En büyük mutluluk ve en büyük sıkıntı anlarında sanatçıya gereksinme duyarız. -Goethe |
|
||||||||||
|
''CARMELA İLE PAOLINO'' Hayat güzeldir... Ve her güzel şey gibi bir bedeli vardır yaşamanın...Bazen mücadele vermek, savaşmak gerekir varolmak için... Özellikle de sevdiklerimiz adına duyduğumuz bir kaygı yada onurlu bir son ise bu savaşın sebebi, o zaman daha bir anlamlı olur yaşam için savaşmak... Hayatta kalma mücadelesinin, varolmanın savaşımı, hepsinden önemlisi de, ölüp yok olmak gibi görünse de bir başlangıcın, onurlu bir başkaldırının öyküsüdür: Carmela ile Paolino... İspanya iç savaşının yaşandığı yıllardır. Alman ve İtalyan Faşistlerin desteğiyle, Falanjistler, Cumhuriyet'i devirerek kanlı bir biçimde iktidara gelmişlerdir. Her türlü baskı, zulüm ve haksızlığın yaşandığı, yalnızca faşizmin kanlı diktasının geçerli olduğu, açlık, çaresizlik ve ölümün kol gezdiği bir ortam yaşanmaktadır İspanya'da. Aç kalmamanın yollarını arayan, sıradan iki tiyatro sanatçısının, cephenin hemen gerisine gelmesiyle başlıyor kötü kaderleri: Paolino'nun korkuya kapılıp yaşam güvencelerini sağlama düşüncesiyle Alman Teğmen'e tiyatro sanatçısı olduklarını söylemesi her şeyin başlangıcıdır aslında.Çünkü onların tiyatro oyuncusu olduğunu bilmek, Teğmen'in onlardan ertesi sabah kurşuna dizilecek antifaşist tutuklulara yönelik bir gösteri yapmalarını istemesine sebep olmuştur. Paolino bu hatayı yapmış olmasa büyük bir olasılıkla sorguya çekilip bırakılacaklardı ancak şimdi seyircilerinin ertesi sabah kurşuna dizileceklerini bilerek ve bundan büyük bir acı duyarak, onları eğlendirmek ve ölüme hazırlamak durumundadırlar. Paolino'nun tek düşüncesi, emredileni yaparak kurtulmaktır. Bu, onun adına bencil bir düşünceymiş gibi görünse de, gerçekte Carmela için duyulan sevgi dolu kaygının erdemli bir savaşıdır. Çünkü Carmela, ondan çok farklı bir yapıya sahiptir. Saf, duyarlı ve asi yapısı onun, faşistlerin sadist düşüncelerine araç olmasına engel olmaktadır.Carmela, daha çok Paolino'nun baskısıyla kendisinden istenen gösteriyi yapar ama söyleyecek sözünü de araya sıkıştırır. Çünkü o, Paolino'ya ''söylenecek söz varken senin sesin kısılır'' diye kızmıştır hep. Carmela'nın söyleyecek sözü vardır ve bu defa sesi her zamankinden daha gür çıkar. Çünkü o ses, dünyadaki bütün kadınların, annelerin, çocukların sesidir. Savaşa, baskıya, zulme ve haksızlığa başkaldırının, saflığın temizliğin, duyarlılığın sesidir. Ve o ses ürkütücüdür. Çünkü Carmela'nın ağzından çıkan, insanlığın ortak sesidir. Ne var ki, kan kusan bir silah, bir kez daha susturmuştur o sesi... Erzurum Devlet Tiyatrosu'nun Halil Akarsu rejisiyle sahneye koyduğu ''Carmela ile Paolino'' geçtiğimiz günlerde prömiyer yaptı. Bir süre önce sahnede öldürülen Carmela'nın geri gelmesi ve Paolino'yu sorgulamasıyla başlayan oyunun gelişim sürecinde, olaylar ve kötü son gözler önüne serilirken bazen duygusal, bazen eğlenceli ama her iki halde de etkili bir anlatım kullanılmış.Bu anlatımın seçilmesinde dilimize ''Hayat Güzeldir'' şeklinde çevrilen ve Roberto Benigni'nin yönettiği İtalyan filminin büyük etkisini inkar etmek mümkün değil. İlk bölümü oldukça durağan geçen oyunun, ikinci bölümündeki hareketlilik ve abartı, seyirciyi sıkma endişesinden kaynaklanıyor gibi. Bu bağlamda öne çıkarılan grotesk öğeler, Commedia dell'Arte'den alınan bölüm ve oyunun geneline hakim olan abartılı cinsel çağrışımlar ise bu endişenin birer uzantısı niteliğinde. Kısa süreyle de olsa sahnenin boş kalması, kulisten yapılan konuşmalar, iki oyuncunun aynı anda konuşması, biri konuşurken diğerinin bağırması ya da hareket etmesi gibi oldukça riskli ancak kalıplardan sıyrılmış, özgün bir reji anlayışı sergileniyor. Akarsu'nun, gereksiz ayrıntılara girmeden yarattığı, son derece sade dili, önemli noktalara değinme gayreti ve kendine özgü simgesel anlatımı oyunun en dikkat çekici yanını teşkil ediyor. Carmela ile Paolino'nun başarılı ve kalıpsız oyunculuklarıyla dikkat çeken iki oyuncusu Meral Taytuoğlu ve Sadık Yağcı oldukça iyi bir performans ortaya koyuyorlar. Dış aksiyonun yoğun olduğu, hareketli sahnelerdeki belirgin enerjileri seyircinin ilgisini sürekli uyanık tutacak düzeyde. Özellikle ikinci bölümdeki yüksek tempoya rağmen oyundan düşülmemesi takdir ve beğeniyi hakkettiklerini gösteriyor. Bir takım motif ve simgelerin yoğun şekilde kullanıldığı, ışık ve efektle de desteklenen anlatım, Sertel Çetiner'in sade ancak işlevsel dekoruyla birleşince ortaya olağanüstü bir atmosfer çıkmış. Oyunun kostüm tasarımını, daha önce ''Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım'' (Erzm. Devlet Tiyatrosu 2000-2001 sezonu) adlı oyundaki dekor tasarımından tanıdığımız, Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü Araştırma Görevlisi Süreyya Temel yapmış.Kostümler, dönemi ve içinde bulunulan toplumsal yapıyı yansıttığı gibi dekoru da tamamlayıcı tarzda düşünülmüş. Açlık ve sefaletin yaşandığı, savaş ortamına uygun düşecek şekilde tasarlanan kostümler, seyircide, ''ne bulmuşsa giymiş'' düşüncesini yaratıyor. Ancak oyunun ikinci bölümünde yeralan varyete için seçilen kostümlerin canlılığı dikkat çekiyor ve oyunu renklendirme adına bir kaygı duyulduğu düşüncesini uyandırıyor. Bütün etmenleri dikkate alarak, Halil Akarsu'nun, sıradan bir sahneleme ve oyunculukla, seyirciyi sıkabilecek oyunu, her iki noktada da değerlendirerek anlamlı bir etki yaratması dolayısıyla başarılı olduğunu söyleyebiliriz. LOKMAN ZOR
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © LOKMAN ZOR, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |