640K bellek herkese yetmelidir. -Bill Gates, 1981 |
|
||||||||||
|
> "Ve biz, her elçiyi açıklasın diye kendi kavminin diliyle onlara gönderdik. Allah, dilediğini şaşırtır ve dilediğini yola iletir. Ve O, azizdir, hüküm ve hikmet sahibidir." (İbrahim Suresi 4. ayet) Bu ayetten hareketle, Allah'ın mesajının anlaşılabilir olması için elçilerin, gönderildikleri kavimlerin diliyle tebliğ yaptıkları görülmektedir. Bu, ibadetin amacının sadece belli bir dilin kullanımından ziyade mesajın anlaşılması ve insanları doğru yola yönlendirmesi olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Allah, tarih boyunca insanlara nebiler aracılığıyla kitaplar göndermiş ve nebilerden sonra gelen elçiler de bu mesajları tebliğ etmiştir. Bu mesajlar, gönderildikleri toplumların anlayabileceği dillerle iletilmiştir. Kur'an-ı Kerim'in de ifade ettiği gibi, elçilerin görevlerinden biri, mesajın açıklığını sağlamaktır. Bunun için dil, bir araç olarak kullanılmıştır; kutsal olan dil değil, Allah'ın mesajının kendisidir. Örneğin, Nebimiz Musa İbranice, Nebimiz İsa Aramice konuşmuş ve ibadetlerini bu dillerde gerçekleştirmiştir. İbadet dili olarak yalnızca Nebimiz Muhammed’in Arapça kullanması, bu geleneğin evrenselliğini bozmamış, aksine Kur'an'ın tüm insanlığa gönderilmiş bir rehber olmasının delili olmuştur. İbadetin dilinden bağımsız olarak, ibadet eden kişinin yaptığı ibadetin anlamını bilmesi ve bu bilinçle hareket etmesi büyük önem taşır. Sadece dilsel olarak doğru kelimeler söylemek, anlamını bilmeden tekrarlanan cümleler, ibadetin ruhuna aykırıdır. Çünkü ibadet, bir farkındalık ve bağlılık eylemidir. İbrahim Suresi 4. ayet bu noktada bir rehber sunmaktadır. Allah, insanlara kendi anlayacakları dilde hitap ederek onları bilgilendirmiştir. Bu durum, ibadette kullanılan dilin değil, yapılan ibadetin bilinci ve samimiyetinin esas olduğunu göstermektedir. Tarihte gelen tüm elçiler, kendi toplumlarına onların anlayacağı dille hitap etmiş ve mesajı bu yolla açıklamıştır. Bu, mesajın özü itibarıyla evrensel olduğunu, ancak anlaşılabilirlik adına her topluma özel bir iletişim yolunun seçildiğini kanıtlamaktadır. Kur'an'da, dilin önemine vurgu yapılırken, aynı zamanda kulluğun özü olan samimiyet ve bilinç de sürekli olarak hatırlatılır. İbadette kullanılan cümlelerin anlamını bilmek, kişinin Allah’a olan bağlılığını daha derinden hissetmesine ve ibadet bilincinin artmasına katkı sağlar. Dil, Allah'ın mesajını iletmekte bir araçtır ve her toplumun kendi dilinde tebliğ alması, bu mesajın evrenselliğini ve anlaşılabilirliğini vurgular. İbadet sırasında kullanılan ifadelerin anlamını bilmek, kulluk bilincini artırır ve insanı Yaradan’a daha samimi bir şekilde bağlar. Sonuç olarak, ibadetin ruhu, dilsel kurallardan ziyade, kulluğun anlam ve önemine vakıf olmaktan geçer. İbrahim Suresi 4. ayetini rehber alarak, ibadetin dilini değil, ibadetin manasını yüceltmek gerektiği anlaşılmaktadır. Çünkü kutsal olan, dil değil, Allah'ın mesajıdır.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Muhammed Rıdvan Kaya , 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |