Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Abdullah Çağrı ELGÜN Dt. Halit ERKİLETLİOĞLU’nun Hayatı: Yazar hayatını, yaşadıkları deney, tecrübe, bilgi ve birikimlerini kitabında da kısa bir hikâye ile delillendirdiği: “Kendi Penceresinden” aktarmıştır. Kitabı okuyan okuyucular da yazarı tanısın tanımasın, kendi penceresindeki camdan seyretme durumunda olacaktır. Halit ERKİLETLİOĞLU 28 Nisan 1945, Cumartesi Kayseri’de doğdu. 1951-1955 Mayıs, Sümer İlkokulu; 404 Okul numarasıyla Kız Ortaokulu ve bu okulun ikinci sınıfında İken mahallede evlerine daha yakın. iki yeni ortaokul açılması sebebiyle, Kız Ortaokulundan, Sümer Ortaokulu’na geçiyor. 1954-1955 yıllarında Sümer Ortaokulunun son sınıftadır. 1959 Yılında Kayseri Lisesi’ne 596 okul numarası ile kaydoluyor. 1965 yılının Mayıs Ayında Kayseri Lisesinden tasdiknamesini alarak Burdur Lisesi’ne kaydolarak Liseyi Burdur’da, Burdur Lisesinde bitiriyor. 1964-1965 yıllarında, Üniversite Seçme Sınavlarında iyi bir puanla kazanarak, Diş Hekimliği Yüksek okuluna kayıt yaptırıyor. 1968 Nisan ortalarında Diş Hekim unvanı ile buradan mezun oluyor. Mutlu, pozitif bir insan olan ERKİLETLİOĞLU, kendi kendi ile barışık, dostlarına dost, düşmanlarına düşman; ancak bu konuda keskin bir kindarlığı olmayan bir insan olarak, karşımıza çıkıyor. Geleceği çok önceden görebilme yeteneğine sahip, Kayserimizin yetiştirdiği mümtaz insanlardandır. İsabetli düşünceleri, olay ve durumları sentezlemek ve yorumlamaktaki keskin zekâsı sayesinde, insanların odak noktası olmaya devam etmektedir. Bir zamanlar çalıştırdığı muayenehanesine davet ettiği ve randevu alarak kendisine gelen misafirleri ile çay kahve eşliğinde: Antika eserlerden, kitaplardan, sanattan, musikiden, güzel sanatlardan, spordan, seyahatten söz eden hoş sohbet bir insandır. ERKİLETLİOĞLU, bizzat gidip geldiği yerleri eski ve yeni özellikleri ile anlatmaktan ve anlatılanları da zevkle dinlemekten bıkıp usanmayan bir karaktere sahiptir. Halit ERKİLETLİOĞLU, zamana ve çağlara tesir eden, Kayseri’nin Kale Duvarları, Camileri, Hanları, Hamamları, Medreseleri ve bunların sır vermeyen sütunlar gibi beraber oldukları insanlar üzerinde, silinmesi imkânsız izler bırakan, Kayserimizin ender yetişen üç beş şahsiyetinden biridir. İnsanları yönlendiren gençlere yeni ufuklar açan ve onları gelecek dünyamız hakkında, devlet ve millet etrafında kafa yormağa teşvik eden, ileriye dair düşüncelerini çekinmeden söyleyen, acımadan ve kıracağını bile bile açık ve net bir şekilde eleştiren, söyleyen, sağlam karakterli abide bir şahsiyettir. EERKİLETLİOĞLU’ nun ilk kitabı “Dünden Bugüne Türkçe” yi ilk okuyan ve ilk ciddî şekilde satır satır çize çize eleştiren de yine bendim. Bu eleştiriyi haklı ve yerinde bulan, bundan asla da gocunup incinmeyen, üstelik bundan memnun olan yiğit ve mert bir adamdı… Kitap Hakkında: Kitabın Editörlüğü Prof. Dr. Atabay KILIÇ tarafından yapılıyor. Genel Yayın Yönetmeni: Hakan SARI; Kapak tasarımı: Ali SARAÇOĞLU; Girişim Ajans Ofset Sertifika No: 47852 Numaralı dosya ve ISBN: 978-605-73880-3-2 ile basıldığı görülüyor. Kitap toplam olarak: 168 sayfadan oluşuyor. Kitapta kullanılmış, sıradan bir karton kapak ve 75-80 gramaj olduğunu tahmin ettiğim saman kâğıda basılmış. Buna rağmen ne yazık ki yayıncı: “İdeal Kültür ve Yayıncılık” adını taşıyor… Kitaba Eleştiri: Genel temayül olarak 16X24 ebadında olması gereken kitabın, eninden ve boyundan kısaltmalar ile kâğıttan çalındığını söylersek, hiç de yanılmış olmayız. Sonra kitap, daha ilk okuyucusunun elinde, sayfaları ve cildi darmadağınık oluyor. Bu kitabın cilt yapısı, ciltleme sanatı, sıcak ve soğuk tutkal kullanma ustalığı, tam anlamı ile berbat!.. Daha ilk okumada paramparça olup dağılan, sayfaları bir araya getirmek için usta bir ciltçiye gitmek lazımdır. Kaldı ki eski baskılı kitapların, yüzyıllara meydan okurcasına bozulmadan, yıpranmadan sayfaları karıştırıla karıştırıla elden ele, okuyucudan okuyucuya dolaşarak yılların ilmiğinden süzüle süzüle, yıprana yıprana geldiğini düşününce, bu kıymet değeri ağırlığınca altın ve mücevherle ölçülemeyecek kitabı, basan matbaa, yayıncılar, ciltçiler ve editör için de asabımız bozulduğu ve bunların işlerinin ehli olduğu açısından bakıldığında: “İşe göre adam değil, adama göre iş!..” anlayışı ile o koltukları işgâl etmiş olduğu izlenimi, gözden kaçmıyor… Kitapta yazardan kaynaklanmayan; ancak yönetmeni, baskı ve dizgiciyi, tasarımcıyı ve editörü ilgilendiren, yanlışlar var!.. Hele hele, binlerce kişinin okuması için görücüye çıkarılmış, elden ele dolaşacak ve belki de nesilden nesile aktarılacak olan bu çok çok değerli ve bizi kendi içimizde kurulmuş bu dünyadan alıp, başka diyarlarda, başka iklimlerde gezdiren; başka ufuklara yelken açtıran ve edebî eser olma yolundaki sarrafın kıymetlisi metayı, kontrolsüz olarak piyasaya sürenleri, yakından ilgilendiren, bariz “İmlâ, Noktalama ve Yazım Hataları” ve “Bozukluğunu” görmemek ve gözden kaçırmak affedilir cinsten değildir! "Benim Dünyam Benim Âlemim” Adlı Eser Hakkında: "Benim Dünyam Benim Âlemim" kitabı, Dt. Halit ERKİLETLİOĞLU’ nun hayatını, hatıralarını ve yaşadığı dönemin sosyal, kültürel ve siyasi olaylarını anlatan bir eser, yazarın çocukluğundan başlayarak eğitim hayatını, siyasi deneyimlerini ve toplumsal faaliyetlerini kronolojik sırayla ele alıyor. Eser, bir "Köprü Nesil" olmanın anlamını açıklıyor. Geleneksel ilerleyiş ve modern dönemler arasındaki dönüşümleri, okuyuculara aktarıyor. Kitapta, yazarın kişisel anılarının yanı sıra, Türkiye’nin ve dünyanın büyük değişim dönemlerine dair gözlemleri yer alıyor. Araştırmacı Yazar ERKİLETLİOĞLU, Türkiye’nin ve Kayseri’nin tarihsel ve kültürel değişimlerini, bir “Köprü Nesil” temsilcisi olarak, kendi perspektifinden aktarıyor. Kitap, okuyucuyu, geçmişle günümüz arasında, bir karşılaştırma yapmaya davet ediyor ve özellikle, yaşam tarzındaki dönüşümleri vurguluyor. "Benim Dünyam Benim Âlemim," Dt. Halit ERKİLETLİOĞLU' nun otobiyografik bir eseridir. Kitapta yazar, yirminci yüzyılın ortalarından başlayarak kendi hayatını ve Türkiye'nin geçirdiği dönüşümleri anlatıyor. Çocukluk, eğitim hayatı, siyasî deneyimler ve sosyal-kültürel faaliyetleri, kronolojik olarak bir “Hatırat” tarzında işliyor. Bu süreçte yazar, içinde bulunduğu toplumun Müslüman-Türk, bakış açısıyla baktığı, olay ve durumları, kişisel yorumları ile okuyucusuna aktarıyor. Kitap, ERKİLETLİOĞLU' nun tanıklık ettiği, köklü değişimleri öne çıkarıyor: Toprak damlı evlerden modern apartmanlara, gaz ocaklarından doğalgazla pişirilen yemeklere ve yazı makinelerinden, dijital dünyaya geçiş, bir halı işlemeciliği özeni ve güzelliği ile ele alıyor. Dt. ERKİLETLİOĞLU, "Köprü Nesil" olarak adlandırdığı bu dönemi geçmiş ve şimdiki zaman arasında bir karşılaştırma yaparak okuyucuya sunuyor. Eserde ayrıca, Türkiye'nin kültürel ve sosyolojik dönüşümlerine dair ipuçları da yer alıyor. Kitap, dönemin siyasi, sosyolojik ve kültürel özellikleri hakkında, günün ve geleceğin okuyucusuna çeşitli bilinmezlere dair ipuçları sunuyor. Bu kitap hem yazarın bireysel deneyimlerini hem de Türkiye'nin toplumsal dönüşüm sürecini ele alıyor. Özellikle geçmiş ve günümüz arasında bir köprü işlevi gören "Köprü Nesil" perspektifini, okuyucusuna, derin bir tarihsel kıyaslama fırsatı ile birlikte sunuyor. Bu yaklaşım, kitabı sıradan bir “Hatırat” ın ötesine taşıyarak kültürel bir belge haline getiriyor. Bu kitap aynı zamanda: Dede Korkut, Oğuznâmlerimiz, Aşık Garip, Leylâ ü Mecnûn, Arzu ile Kamber, Aslı ile Kerem, Ferhat ile Şirin, Yusuf ile Züleyha, Şahmeran, Zaloğlu Rüstem, …vb. gibi geçmiş zamanlardaki, romanın yerini tutarak, halkı tek başına eğiterek öğreten halk içinde “Pedagojik Formasyonu” da yerine getiriyor. Halkı bilinmeyen zamanlar konusunda bilgilendirerek onu eğitiyor, geçmişten günümüze ayna tutuyor. Bu tür anlatımlar, dönemlerin karşılaştırılması için de oldukça etkili bir yöntem olarak karşımıza çıkıyor. Dt. Halit ERKİLETLİOĞLU' nun "Benim Dünyam, Benim Alemim" adlı kitabı, yazarın hayatının farklı evrelerini ve anılarını derinlemesine aktarmaktadır. Kitapta, Halit ERKİLETLİOĞLU' nun doğumunun ilk yıllarından başlayarak ilk, ortaokul, lise, üniversite ve meslek hayatı ve bu safhadaki her tür deneyim ve tecrübeye de tanıklık ediyor… Yazarın başlangıçtaki öğrenim hayatına olan yaklaşımı ve yaşam koşulları hakkındaki detaylar, bir film şeridi gerçekliğinde, okuyucunun önüne seriliyor. Bu görünüşle Realizmin ve Sürrealizmin her safhasını bu kitapta görmek mümkün oluyor. ERKİLETLİOĞLU, eğitim hayatı boyunca geçirdiği önemli anları ve toplumsal değişimleri, dünden bugüne, bir film perdesinin