Bir sanatçı başarısız olamaz; sanatçı olabilmek bir başarıdır. -Charles Horton Cooley |
|
||||||||||
|
Menfaat menfaat üstüne bindikçe biniyor.. Anlamsız bomboş bir kutuya döndürmeye çalışıyorlar yaşamımızı…Söküp alıyorlar gülümsemelerimizi umutlarımızı .. Anlam vermeye çalıştığımız her şey anlamını yitiriyor.. Neye el atsak bir anda yok oluyor.. Bilmiyorum bana mı öyle geliyor yoksa insanoğlu yitiriyor mu pozitif enerjisini.. Kime baksam bir karış surat aklında dolaşan binlerce soru işaretinin yüzüne verdiği anlamsız ama bir o kadar soğuk ifade.. Küçücük çocuklar okuldan çıkışta ya birbirine küfür ediyor ya tekme tokat kavga ediyor.. Koskocaman insanlar otobüs bekledikleri durakta insanların gözünün içine bakarak oracıkta sigarasını söndürüp atıyor.. Minibüs şoförleri bir devir fazla yapmak için ara sokaklardan şimşek gibi geçiyor.. Her seferinde aynı yerde satış yapılan korsan kitap tezgahlarının üzerinde her yeni günün getirdiği yeni birer eser ziyan olup gidiyor.. Ama her seferinde aynı yerde satabiliyorsa suçun hepsi onun mu? Burada en büyük haksızlık gecesini gündüzüne katıp içinden gelen her ilham damlasını biriktirerek oluşturduğu altın gölden gümüş balıkları çalınan yazar ve şairlere yapılmıyor mu? Öğrencisine acımadan onun geleceği üzerinde yapacağı tahribatı düşünmeden bile bile zayıf not veren öğretmenleri hesaba katmıyorum bile.. Evinde yaşadığı huzursuzluklardan dolayı bir gencin yaşamında silinmez bir iz bırakacak kadar kontrolsüz bir insan öğretmen olabiliyorsa bütün suç onun mu? Ya aşkına karşılık göremeyen bahtsız aşıklar? Ağlamaktan gözleri şişen genç kızlar.. Yaşam kavgasının yükünden korkan genç delikanlılar.. Sırf yaşamın zincirlerine tutsak oldukları için sevemeyen mahkumlar onlar.. Kendini işine gücüne veren monotonlaşan beyler bayanlar.. Evlerine geldiklerinde birbirlerine bir tatlı söz söyleyemeyecek kadar yorulan insanlar.. Çocuklarının geleceğinin kendilerininkinden farklı olmasını sağlamak için canı burnundan gelene kadar çalışan anne babalar.. Bir okulu zaptetmeye çalışırken bin kalp yaralayan idareciler..Sabahın ayazında meyve ve sebzelerini yağlıboya tablolarındaki gibi imrendirecek şekilde dizen manavlar.. Cumartesi Pazar sıcacık yataklarından bir hızla uyanıp hayat kavgasının içine düşmek için para verip bile bile saatlerini harcayan dershane öğrencileri.. Bunlar sadece yaşamdan kısa kısa örnekler.. Devede kulak maalesef.. Daha neler neler yaşanıyor her geçen gün İstanbul sokaklarında.. Anlıyorum ki ekmek derdi yoldan çıkarıyor.. Anlıyorum ki yaşam kavgası gülümsemeyi ortadan kaldırıyor.. Anlıyorum ki menfaat ruhları ele geçiriyor.. Anlıyorum ki hayat zorla öldürüyor içimizdeki çocuğu……
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Sihem Tachouli, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |