Ben bir dünya yurttaşıyım. -Sokrates |
|
||||||||||
|
(Akşam Gazetesi) İşin aslına bakarsanız, beyaz Avustralyalılar arasında da yerlilere özenenler az değil.. 'Bu kıta bize ecdadımızdan kaldı..' diye yan gelip yaten aborijinler eskiden hiç olmazsa kertenkele yakalıyorlarmış. Şimdi devletin verdiği lokanta kartlarıyla istedikleri lokantaya girip karınlarını doyuruyorlar. Devletin parasız tahsis ettiği küçük evlerde yaşıyorlar, yine parasız verilen giysileri giyiyorlar. Çalışmak isteyen olursa (pek yok..) küçük işler de yapıyorlar. Rahatları beyazda yok! Arada sırada herşeyi fora edip bir çöl kıyısından uzaklara dalgın bakışlar fırlatarak turistlere poz bile veriyorlar. Hem üç-beş kuruş kazanıyorlar, hem de nostalji yapıyorlar. Neyin nostaljisi? 5000 yıl öncesinin... Sanki bıraksanız öyle yaşayabilirlermiş gibi.. Fakat Marlo Morgan nam Amerikalı hatun jeep kullanan yerlileri, o eski yerliler sanıp bir kaç kitap (En ünlüsü 'Bir Çift Yürek') yazınca ilkel bir yaşam için herkesin ağzının suyunu akıtıverdi. Aslında Morgan'ın anlattığı öykü pek özenilesi bir yaşamı işaret etmiyordu. Çölde amaçsız dolaşma, icabında günlerce aç kaldıktan sonra ne bulursan mideye indirme.. Yine de bütün bunlar genç öğrenci Umut Semerci'nin aklını başından almaya yetmiş. -Aborijinler çok özgür, üstelik dersleri de yok!...deyişinden seziyorum ki, işin içinde bir miktar da eğitim sistemimizin sıkıntısı var. 8 günlük maceranın sonunda baba ocağındaki çorba kasesi başında objektiflere dönük gözleri bana hiç yabancı gelmedi. Ne var bu gözlerde? Nereden tanıyorum ben hiç görmediğim Umut'un gözlerini.. Yavaş yavaş çıkardım. Tıpkı oğlumun gözleri. Ve onun arkadaşlarının gözleri.. Uzun süren bir ders çalışma ve ödev yapma seansından sonraki bakışları.. -Niye öğreniyoruz yahu biz bütün bu işe yaramaz şeyleri? diye düşünürken duruşları. Eğitim sistemimizde bir yanlışlık var ama ne? Dersler biraz daha az, hayat biraz daha çok öğretilse daha iyi olmaz mı? Oğlum henüz kullanmaya hiç fırsat bulamadığı ondalık kesirlerle çarpma-bölme yapmayı iyi biliyor. Buna karşılık sokakta karşıdan karşıya geçme konusunda en ufak bir fikri yok! Harıl harıl ders çalışıyor. Nereye yetişiyor bizim oğlan? Eğer iyi yetişiyorsa daha önce aynı sistemden yetişenler nerede? Neden Umut aborijin olmaya özeniyor? Bizimki de bir gün bu saçmalıklardan bıkıp, Ayer taşının yolunu tutar mı? Neden olmasın? Oğlumun İngilizce hocasına bakılırsa, birisinin oğluma İngilizce dersi vermesi yararlı olabilir. Olabilir ama bunu söyleyen kişi aynı zamanda onun İngilizce hocası olunca benim de biraz kafam bozuluyor. Ben bile 'Avustralya'ya gidip aborijin olma' düşleri kuruyorum. Sistem, bilgili aborijinler yetiştiriyor.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ömer akşahan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |