlıklara ve yapılara sahip olurlar ve birbirleri ile rekabete girdiklerinde bunların arasındaki kavga, farklı türler arasındaki kavgaya kıyasla çok daha şiddetli olur."ifadesinin, şairlere indirgendiğinde, ne kadar özlü birdeyiş olduğu anlaşılıyor.

Yiğidi öldür ama bilimin hakkını yeme!

Kaynak: (*) Mor İneğin Akıllısı / İşinizi Farklılaştırmanın Kitabı / Prof. Dr. Arman Kırım / s.9 / morinek yayınları-İstanbul / 27. baskı



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yazarlar ve şairler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sonbahar Soloları
Köşe Yazarlığı
Sözlence
Okumaz Yazarlar
Şiir, Şair ve İklim
Şiir Atı
Sokrat"ın Aynasında Görünen miydi Gerçek?
Bakır Ustası
Edebiyatın Kumaşı
Şeylemeler

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Efeler, Yörükler, Türkmenler
Aynı Dili Konuşmak
İsimsizler
Okumadığım Her Şey, Bir Şenliktir!
Kum Tanesi İle Yosun
Velad'la Mariya...
Sokrat Chat Yaparsa...
Beyaz Afrika Menekşesi
Her Şey Yaşanmış Olmak Zorunda Mıydı!
Dün Gitti, Yarın Meçhul, Bugün Bir Nimet

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hiçliğe Övgü [Şiir]
Kayıtdışı Şiir [Şiir]
Gece Dokunuşları [Şiir]
kalem [Şiir]
Meğer [Şiir]
Güz Yağmurları [Şiir]
Küçük Mariya İçin Kar Senfonisi [Şiir]
Giderken Düşürdünüz 'Ben'i Çantanızdan [Şiir]
Issız Sokak [Şiir]
ayrılıklar [Şiir]


ömer akşahan kimdir?

Kendini nasıl anlatır ki insan… Oturup yazılmaya kalkılsa, her edebiyat işçisinin yaşamı kalın bir roman olur. Ben bunu zaman zaman yazdığım denemelerde ve şiirlerimde yansıtmaya çalışıyorum. Yapıtlarımı izleyenlere küçük birer ipucudur; söylenen her bir sözcüğümüz, tümcemiz. . Kendimi şiirde ilk keşfedişim beni aynı zamanda büyük bir hayal kırıklığı yaşattı ve düzene yenik düştüm. Yol göstericim de yoktu yanımda; düzene isyan edeceğime, şiire küsüp öyküye yöneldim. Bütün bu yaşananlar ortaokul dönemime rastlar. Yine bir gün düzen beni aldı, bir sonbahar yaprağı gibi Aydın Dağlarının zirvesine fırlattı. Yıl 1981. Ve beni yeniden hayata bağlayan sihirli gücün şiir olduğunu orada anladım. O gün bugündür, can yoldaşım, arkadaşım, sırdaşım ve en büyük sığınağımdır ŞİİR! İnanıyor ve haykırıyorum; şiir mabedinde yanmayan hiç kimse, ben buyum, ben şuyum diyemez. Tek inancım, ömrüm oldukça yazmaya, gerekirse yazdırarak da olsa şiire ihanet etmeyeceğim. Aydın’ın İncirliova ilçesinde, ‘53 yılının Ocak ayında, bir Kova erkeği ve sevgili annemin tek eşinden 14. yavrusu olarak dünyaya gelmişim. Babam ve annem ümmiydi. Okul yüzü görmemiş bir ailenin ilk üniversite mezunu olarak kutsal öğretmenlik uğraşımı resmi düzeyde ‘99 yılına dek sürdürdüm. Halen özel sektörde işimden arta kalan zamanlarda, öğrencilere Türkiye’nin hemen her noktasında şiir dersleri veriyorum, gönüllü. Yeni Türk şiirini mevcut Türkçe ve Edebiyat kitaplarından öğrenemeyen gençlere yeni Türk şiirinin kapısını aralamaya çalışıyorum. İnanın bu çalışmalarda şiir adına öyle ilginç olaylara tanık oluyorum ki, gözyaşlarınızı inanın tutamazsınız. Tüm uğraşlarımdan edindiğim çok önemli bir gerçeğin altını kalınca çizmek istiyorum: ŞİİR ÖYLESİNE SİHİRLİ BİR ANAHTAR Kİ, AÇMADIĞI BİR KAPIYI GÖSTEREN HENÜZ ÇIKMAMIŞTIR! Bugüne dek, bir çok edebiyat dergilerinde şiir, deneme, öykü, inceleme, gezi , anı yazılarımla yer aldım. ‘90’da Ödemiş EFE dergisi yöneticiliği, Almanya’da Almanca yayımlanan GEMEİNSAM adlı yayının sorumluluğunu yaptım. Almanca şiir, öykü denemelerinin yanı sıra yurda döndükten sonra da Almancadan Türkçeye şiir kazandırma çalışmalarımı yayımladım. ‘90’da “Nasıl Çalışalım? Nasıl başaralım?” adlı çalışmam M. E. B. ca tavsiye edildi. Egebank tarafından 3000 adet basıldı. ‘98’de ilk şiir kitabımı Sivas’ta yakılan 37 güzel insana adadığım için yalnızca 37 şiir içermektedir. Evliyim. Eşim de emekli sınıf öğretmeni olup, bir oğlum ve bir kızımla beraber yaşamımızı renklendirmeye çalışmaktayız.

Etkilendiği Yazarlar:
Mayakovski, Cemal Süreya, Sabahattin Ali, Cahit Tanyol


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © ömer akşahan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.