"İnsan - işte tüm sır burada. Bu sır üzerinde çalışıyorum, çünkü kendim de insan olmak istiyorum." -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Benim en çok dikkatimİ çeken Nuri amcaydı. Nuri amca diğerlerine göre hali vakti yerindeydi. Tüm köylü tarafından sevilir sayılırdı. İyi biriydi. Kahveden içeri girdimi herkese yüksek sesle selam verir, paltosunu kapının yanındaki çiviye asar ceketini omuzuna atar yanan sobanın yanına tahta sandalyesini çeker, bir müddet ayakta sobada ısıttığı ellerini bir birine sürter sandalyesine otururdu. Isındıktan sonra hafifçe sandalyesinden kalkar sol ayağını altın alır,sandalyeye sola doğru hafif çapraz otururdu. Sağ ayağını ise kıvrılı olan sol ayağının dizinin üstüne sağ ayağının bileği gelecek şekilde koyardı. Hafifçe sola dönerek sol dirseğini sandalyeye dayardı. Yeleğinin üst iliğine takılı sarı gösterişli kösteğin ucunda ise Şimendifer marka cep saati takılıydı. Cep saati yeleğinin sağ cebine koyardı.Saatinin kösteği gösterişli biçimde hafif sarkardı. Sağ eliyle ceketinin cebinden pırıl pırıl parlayan tütün tabakasını çıkarır, tabakanın kapağı açıldımı kapağında bulunan sigara kağıtlarından birini alır sol baş parmağı ile işaret parmağını bitiştirerek ileri uzatır arasına sigara kağıdını koyardı. Sağ dizinin üzerindeki tabakadan aldığı tütünleri sigara kağıdının üzerine yeterince koyunca tabakayı kapatıp ceketinin cebine bırakırdı. Sol ve sağ ellerinin baş ve işaret parmaklarıyla tütün koyduğu sigara kağıdını sıkışıncaya kadar bir sağa bir sola yuvarlar, sonunda sigara kağıdının ucunu diliyle ıslatır yapıştırırdı. Sigaranın her iki ucunu tütün dökülmesin diye kıvırırdı. Cebinden çıkardığı kalın sarı kehribar ağızlığına sigarasını takardı. Bir de elinden hiç eksik etmediği sarı kehribar tespihi vardı.Yeleğinin cebinden çıkardığı benzinli muhtar çakmağı ile sigarasını yakarak derin bir nefes çeker,sigara dumanını kafasını hafifçe yukarı kaldırarak üflerdi. O zaman biz hemen okkalı kahvesini hazır eder götürürdük. Kahveyi kıvrık olan sağ dizinin üzerine koyardı. Sol elinin avucuyla kavradığı ağızlığındaki sigarasını büyük bir zevkle çeker dışarı dumanını üflerken sağ dizinin üzerindeki kahve fincanını alır iştahla bir yudum çeker tekrar dizinin üstüne koyardı. Ben o dizinin üstündeki kahve fincanının nasıl düşmediğini merak ederdim. Hani muhabetide pek tatlı idi. Kahvesini götürünce “Bak bakalım evlat komşular ne içer?” derdi. Onun anlattıklarını etrafındakiler can kulağı ile dinlerlerdi. Onun olduğu masada veya toplulukta kimse elini cebine atmaya cesaret etmezdi. Yaşı diğerlerine göre büyük olduğundan"Büyükler varken küçükler elini cebine atmaz!" der hesabı öderdi. Bu gün bu yaşta olmama rağmen o günlerin sigara dumanın dan göz gözü görmeyen o kerpiç büyük saç sobalı kahveyi,Nuri amcayı ve gece boyu uzayıp giden muhabbetleri unutabilmiş değilim. O günlerimi çok özlüyorum yoksa çocukluğumumu çok özlüyorum bilmiyorum. Allah hepsine gani gani rahmet eylesin... Kamil ERBİL
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Kamil Erbil, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |