..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Düşgücü güzelliği, adaleti, mutluluğu yaratır. -Pascal
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Politik Olaylar ve Görüşler > Ömer Akşahan




27 Mart 2009
Seçim Potporisi  
Ömer Akşahan
AKP’li Belediye Başkan Adayı Mahmut Badem’in, “AK Karnem” adını verdiği ve Mehmet Eriş dönemini itham eden bir broşürü seçmenlere dağıttırması Ödemiş’te çok büyük bir tepkiye neden oldu.


:CDBJ:
Ömer AKŞAHAN

Çarşamba günü Ödemiş, yerel seçimlerin başlamasından bu yana bence en hareketli gününü yaşadı.

AKP’li Belediye Başkan Adayı Mahmut Badem’in, “AK Karnem” adını verdiği ve Mehmet Eriş dönemini itham eden bir broşürü seçmenlere dağıttırması Ödemiş’te çok büyük bir tepkiye neden oldu.

Farklı partilerden birçok Ödemişli Atatürk heykeli önünde saat 14.00’de Mehmet Eriş’le Mahmut Badem’in hesaplaşmasını merakla bekledi. Başkan Badem gelmeyince Sayın Eriş, belki de seçimin kaderini değiştirecek bir konuşmayı elindeki metne de aldırış etmeden ve mikrofonsuz olarak yaptı. Konuşma sırasında AKP seçim koordinasyon merkezindeki yayın cihazından yükselen sesler Eriş’in sesini zorlasa da duyulmasını etkileyemedi.

Eriş’in hesaplaşma restini göremeyen Badem, sanırım, olayı kameralardan izlemekle yetindi. O basın toplantısından belleğime yalnızca şu söz yazıldı: “Bir tarafta AKP, bir tarafta Ödemiş!”

***

Bana kalırsa, Sayın Badem, en büyük hatayı bu broşürü dağıtmakla yaptı. Çünkü “AK Karne” Ödemiş’te seçimin bir simgesi oldu. Bu da gösteriyor ki, bütün stratejilerini Sayın Eriş’in aday olacağı varsayımına göre planlayan Badem ekibi, Bekir Keskin’in oylarının yükselişi karşısında son mermilerini Eriş üzerinden sıkmakta buldular. Ama AK Karne bumeranga dönüştü ve kendilerini vuracak görünüyor.

Mehmet Eriş’in Atatürk anıtı önünde bir miting havasında geçen basın toplantısına MHP’lisi, DSP’lisi, ANAP’lısı, DP’lisi yani AKP dışında hemen her partiden Ödemişli yurttaş katıldı. Kimileri meraktan olsa da büyük çoğunluk Eriş’i destek için oradaydı ve bunu da alkışlarla ve sloganlarla gösterdi. Basın toplantısının görülmeye değer bir noktası da MHP’nin Ovakent Belediye Başkan Adayı Yavuz Taşdemir ile MHP’li İl Genel Meclis Adayı Ayhan Koru’nun Eriş’le beraber destek mesajı vermeleriydi.

O birliktelik, aynı akşam saat 24 sularında Saraçoğlu Caddesinde kendiliğinden oluşan CHP ve MHP konvoylarıyla tekrarlandı. CHP adayı Bekir Keskin çok dostane bir şekilde MHP adayı Mehmet Dumanlı ile caddede kucaklaşarak, CHP’nin seçim koordinasyon merkezine kadar birlikte yürüyüşleriyle noktalandı.

Sayın Eriş’in basın toplantısında çok veciz şekilde dile getirdiği mesaj, yerini bulmuş, “Bir tarafta AKP’liler, diğer tarafta Ödemiş halkı” birleşmişti.

Bakalım bu birlik mesajları 29 Mart’ta sandığa nasıl yansıyacak?

***

Çarşamba akşamı gene bir seçim toplantısında Gölcük Bağımsız Belediye Başkan Adayı Sayın Rafet Fidan’la birlikteydik. Ödemiş’in komşu kapısı sayılan Zeytinlik yeni adıyla Gölcük beldesindeydik. Bu toplantı nedeniyle görüştüğüm bazı Gölcüklü dostların aktardığı bir notu aktarayım. İddia edilen şu: “Bizim buradaki siyaseti anlamanız mümkün değil. Bizde siyaset parti üzerinden yürüyor. CHP burada odunu aday gösterse vatandaş gene onu seçer. Hatta yaşlı adamın biri oğluna şöyle demiş; ‘Oğlum bizde parti değiştirmek din değiştirmek gibidir!’ İnanılır gibi değil, dostlar. Taşrada siyaset hâlâ bu çizgide yürüyorsa yapacak ve söylenecek söz yok… Demek oluyor ki, Gölcük henüz belde olamamış, köylü kafasıyla odun da aday olsa onu seçecekse, biz garip okumuşlar ne yapsın! Bence, eğitimli olmayı aşağılayan bu anlayışın yolunu partilerin ilçe yöneticileri açıyor. Çünkü bu seçimde görüldü ki seçtikleri adayların eğitim seviyesi ilkokuldan yukarı değil. Oysa devlet şoför ehliyeti alabileceklerin en az 8 yıllık ilköğretim okulu mezunu olması koşulunu getirirken belediye başkanlığı gibi çok zorlu bir mevzuatı olan, doğumdan ölüme kadar beldenin her sorununun çözümü için yetkili kıldığı bir makama seçilecek kişide ilkokul mezunu olmayı yeterli görmesi müthiş bir çelişki değil midir? Sonuçta, trafiğe çıkan araçlar kişisel bir mülkiyettir. Oysa bir belde ya da kent, hatta İstanbul gibi megapol kente halk isterse ilkokul mezunu birini başkan olarak getirebilir!!!

***

Çarşamba günü BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun da bulunduğu helikopter kazasındaki belirsizlikler ve düştüğü yerin saptanamamasının ardından gelen bir haber insanın tüylerini diken edecek boyutta! Meğer aracın yerini gösteren cihaz düşen helikopterde yokmuş!! İnsan yaşamının bu kadar ucuzladığı bir ülkede yaşamaktan adeta utanır oldum…

İnşallah en kısa sürede Yazıcıoğlu ve beraberindekilere sağ salim ulaşılır da bu acı kaza haberi daha da acı bir duruma gelmez…

***

Yazımı yine yaşanmış bir seçim anekdotuyla bitirelim.

Olay Akhisar’ın Bakır beldesinde geçer. DYP Genel Başkanı Cindoruk’un beldeyi ziyaretinde partinin belde başkanı halka hitaben, “Ben genel başkanıma sizler adına % 98 oy sözü verdim” deyince, orada bu sözü dinleyen bir vatandaş söz alır;

“O iki oyu verecek p…enk kim başkan?” diye sorar. Soruya yanıt gelmez ancak herkesin gülüşmesine neden olur.

DYP’nin kalesi gibi görünen Bakır beldesine seçimden bir gün önce Anavatan Partisinin ekonomi bakanı ve Manisa Milletvekili olan Ekrem Pakdemirli bir kamyon un ve yağ gönderir. Seçim sonuçları açıklandığında da Anavatan Partisinin oylarının Doğruyol Partisinin oylarını üçe katladığı anlaşılır.

Son söz: Ey Ödemişli seçmen kardeşim! Lütfen, beş yıllık geleceğimizi beş kiloluk yağa, yarım çuval una satmayın!!! Bir ay rahat ettikten sonra aynı yoksulluğunuzun sürmesini istemiyorsanız, oyunuzu satın almaya çalışanlar yerine, sizi kandırmayan dürüst adaylara verin!



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın politik olaylar ve görüşler kümesinde bulunan diğer yazıları...
25'le 35 Kelimelik Bir Yaşam
Türkiye Yeni Oluşumlara Ne Kadar Hazır?
Lozan Barışının 85. Yılında Türkiye
İşimiz Yazmak, Gücümüz Okumak!
Değişim Geçmişin Benlerini Yok Eder mi?

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Eleştiri Ya Da...
Yazar Adaylarına...
Dilek Kutusu! Peri Olmak İstiyorum!
Aforizmalar, Kafka
Eğitim, Ama Nasıl?
Eleştiri mi Özeleştiri mi?
Öğretmen Benisa
Tazlar Köyünden Borusan'a
Folklor Şiire Düşman
Kum Torbası

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hiçliğe Övgü [Şiir]
Kayıtdışı Şiir [Şiir]
Gece Dokunuşları [Şiir]
kalem [Şiir]
Meğer [Şiir]
Güz Yağmurları [Şiir]
Küçük Mariya İçin Kar Senfonisi [Şiir]
Giderken Düşürdünüz 'Ben'i Çantanızdan [Şiir]
Issız Sokak [Şiir]
ayrılıklar [Şiir]


Ömer Akşahan kimdir?

Kendini nasıl anlatır ki insan… Oturup yazılmaya kalkılsa, her edebiyat işçisinin yaşamı kalın bir roman olur. Ben bunu zaman zaman yazdığım denemelerde ve şiirlerimde yansıtmaya çalışıyorum. Yapıtlarımı izleyenlere küçük birer ipucudur; söylenen her bir sözcüğümüz, tümcemiz. . Kendimi şiirde ilk keşfedişim beni aynı zamanda büyük bir hayal kırıklığı yaşattı ve düzene yenik düştüm. Yol göstericim de yoktu yanımda; düzene isyan edeceğime, şiire küsüp öyküye yöneldim. Bütün bu yaşananlar ortaokul dönemime rastlar. Yine bir gün düzen beni aldı, bir sonbahar yaprağı gibi Aydın Dağlarının zirvesine fırlattı. Yıl 1981. Ve beni yeniden hayata bağlayan sihirli gücün şiir olduğunu orada anladım. O gün bugündür, can yoldaşım, arkadaşım, sırdaşım ve en büyük sığınağımdır ŞİİR! İnanıyor ve haykırıyorum; şiir mabedinde yanmayan hiç kimse, ben buyum, ben şuyum diyemez. Tek inancım, ömrüm oldukça yazmaya, gerekirse yazdırarak da olsa şiire ihanet etmeyeceğim. Aydın’ın İncirliova ilçesinde, ‘53 yılının Ocak ayında, bir Kova erkeği ve sevgili annemin tek eşinden 14. yavrusu olarak dünyaya gelmişim. Babam ve annem ümmiydi. Okul yüzü görmemiş bir ailenin ilk üniversite mezunu olarak kutsal öğretmenlik uğraşımı resmi düzeyde ‘99 yılına dek sürdürdüm. Halen özel sektörde işimden arta kalan zamanlarda, öğrencilere Türkiye’nin hemen her noktasında şiir dersleri veriyorum, gönüllü. Yeni Türk şiirini mevcut Türkçe ve Edebiyat kitaplarından öğrenemeyen gençlere yeni Türk şiirinin kapısını aralamaya çalışıyorum. İnanın bu çalışmalarda şiir adına öyle ilginç olaylara tanık oluyorum ki, gözyaşlarınızı inanın tutamazsınız. Tüm uğraşlarımdan edindiğim çok önemli bir gerçeğin altını kalınca çizmek istiyorum: ŞİİR ÖYLESİNE SİHİRLİ BİR ANAHTAR Kİ, AÇMADIĞI BİR KAPIYI GÖSTEREN HENÜZ ÇIKMAMIŞTIR! Bugüne dek, bir çok edebiyat dergilerinde şiir, deneme, öykü, inceleme, gezi , anı yazılarımla yer aldım. ‘90’da Ödemiş EFE dergisi yöneticiliği, Almanya’da Almanca yayımlanan GEMEİNSAM adlı yayının sorumluluğunu yaptım. Almanca şiir, öykü denemelerinin yanı sıra yurda döndükten sonra da Almancadan Türkçeye şiir kazandırma çalışmalarımı yayımladım. ‘90’da “Nasıl Çalışalım? Nasıl başaralım?” adlı çalışmam M. E. B. ca tavsiye edildi. Egebank tarafından 3000 adet basıldı. ‘98’de ilk şiir kitabımı Sivas’ta yakılan 37 güzel insana adadığım için yalnızca 37 şiir içermektedir. Evliyim. Eşim de emekli sınıf öğretmeni olup, bir oğlum ve bir kızımla beraber yaşamımızı renklendirmeye çalışmaktayız.

Etkilendiği Yazarlar:
Mayakovski, Cemal Süreya, Sabahattin Ali, Cahit Tanyol


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ömer Akşahan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.