..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Kürtaj sadece kendileri bir zamanlar doğmuş insanlar tarafından savunuluyor. -Ronald Reagen
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yazarlar ve Şairler > ömer akşahan




24 Mart 2005
Bakır Ustası  
ömer akşahan
Şiirin okulu olduğuna inanmıyorum. Dünyaya bazı insanların şair olarak geldiğine inanıyorum.


:BDFE:

Ömer Akşahan

Çocukluk dönemim ne zaman aklıma düşse, çarşıda günün en sıcak saatlerinde hükümet konağı karşısında, Atatürk büstünün de yer aldığı meydana bakan bakır ustası Mahmut amcanın dükkanını anımsarım. İri yarı, adaleli ve sert bakışlı ustanın oğlu da sınıf arkadaşımdı. Mahmut ustanın bakırı örste döverken çıkardığı "tan tan" sesleri kulaklarımızı çınlatır dururdu. Dikkatle yaptığı işi izler ve acaba derdim, usta bu sesten sağır olmaz mı?

Dükkanı, kasabamızın çok sık uğranan dükkanlarındandı. Nedeniyse, o dönemde şimdiki gibi alüminyum ve çelik henüz piyasada yoktu. Evlerimizin en önemli demirbaşı durumundaki kap kacak, kazan her ne varsa hepsi bakırdandı. Yemeğimizi bakır sini üzerinde, bakır tabaklarda yerdik. Leblebi şekeri imal ettiğimiz geniş, çukur ve iki kulplu büyük teknemiz de bakırdan yapılmıştı.

Muğla'nın Kavaklıdere ilçesi o yıllarda Yatağan'a bağlı bir beldeydi. Bu yöre halkı yörük kökenlidir. İki temel uğraşlarından biri halı ve kilim dokumacılığı, diğeri de bakır ve kalaycılıktı. Buradan çok ünlü bakır ustaları yetişmiştir. Kavaklıdere'de yetiştiğine kanaat getirilen ustalar kâh gezici olarak köy ve kasabalarda, kâh sabit dükkanlarda zanaatlarını yaparak geçimlerini sağlarlardı. Kasabamızın en tanınmış bakırcısı da Mahmut amcaydı. Dükkanının bir köşesinde, yerde bakır kapların oksitlerini çıkaran çırakların manzarası görülmeye değerdi. Kalçalarını sallaya sallaya çalışırken doğrusu Asena yanlarında halt ederdi. Yeni kalaylanmış kap kacağın pırıl pırıl bir görüntüsü ve kendine özgü kokusu vardı. Bakır kapların parlaklığı ne yazık ki çelikte yok! Kavaklıdereliler bakır işleme zanaatını tüm zorluklarına karşın halen sürdürmektedir.

Değinmek istediğim şey, doğrusu kaybolmaya yüz tutmuş meslekler değildi. Şiire yıllarca kafa yoran birisi olarak; şair kimdir, ne yapar, şiiri nasıl oluşturur, tarzındaki sorulara somut bir örnek ararken, beynimde var olan bakır ustası Mahmut amcayı baz alarak, konuya farklı bir bakış açısı getirmekti amacım.

Şaire bakırcı penceresinden bakıldığında; ustanın kazan, ibrik ya da leğen gibi bir aygıtı yapması için yalnızca üç temel malzemeye gereksinimi olduğunu görürüz: bunlar, bakır plaka, örs ve çekiçtir. Maharetli ellerin tempolu ve kimi zaman gözü kapalı, düz bir bakır plakayı nasıl ibriğe dönüştürdüğünü hayranlıkla izlersiniz.