önünde seyirci olan okuyucusuna yansıtarak, kendi dönemin sosyokültürel yapısına dair de derin izler bırakmış, hatıratıyla gelecek kuşaklara önemli deneyim, tecrübe ve bilgilerini aktarıyor. Halit ERKİLETLİOĞLU' nun özellikle, üniversite yıllarında, toplumsal ve siyasal olaylarla iç içe bir dönem geçirdiği, bu süreçlerin, onun mesleki hayatına, nasıl etki ettiğine dair bilgiler, ortaya koyduğu bu nefis anlatım yine bu kitapta yer alıyor. ERKİLETLİOĞLU' nun çalıştığı alanlar ve geçirdiği aşamalar, aynı zamanda Türkiye'nin sosyokültürel dönüşümüne de ışık tutmaktadır. Araştırmacı Yazar Halit ERKİLETLİOĞ’ nun ortaya koyduğu bu eserdeki hataların, kendisinden kaynaklanmadığını biliyoruz. Kitapta eleştiriye uğrayan bu tür hatalar, kitapta elbette bir değer kaybı yapmayacaktır. Umarım kitabın diğer baskılarında, bu tür düzeltmeler de yapılarak eser, layık olduğu asıl değere ulaşarak; nice yıllara meydan okuyarak, Edebiyat Tarihi Literatüründe yer almağa devam edecektir. Kitapta: İmlâ, Noktalama ve Yazım Kuralları açısından mutlak düzeltilmesi gerekli bu yanlışların iyi bir Türkçeci eliyle olması, “Edebî Eser” olma yolundaki bu eseri, gelecek kuşaklara düzeltilmiş ve hatasız bir şekilde ulaştırma görevini başarı ile yapmış ve okuyucularına ulaştırmış olacaktır. KİTAPTAKİ YANLIŞLAR: Ön sayfada yer alması gereken (Basıldığı şehir, basıldığı yıl ve ne kadar basıldığı) bilgilerden bir kısmına diğer kitapların çoğunda da gördüğümüz gibi aynı kusuru burada da görmekteyiz. İstatistikî bilgiler gereği ve ileride yapılacak kitap katalogları ve şair yıllıkları için gerekli bilgilere ulaşmak, bu kitapta da zor olacaktır. Eserin yazarından kaynaklanmayan; ama basan yayıncı ve dizgiciden, düzeltmeyi yapanlardan kaynaklanan bu tür hatalar, kitabın kalitesini düşürmektedir. Basılan kitapların nerede, kaç yılında, kaçıncı baskı olarak ve ne kadar adet basıldığı mutlaka belirtilmelidir. Eserin ve yazarının hangi yıllarda yaşadığı, kitabının hangi şehirde basıldığı, hangi matbaada ne kadar baskı yaptığı konusunda tereddütlere ve kargaşaya meydan vermektedir. Bu bilgiler araştırmacılar, Bilim Adamları ve Şehir Yıllıkları, Edebiyat Yıllıkları; Edebiyat Tarihi Yıllıkları, Edebiyat Tarihi Literatürleri; Kataloglar, Bibliyografya çalışması yapanlar için önemli bir bilgi olup bu bilgilere ulaşmak isteyenleri zor durumda bırakmaktadır. Örneğin: Sadece dış kapaktaki tanıtım yazısında dahi, yanlışlıklar hemen göze batıyor: Kitabın dış kapağındaki kısa yazı, kitap açısından ve okuyucu asısından önemli ve altın değerindedir. Buna rağmen tanıtım yazısı dahi okunmayacak harflerle ve öyle karmaşık yazılmış ve kitap kapağına kompoze edilmiş ki okumak için mutlak yanınızda bir büyüteç bulundurmanız gerekecektir. Çoğu kitaplarda olduğu gibi bu kitapta da kapak sayfasında yer alması gereken Yazarın isminin altına, kitabın basıldığı yer olarak: “Kayseri” Basıldığı tarih olarak, Kayseri’nin yanına veya hemen altına: KAYSERİ 2002 “Nisan, KAYSERİ: 2002” Şeklinde yazılmalıydı. Bu tarih, yazılmayarak es geçilmiştir. Kitabın ilk sayfasında sayfa kompozisyonuna dikkat edilmeyerek, yazarın ismi yazılmış; ancak yeterli boşluk bırakılmamıştır. Çoğu kitaplarda olduğu gibi yazarlar, kimi kitaplarını imzalayıp takdim ederken aradığı boşluğu burada bulabilmelidir. Belli bir aralıktan sonra, yazarın ismi yazılmalı ve yazar kitabını imzalamak istediğinde, kolaylık olması bakımından, ismini tekrar yazmasına gerek kalmadan hemen soy isminden sonra yanına ‘…den, …dan” ekleyerek yazacaklarını yazıp imzalayabilmelidir. En alta bir yere de kitabın ismi ve yayıncı ismi ve onun altına da mutlaka yayınlama yılı yazılmalıdır. Arka kapak, ikinci paragraf: “... sosyolojik analiz kitabı olmayıp ancak…” Cümlesindeki yanlış yazım: “ …sosyolojik analiz kitabı olmayıp; ancak…” şeklinde doğru yazılarak düzeltilecektir. Arka kapak, üçüncü paragraf: “…yazılarımdan ibarettir. Ancak naklettiğim olayların….” Yanlış yazımı: “…yazılarımdan ibarettir; ancak naklettiğim olayların….” şekli ile doğru olarak, yazıya geçirilmeliydi. S.2’de yer alan: “Prof. Dr. Atabey Kılıç” şeklindeki yanlış yazılışıyla değil: “Prof. Dr. Atabey KILIÇ” şeklinde soy isimler, büyük olarak yazılmalıydı. İçindekiler bölümü ve diğer sayfalarda da bu yazımlar, doğru yazım kurallarına göre yazılmalıdır. İçindekiler bölümü ve çoğu sayfalardaki küçük, büyük başlıklarda yer alan “ve, veya; yahut, veyahut; ama; mı, mi, mu mü” ekleri küçük harf ile yazılmalıdır. Kural: Başlıklarda kullanılan: “ve, veya; yahut, veyahut; ama; mı, mi, mu mü” ekleri küçük harf ile yazılırlar. s.16 “Eski Evimiz” başlığı altındaki paragrafta geçen: (18) rakamı yazı ile yazılmalıdır. “on sekiz” olarak düzeltilmiş olarak yazılacaktır. Kural: (Sayıların Yazımı, İmlâ ve Noktalama Kuralları): “Bir, iki ve üç haneli rakamlar yazı ile, üçten fazla haneli sayılar da rakamla yazılırlar.” s. 24, Başlık: “Yeni Evimiz”; Yanlış Cümle: O günlerde Fatih Mahallesi, yeni kurulmakta olup…) Doğrusu: (O günlerde Fatih Mahallesi, yeni kurulmakta olan bir mahalle olup…) s.26.İkinci paragrafta geçen: “…temizlerdim. Ancak” yanlış yazılmıştır. Doğru yazılışı: temizlerdim; anacak…” olmalıdır. Üçüncü paragrafta geçen: “duyurmadan. Ancak” yanlış yazılmıştır. Doğru yazılışı: “…duyurmadan; ancak…” şeklinde yazılmalıdır. Türkçe de matematik gibidir. Kısa cümleler, edat; veya bağlaçlarla birleştirilmiş bağlı, birleşik, sıralı cümleler kullanılabilinir. Türkçe sağlam ve bozulması çok zor bir yapıya sahiptir. Türkçe, birbirinin içine girmiş, bir kurallar ve kaideler zinciridir. s.31.Üçüncü paragrafta geçen: “… taşlara tokaşarak kanardı. Fakat…” imlâ hatası ve yanlış yazılış şu şekilde düzeltilerek yazılmış olacaktı: “… taşlara tokuşarak kanardı; fakat…” s.31. “Meselâ; bağa…” yanlış yazımı: “Meselâ: Bağa…” noktalı virgül (;) yerine, iki nokta üst üste (:) konularak “Yazım Kuralları Gereği” doğru olarak yazılmalıydı. s.32: “…alırdık. Ancak…” yazım yanlışı “…alırdık; ancak…” şeklinde yazılmalıydı… s.33: Başlıktan sonraki ikinci paragrafta geçen: “… verdim, çünkü…” “… verdim; çünkü…” düzelmiş haliyle yazılmalıdır. Kural: Birinci cümle bitmiş, ikinci cümle: “ve, ve de, veya, ya da, fakat, ama, çünkü, ancak, böyle, böylece, …vb.” gibi bağlaçlarla bağlanmış ve birinci cümle bitmiş ve bu bağlaçlardan biri ile ikinci cümle başlıyorsa, bu cümlelerden, birinci cümlenin sonuna noktalı virgül (;) konur. İkinci cümleye ise küçük harfle devam edilir. s.33. Başlıktan sonraki ikinci paragrafta geçen ; 10, 65, 650 rakamları imlâ kuralları gereği yazı ile yazılmalıdır. Kural: Bir, iki, üç haneli rakamlar yazı ile daha fazlası rakamla yazılırlar. s.34. Paragraf üçüncüde: “…sattım. Ancak…” Doğrusu: sattım; ancak…) olmalıdır. s.34. Paragraf üçüncüde: “…bağladım. Fakat.…” Doğrusu: bağladım; faka…) olmalıdır. s.35. Beşinci paragraf (Şiirden sonraki): “Meselâ okula gelirken…” Doğrusu: “Meselâ: Okula gelirken…” yazılmalıdır. (Yazım Kuralları gereği: s.41. Üçüncü paragrafta geçen: “…ortamda idim. Fakat…” yazım yanlışının doğrusu: “…ortamda idim; fakat…” şeklinde doğru olarak devam etmeliydi. s.41. Dördüncü paragrafta: “…doyamıyordum. Ancak…” yanlış yazımının doğrusu: “…doyamıyordum; ancak…” şeklinde devam etmeliydi. s.45.Son paragrafta geçen: “Meselâ; Solcular…” yanlış yazımı” Meselâ: Solcular…” noktalı virgül (;) yerine iki nokta üst üste(:) konularak “Yazım Kuralları Gereği” doğru olarak yazılmalıydı. s. 125, ikinci paragrafta, anlatım bozukluğu ve anlaşılmaz bir durum olduğu; s. 150’de altıncı paragrafta yine bir anlatım bozukluğu olduğu, s.151’de diğer birçok sayfada olduğu gibi güzel Türkçemizin İmlâ, Noktalama ve Yazım Kurallarının bizzat Resmî Bir Kurum tarafından önemsizleştirilerek ihlâl edildiği, gözlerden kaçmıyor… ARAŞTIRMACI YAZAR, TABİP HALİT ERKİLETLİOĞLU ve TÜRKÇE: Türkçe, tarihe damgasını vurmuş, “yedi iklim, beş kıtada, küre-i arzın mutlak sahibi olan, ilâhi kelimetullah’ı yeryüzünde hakim kılmak isteyen, Allah’ın yeryüzündeki halifesi atalarımızın, hükmettikleri topraklarda Türkçede hüküm sürmüş, Türkçe de söz söylemiş, Türkçe de söz dinletmiştir. Türkçenin gelişerek zenginleşerek gittiği her yerde, nice şehitler verdiği gibi Türkçe de kelimeler vererek, toprak sahibi olduğu gibi kelime sahibi de olarak, zenginleşerek, o halkın diline, dinine, tarihine, kültürüne ve sözüne de Türkçemiz yerleşmiştir. Bunun için güzel Türkçemizi oya gibi ören, nakış nakış işleyen, kelimeleri bir ipliğe dizer gibi ilmek ilmek sıralayan araştırmacı, şair yazar ve diğer sanatçılar da, Türkçemizin kullanımı konusunda özellikle dikkatli olmak durumundadırlar. Araştırmacı, şair yazar ve diğer sanatçılar da geleceğimizi yönlendiren, hedef gösteren, ufuk açan, halkımızın heyecanlarını diri ve canlı tutan halk önderleridirler. Halkın sesi, kulağı, gözü ve halkın söylenmediklerin, onun dili getiremediklerini, terennüm edemediklerini ilgili ve yetkililere anlatan, ulaştıran ses fişeklerimizdir. Türk imlâsı herkesin aklına göre sık sık değişmesi gereken bir sistem değildir. Kaçınılmaz farklılıkların dışında imlâda birlik sağlanabilmesi için ISRARLA TÜRKÇENİN KURALLARINA UYULMASI ŞARTTIR. Millet olarak kalmak, zamana ve asırlara karşı koymak, Türk dilinin gelecek kuşaklara bozulmadan ve yozlaşmadan taşınabilmesi, imlâdaki birliktelik ile mümkündür. İmlâdaki birliktelik millî güvenlikte, millî savunmadaki birlikteliktir. Bunun için sanatçılara büyük vazife düşmektedir. Bir memlekette sanatçılar eser veremez, yazarlar araştırmacılar susar, şairler toplumun dertlerini, halkın duygularını terennüm etmezse, o memleket hastalanır. Sevenleri ölür, hayat damarları kurur. Beyni saralanır. Bunun için sanatçı da anlattıklarını bir su gibi berrak, hakimler gibi doğru anlatacaktır. Sanatçı böyle büyük olur. Sanatçı gelecek kuşakları böyle besler. Büyük sanatçının öğrencileri ve okuyucular asla eksilmez! Büyük sanatçıları, büyük şehirler besler. Yeni buluşlar, büyük keşifler, devvâsa laboratuarlarda, gerçekleşir. Dev marketler, büyük ve göklere uzanan binalar, büyük şehirlerde serpilir. Koca koca balinalar okyanuslarda yaşar. Akarsular, ırmaklarda balinaları boşuna ararsınız… Küçük şehirlerin kabına büyüklük sığmaz. Bu sebeple hakiki sanatçıları da büyük şehirler yetiştirir; ve bunlar, milletin sesi olur; sedası olurlar. Sesleri dört bir yanda yankı bulur. Ünlü şair, Mehmet Emin YURDAKUL: “Şairleri haykırmayan bir millet Sevenleri toprak olmuş, öksüz çocuk gibidir.” Faruk Nafiz Çamlıbel de: “Şair, sen üzüldükçe ve öldükçe yaşarsın” der. Araştırmacı Yazar ve Hekim Halit ERKİLETLİOĞLU da diğer sanatçıların ve halkımızın methine mashar olarak, verdiği eserlerle, asırlara meydan okumağa hazırlanıyor. Kendisine bu yolda başarılar diliyor, nice güzel eserler meydana getirmesi için kendisinde güç ve kuvvet bulmasını diliyorum. SOSYAL, KÜLTÜREL ve SİYASAL ETKİNLİKLERİ 1) 1974, MHP İl Yönetimi Genel Sekreterliği 2) 1976, 20 Aralık, Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Kayseri Şubesi Başkanlığı 3) 1977, Haziran, MHP Kayseri İl Başkanlığı, 4) 1977, MHP, 5. Sıra Kayseri Milletvekili Adayı, 5) 1977, (11 Aralık 1977-1980), MHP, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyeliği, 6) 1978, (Haziran 1977- Nisan 1978), Kayseri MHP İl Başkanlığını Bırakması, 7) 1988, 14 Aralık, Kayseri/ Kocasinan Anavatan Partisi İlçe Başkanlığı, 8) 1978, 9 Eylül, Kayseri Tıbbiyeliler Birliği Derneği, 9) 1978-1979, Kayseri Erciyes Üniversitesi Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisi Yönetim Kurulu Üyeliği, 10) 1984; Ekim 15, Anavatan