..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Roman yazmanın üç kuralı vardır. Ne yazık kimse bu kuralların neler olduğunu bilmiyor. -Somerset Maugham
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > İlişkiler > Sami Güzel




9 Temmuz 2004
Yağmurumsun  
Yağmurumsun

Sami Güzel


Toprak kokardı yazılarım, mezarlıklarda dolaşır, karanlık hüzünlerle arkadaş olurdu yazılarımdaki kahramanlarım. Hepsi ayrı bir dertle uğraşır, karakterleri gereği tüm acılara bağışıklık kazanırlardı..


:BBFA:
Sevinç ve neşe kavramlarını kaybetmekti.. Mutlulukla dolup taşan bir yürekten uzaktı.. Heyecanlanamayan bir tomar et ve damar yığınıydı.. Kurumuş ve çatlamış bir topraktı.. Hüzne doymuş, karanlıklarda gölge olmuş bir yürekti.. Benim yüreğimdi.. Bendim..

İnce eleyip sık dokumuyordum artık, hayat yaşanacak bir sürü olaydan ziyade sadece varlığını devam ettirmekten ibaretti. Demir kapılar arkasına kapatılmış mutluluklarım çoktan küsmüşlerdi. Arada bir heyecanlanmak bile çok görülmüştü yüreğime ve kara bulutların arkasına sığınmıştı tüm hislerim. Gülümseme rolü bile yakışmıyordu yüzüme. Cümlelerin arasındaki kelime hatalarını arar olmuştum yaşamda. Bir kaldırım taşı ne ifade ediyorsa üzerindeki yürüyen insanlara, o kadar basittim çevremdeki tüm varlıklara.. Paslanmış ve küf kokuyordum. Üstelik bir gün, doğacak güneşi görememekten, bir damla su tanesine doyamamaktan ve tamamen solmaktan ölesiye korkuyordum...

Sorumlulukların birleşip oluşturduğu yakıcı bir güneşte yanıyordum. Tamamen kurumuş hatta yer yer çatlamıştım. Toprak misali yavaş yavaş kuma dönüşüyor, bir çöl misali tüm arzularımı yok ediyordum. Vahaların bile seraplardan ibaret olan zaman dilimlerinde, suya olan hasretim daha da artar, arada sırada da yazardım. Toprak kokardı yazılarım, mezarlıklarda dolaşır, karanlık hüzünlerle arkadaş olurdu yazılarımdaki kahramanlarım. Hepsi ayrı bir dertle uğraşır, karakterleri gereği tüm acılara bağışıklık kazanırlardı..

Rüyalarım vardı. Bir gün yağmur yağacak ve sırılsıklam olacaktım. Yeşermekten korkmayacak, heryeri en güzel çiçeklerle dolduracaktım. Yemyeşil çimenlerde atlar koşturacak, o muhteşem hoşgörüsü ile doğa gibi olacaktım. Zamansız görülen kabusların verdiği soğuk terlerle duş alıyordum, gözlerimi yukarı kaldırıp hiç bir yağmur bulutu olmayan yaşamdan sadece bir damla diliyordum. O sonsuz ve muhteşem açık mavilikten, sadece bir damla.. Karıncaları telaşelendiren, güllerin yüzünü güldüren, yaprakları heyecanlandıran ve içinde tüm duyguları barındıran koca bir dünyaya bedel tek bir damla..

Yine kavuran ve yakan bir günde çıktın karşıma.. Bir damla değildin, bardaktan boşanırcasına yağan bir sağanaktın.. Sanki rüzgarında etkisiyle dalga dalga olmuş bir deniz, köpüklerinde beni boğan koca bir dalgaydın.. Her gördüğümde sarsılıyor, her sarıldığımda kilitleniyordum. Mahzenlere kilitlenmiş duygularım yumrukluyorlardı demir kapılarını, en derinlerdeki karanlıklarımda isyanlar başlamıştı. Gün yüzüne çıkmak istiyorlar, sana tüm varlıklarını vermek istiyorlardı.

Her bir güzel duygunun ayrı ayrı tadlarda hissedilmesiydin sen.. Sarıldığımda, nisan yağmurlarının koku verdiği çiçekler misali bir huzurdun.. Saçlarını elime aldığımda, en canlı renklerin bile özendiği mutluluğa giden gökkuşağıydın.. Senden ayrı her dakika da, yıldızların laciverte boyadığı koca bir özlemdin.. Gözlerinde, yanımdan ayrılmak istemediğini anlatan kahverengiye boyanmış hüzünlerdin.. Ve bir gün kaybetme ihtimalimi düşündükçe, tüm bedenimi saran bir korkuydun..

Yağdıkça beni ıslatmış, hayata döndürmüş, minik bebeklerin ağlamalarından haberdar etmiştin. Artık ben bir seyirciydim bizim tiyatromuzda. Sen rüyalarımı gerçekleştiriyordun, bense numaralı koltuğumda seni izliyordum. Her gün yeni bir çiçek açıyordu yüreğimde ve yüzyıllık çınarlar gibi kök salıyordun derinliklerime.. Sanırım yaşama tekrar başlıyordum. Emeklemeyi, yürümeyi ve yaşamayı, yeniden sevginden öğreniyordum. Geç kalmış bir yıldırım telgrafıyla sundum sana tüm öğrendiklerimi.. 20 karakterden oluşuyordu yazım ve kucağında mucizelerle gelen periye söylenebilecek seçme sözcüklerdi okudukların.. " Evet " oldu yanıtın..

Şimdilerde parmak izleri kadar özelsin. Sanki benim yaşadıklarımdan sonra, masmavi gökyüzü tarafından gönderilmiş bir hediyesin. Acılarımı hafifleten, neşelerimi büyütensin.. Terapilere ihtiyaç duymayan mutluluğumsun... Tüm hücrelerimi ele geçirmiş tutkumsun.. Sen benim yıllarca özlenmiş ve beklenmiş yağmurumsun...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
İyi ki Gittin
Kırmızıya Mektuplar / Gökyüzü ve Yeryüzü Bembeyazdı
Kırmızıya Mektuplar / Yanmanın Başka Bir Tadısın
Kırmızıya Mektuplar
Kırmızıya Mektuplar / İştahı Kaçmış Sevdaların
Kırmızıya Mektuplar / Sessiz ve Dilsiz Dostlardı Kaldırımlar
Yalnızlık Krampları
Mutluluk Görünür Mü?
Sadece Bir Damlayım

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Gözyaşım Kırılmış [Şiir]
Sarhoş [Şiir]
Yağmursuz Bir Sonbahar [Şiir]
Hasrettik [Şiir]
Rüzgar [Şiir]
Uçurum [Şiir]
Ona Yürüdüm [Şiir]
Dile Geliş [Şiir]
Hayat [Şiir]
Kavuşma [Şiir]


Sami Güzel kimdir?

Çatlamış dudaklara yapılan, sulu ve pamuklu pansumandı belki yazılarım. . Belki de çoktan ölmüş hislere yapılan bir otopsi. . Okumadan yaşanmaz, yazmadan anlatılmaz. .

Etkilendiği Yazarlar:
Hersey


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Sami Güzel, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.