Şairin malzemesi de, sözcüklerdir. Kullandığı dil ne denli zenginse, şair de o denli güçlü ve etkili yapıtlar ortaya koyabilir. Bu bağlamda, bana göre Nobel edebiyat ödülü yazar ve şaire değil yapıt verdiği dile ve kültüre verilmektedir. Türkçe yazan bir şair ve yazarın henüz Nobel ödülü almadığından yola çıkarsak; Türkçenin çok zengin bir dil olmadığı kanısına varabilir miyiz? Hayır, diyenleri duyar gibiyim. Oysa, Nobel sadece bir ayna! Her yıl dünya edebiyat gündemine taşıdığı tartışmalarla ödül verdiği ülkeye ayna tutulmasını sağlamaktadır. Konuya buradan bakarsak, şair ve yazarların ustalığını tartışmaya açabiliriz.

Ana dilden çıktık yola, geldik Nobel'e...Oysa şair kimdir, malzemesi nedir, şiiri nasıl oluşturur; bunları konuşmalıyız, değil mi? Bugüne dek şiire ilişkin yazdıklarımı ve söylediklerimi topladığımda geriye özetleyebileceğim tek örnek kalıyor: Bakır ustası! Şairle bakır ustası arasında o denli benzerlik var ki; sözcükleri beyin ve yürek arasındaki örse yatıran şair, kurgu ile sözcüklere yepyeni anlamlar yükler. Böylece, okuyana keyif veren, heyecanlandıran, hüzünlendiren, kimi zaman ağlatan bir derinliğe kavuşur. Hayranlıkla okuduğumuz, kolayca belleğimize kazıdığımız nice şiir, bu ciddi uğraşla önümüze gelmez mi?

Şiir, önce şairin beyninde şekillenir, yoğrulur; bazen de şiir için araştırma gerekir. Daha sonra sözcük ve biçim çalışmasıyla son şeklini alır. Şiirde dizeler yerli yerine oturduysa ve kesinlikle yer değişikliğini kabul etmiyorsa; o şiir, olgunlaşmış ve kamuya ulaşamayı hak etmiştir.

Sonuçta, bakır ustası Mahmut amca örneğinde olduğu gibi özel çabalarıyla kendini kabul ettirmiş şairlere toplum olarak sahip çıkmalıyız. Şiirin okulu olduğuna inanmıyorum. Dünyaya bazı insanların şair olarak geldiğine inanıyorum. Bu yeteneğe sahip kişi bu bilince erdiği andan itibaren aldığı eğitim ve izlekle çok başarılı çalışmalara imza atabilir. Sonradan şair olunmaz. Şair de çok kolay yetişmez.

Bu nedenle, günlük kaygı ve popüler yaklaşımlarla iyi şiire yapılmaya çalışılan ihanetlerin önüne set çekmeliyiz. Bu uğurda emek verenlere destek olarak dünya edebiyatında varmak istediğimiz yere belki varabiliriz. Vitrine çıkan her şiire de bu gözle bakmamız gerektiğine inanmaktayım



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yazarlar ve şairler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sonbahar Soloları
Köşe Yazarlığı
Sözlence
Okumaz Yazarlar
Şiir, Şair ve İklim
Şiir Atı
Sokrat"ın Aynasında Görünen miydi Gerçek?
Varolmak Kavgası
Edebiyatın Kumaşı
Şeylemeler

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Efeler, Yörükler, Türkmenler
Aynı Dili Konuşmak
İsimsizler
Okumadığım Her Şey, Bir Şenliktir!
Kum Tanesi İle Yosun
Velad'la Mariya...
Sokrat Chat Yaparsa...
Beyaz Afrika Menekşesi
Her Şey Yaşanmış Olmak Zorunda Mıydı!
Dün Gitti, Yarın Meçhul, Bugün Bir Nimet

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hiçliğe Övgü [Şiir]
Kayıtdışı Şiir [Şiir]
Gece Dokunuşları [Şiir]
kalem [Şiir]
Meğer [Şiir]
Güz Yağmurları [Şiir]
Küçük Mariya İçin Kar Senfonisi [Şiir]
Giderken Düşürdünüz 'Ben'i Çantanızdan [Şiir]
Issız Sokak [Şiir]
ayrılıklar [Şiir]


ömer akşahan kimdir?

Kendini nasıl anlatır ki insan… Oturup yazılmaya kalkılsa, her edebiyat işçisinin yaşamı kalın bir roman olur. Ben bunu zaman zaman yazdığım denemelerde ve şiirlerimde yansıtmaya çalışıyorum. Yapıtlarımı izleyenlere küçük birer ipucudur; söylenen her bir sözcüğümüz, tümcemiz. . Kendimi şiirde ilk keşfedişim beni aynı zamanda büyük bir hayal kırıklığı yaşattı ve düzene yenik düştüm. Yol göstericim de yoktu yanımda; düzene isyan edeceğime, şiire küsüp öyküye yöneldim. Bütün bu yaşananlar ortaokul dönemime rastlar. Yine bir gün düzen beni aldı, bir sonbahar yaprağı gibi Aydın Dağlarının zirvesine fırlattı. Yıl 1981. Ve beni yeniden hayata bağlayan sihirli gücün şiir olduğunu orada anladım. O gün bugündür, can yoldaşım, arkadaşım, sırdaşım ve en büyük sığınağımdır ŞİİR! İnanıyor ve haykırıyorum; şiir mabedinde yanmayan hiç kimse, ben buyum, ben şuyum diyemez. Tek inancım, ömrüm oldukça yazmaya, gerekirse yazdırarak da olsa şiire ihanet etmeyeceğim. Aydın’ın İncirliova ilçesinde, ‘53 yılının Ocak ayında, bir Kova erkeği ve sevgili annemin tek eşinden 14. yavrusu olarak dünyaya gelmişim. Babam ve annem ümmiydi. Okul yüzü görmemiş bir ailenin ilk üniversite mezunu olarak kutsal öğretmenlik uğraşımı resmi düzeyde ‘99 yılına dek sürdürdüm. Halen özel sektörde işimden arta kalan zamanlarda, öğrencilere Türkiye’nin hemen her noktasında şiir dersleri veriyorum, gönüllü. Yeni Türk şiirini mevcut Türkçe ve Edebiyat kitaplarından öğrenemeyen gençlere yeni Türk şiirinin kapısını aralamaya çalışıyorum. İnanın bu çalışmalarda şiir adına öyle ilginç olaylara tanık oluyorum ki, gözyaşlarınızı inanın tutamazsınız. Tüm uğraşlarımdan edindiğim çok önemli bir gerçeğin altını kalınca çizmek istiyorum: ŞİİR ÖYLESİNE SİHİRLİ BİR ANAHTAR Kİ, AÇMADIĞI BİR KAPIYI GÖSTEREN HENÜZ ÇIKMAMIŞTIR! Bugüne dek, bir çok edebiyat dergilerinde şiir, deneme, öykü, inceleme, gezi , anı yazılarımla yer aldım. ‘90’da Ödemiş EFE dergisi yöneticiliği, Almanya’da Almanca yayımlanan GEMEİNSAM adlı yayının sorumluluğunu yaptım. Almanca şiir, öykü denemelerinin yanı sıra yurda döndükten sonra da Almancadan Türkçeye şiir kazandırma çalışmalarımı yayımladım. ‘90’da “Nasıl Çalışalım? Nasıl başaralım?” adlı çalışmam M. E. B. ca tavsiye edildi. Egebank tarafından 3000 adet basıldı. ‘98’de ilk şiir kitabımı Sivas’ta yakılan 37 güzel insana adadığım için yalnızca 37 şiir içermektedir. Evliyim. Eşim de emekli sınıf öğretmeni olup, bir oğlum ve bir kızımla beraber yaşamımızı renklendirmeye çalışmaktayız.

Etkilendiği Yazarlar:
Mayakovski, Cemal Süreya, Sabahattin Ali, Cahit Tanyol


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © ömer akşahan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.