Partisi İl Yönetim Kurulu Üyesi, 11) 1986, Temmuz, Kayseri, Kırşehir, Nevşehir Bölgesi Diş Hekimliği Odası Başkanlığı 12) 1988; 3 Eylül, Kayseri Aydınlar Ocağı Başkanlığı, 13) 1985-1986 BEL-SİN PROJESİ Yönetim Kurulu Üyeliği, 14) 1986, 3 Temmuz, BEL-SİN Eğitim, Hizmet, Güzelleştirme ve Yardım Vakfı Başkanlığı 15) 1987, ANAP İlçe Başkanlığından Ayrılış 16) 1997 MHP’ye katılış 17) 1999, 18 Nisan; MHP Büyükşehir Kayseri Belediye Başkanlığı Adaylığı 18) Kayseri Türk Kültür Derneği 19) Erciyes TV.; Başak TV.; Elif TV.; Üniversite TV.; …vb televizyonlarda Meslekî ve Kültürel Konuşmalar. 20) Eski Eserler ve Tarih Bildirileri ALDIĞI ÖDÜLLER: 1) Kayseri Sağlık Eğitim Enstitüsü Müdürlüğü Tarafından “Türk Kültürü ve Türklük Bilimine Hizmet” Belge 2) Kayseri Kültür Derneği Tarafından Her Kitabının Çıkışana “Takdir Belgesi”, 3) Erciyes Üniversitesi: “Şilt” 4) Türkiye Yazarlar Birliği “Tarih Araştırması Ödülü” 5) Kayseri Erciyes Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Sempozyum “Şilti” YAYINLANMIŞ ESERLERİ 1) 1983; ERKİLETLİOĞLU Halit; “Dünden Bugüne Türkçe”, Kültür ve Sanat Yay. Kayseri 2) 1993; ERKİLETLİOĞLU Halit; “Kayseri Tarihi (Osmanlılara Kadar)”, İl Kültür Md. Yay. Kayseri 3) 1996; ERKİLETLİOĞLU Halit; “Osmanlılar Zamanında Kayseri”, Büyükşehir Bel. Kültür Yay. 5, Kayseri 4) 1998, ERKİLETLİOĞLU Halit; “San'âtta ve Maneviyâtta Tesbih”, Kayseri Belsin Vakfı Kültür ve Eğitim Yay., Kayseri 5) 1998, ERKİLETLİOĞLU Halit; “Kayseri Yakın Tarihinden Notlar”, Kayseri Ticaret Odası Yay. No.21, Kayseri, 6) 2001, ERKİLETLİOĞLU Halit; “Kayseri Kitabeleri”, Kayseri Büyükşehir Bel. Kültür Yay. No.37, Kayseri 7) 2006, ERKİLETLİOĞLU Halit; “Geniş Kayseri Tarihi”, Belsin Vakfı Kültür Yay. No. 1, Ankara 8) 2010, ERKİLETLİOĞLU Halit; “Geçmişte Konaklama, Ticaret ve Kayseri”, Kayseri Belsin Vakfı Kültür Yay No.2, Ankara 9) 2012, ERKİLETLİOĞLU Halit; “Kayseri Bağcılığı”, Kayseri Belsin Vakfı Kültür Yay. No. 3, Ankara 10) 2013, ERKİLETLİOĞLU Halit; “Diş Hekimliği Tarihi”, Kayseri Belsin Kültür Yay.4, Ankara 11) 2016, ERKİLETLİOĞLU Halit; “Geniş Kayseri Tarihi 2.. Baskı,” Kayseri Belsin Vakfı No.5, Kayseri 12) 2019, ERKİLETLİOĞLU Halit; “Kappadokia Krallığı”, Kayseri Büyükşehir Bel. Yay.No.157, Kayseri 13) 2021, ERKİLETLİOĞLU Halit; “Kutlu Dağ Erciyes”, Kayseri Melikgazi İlçesi Belediyesi Yayınları, No. 9, Kayseri 14) 2022, ERKİLETLİOĞLU Halit; “Benim Dünyam Benim Alemim”, Telve Yay. No.5, İstanbul 15) 2022, ERKİLETLİOĞLU Halit; “Dânişmendli Payitahtı ve Cami-i Kebir”, İhlamur Yay. İstanbul 16) 2022, ERKİLETLİOĞLU Halit; “Geniş Kayseri Tarihi 3.. Baskı”, İhlamur Yay. İstanbul 17) 2024, ERKİLETLİOĞLU Halit; “Kayseri Kale ve Surları” Kayseri Büyükşehir Bel.Yay.No.197, Kayseri YAYINLANMIŞ ESERLERİ
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Abdullah Çağrı ELGÜN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |