Roman yazmanın üç kuralı vardır. Ne yazık kimse bu kuralların neler olduğunu bilmiyor. -Somerset Maugham |
|
||||||||||
|
Tamam ; matbaacılara ulaşamadım, şirketin print bölümündeki kızı tartaklamakla yetindim...İçim açıldı ...Kız “Ay bi dakika Kenan Bey ne oluyo... ay canımı şaapiyosunuz” dedi .. Sinirim geçsin özür dilerim sonra ....aha.. biri fotokopiye gidiyor.... Bir dakika sayın okuyucu..Bu da bir tür matbaa işi sayılır ...Ona da tekme atayım geliyorum.......... Tamam... Oh bee dünya varmış .. Ama bir dakika daha rica edeceğim.. Masamı koridora doğru yaklaştırıp pusu kursam daha iyi olacak.. Bu saatte fotokopiye giden sürüler buradan geçiyor...Onlara dalmak için uygun bir yuva yapmalıyım kendime.... Rooooaaarrrrr..... Hala aramadı beni....Ondan çatıyorum; henüz sokakta haklarını aramak için yürümemiş, miting, grev yapmamış, coplanmamış mülayim meslek gruplarına.. Yanlış anlamayın matbaacı kişiler.. Yukarıda adı geçen tavır odur hani. Matbaacılardan sonra astronotlara ve son ütücüler çatacağım (hala aramamışsa) Ne de olsa bu ülkede sokakta yürüyüp slogan atmayan bir tek onlar kaldı... Onları da ben kışkırtayım da hayat çevirimindeki açığı kapatarak sosyal gücümü ortaya koyayım.................Telefon!..Aradı vallahi... “ Alooo... öhüm! Şey, efendim Güneş Hanım ? ( Koordinatör...hay Allah ) ...Tülay’ı mı ..Ha yok şey yani elim çarptı... Tekme mi atmışım, abartmasın canım ne tekmesi (ekmek tekmesi :) ) ...Hem de poposuna..ben? Yok yani atmadım atanı da görsem uyarırdım hani......atmasın O da..uyduruyor... Sevilayııı, beenn? ... fotokopi odasında....nası iftira yannız... Yok Güneş Hanım ne tartağı, ne bilmem nesi...nasıl...?, sesiniz gidiyo....!” ..kapattım... şikayet etmiş adiler... ...... Aramadı..Yahu acaba arıyor da bağlamıyorlar mı bizimkiler? ... ” Gülteenn..beni arayan oldu mu?” ... “Yok Kenan bey olmadı...” ....” Ya bak olmuyor böyle Gülten! “ ... “Ama Kenan Bey ben sizi arayanları bağlıyorum...” .... “Nereye bağlıyorsun? Hani nerdeler....nerde saklıyorsun ... Sapık kadın!” ... “Ayyhh Kenan bey bırakınız...ayyghh boynuuhhh..rrgghhh ....İmdthh...ssmmsshhh...ööhhüüee ööhheee...” ...”Bağladığın yeri söyle..çabuk..” ...”Hınngghh ..aayyhhh ... eşşhedüüennlaahhhhh..ünnggh” ....”Alçak kadın. bağlıyormuş.. Kendi basiretini bağladın..sıra bana geldi di mi....?” ...”Öhhüüü..Öhhüüeee..ayyııhhh..ayy hörrzz..ünkhee..üüööeehhhh....” ...”Al be tamam su iç.. zırlama..ben odamdayım..arayan olurda bağlamazsan var yaa...” ..”ayhh..ühüee..annecim....anneeciieemmm!..öhhüee..” ...”ZIRLAMAA!..tamam be şakaydı” Ara artık lütfen...Bak beni böyle terk ettiğin sürece, habitata zarar vereceğim..Bak toplumsal açıdan da zararlı olmaya başladım ... Kamu vicdanına sesleniyorum.. Lütfen ara...En son sustuğumuzdan beri iki hafta geçti ... Dağılırım ben..Dünyanın en büyük abaküsünü de getirseler toplayamam dağılmış kafamı... Böyledir değil mi...İki adım arasındaki zaman geçişi kadardır hafızlarımızın aşık olma kapasitesi.... Üçüncü adımlar da felaket habercisi... Hiç uzun yürünmez bizim gibilerin ayaklarıyla değil mi..Dolaşamazsın şöyle etraflıca dünyayı ... Seyahate çıkamazsın örneğin.. Ya da es kaza bir vasıta kiralamışsan bu ilişki için; geri dönemezsin indiğin “müsait bir yerden “ ... İbrahim Kadri miydi o bütün ses telleri aynı tona akort edilmiş şiirci adamın adı... Onun gibi olmaya başladım bak ... Arabeskim yükseliyor... Ara lütfen .... “Kenan bey?” ...”İlder bey?” ...”Neler oluyor burada?....” ...”Ne olmuş ki İlder bey?” ...” Gülten Hanım....” ...” Haa..şakalaştık biraz ne oldu ki?” ...”Kadın yukarda ayılıp bayılıyor Kenan Bey! Boynu mosmor...” ...”Havale geçiriyordur..Niye her şeyi benden biliyorsunuz yaa ?..Gidiyolar burdan çıkınca falcıya cinciye sonra da Kenan Bey! ..Yok yahu... Boynu morarmışmış...Kocasına emdirmiştir..Lütfen İlder Bey!” ...”Kenaaannn? ... Kadının boynu parmak iziyle morarmış” ...”Valla bilemem.. Şirketteki herkes gidip elini koysun, ölçü versin hangisi uyarsa...Ne bu külkedisinin pabucu denenir gibi, kimin eli uyarsa o mu şeetcek?..” Adam dumur oldu ... Kafası karıştı tabi...ihh hi hi hiii ... Gidiyor...tekrar döndü..yok gidiyor ... Aramayacak... Hayır şu aşamadan sonra arasa da ben aranmayacağım... Şimdi ben güldüm ya iki gün..Onun acısı bu...” Burada yaşanan cehalet evrenin kim bilir hangi noktasında bilgeliğe dönüşür dumurluğu .. " ÇOK GÜLME ÇOK AĞLARSIN" kuramı ... Tamam çok gülmeyeceğim söz .. Şöyle azıcık tebessüm etsem, minnacık kıkırdasam? "HAAYAR! AALARSIN SONRA" ..... Seviilaayyy ..seni bu kuramlar mahvetti Sevilaayyyy ( Bir Travesti atasözü ) .. Sevilay dedim de; ..”Hiişşştt..Uğur Nereye?” ...”Fotokopi çekeceðim Kenan Bey...” ....”Sen gelsene azıcık şöyle”.......Roooaaarrrrr ..........(2 Saat Sonra, Şirketin Megafonundan ); ...”......Bu seni bir yere vardırmaz Kenan.. Uğur’u rahat bırak..Koridorun etrafı sarıldı...” ...”Hayır...O benim buradan çıkış biletim... Size söylediğim Helikopteri koridorun sonuna indirin...” ...”Kenan...bu sana son ihtarımız....Aç şu koridorun kapısını...” ....”Olmaz dedim...Helikopter....Bu arada beni arayan olmadı mı hala?” (megafondan ağlamaklı titrek bir Gülten sesi) ; ...”öhüüee..Ay yok Kenan Bey..Söz Bağlayacağım..öhhüee öhhe... .....Kapatmak için buraya mı basıyoduk?....
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kenan Kuli, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |